"YEMİN" MÜESSESESİNİN AÇIKÇA DELİL OLARAK BELİRTİLMEMESİ HALİNDE HAKİMİN YEMİNİ HATIRLATMASINA GEREK OLMADIĞINA İLİŞKİN YHGK 10.6.2015 T. E: 2014/6-31 K: 2015/1528 SAYILI KARAR İNCELEMESİ

Bu çalışmamız Bursa Barosu Dergisi 99. Sayısında Yayımlanmıştır.

"YEMİN" MÜESSESESİNİN AÇIKÇA DELİL OLARAK BELİRTİLMEMESİ HALİNDE HAKİMİN YEMİNİ HATIRLATMASINA GEREK OLMADIĞINA İLİŞKİN YHGK  10.6.2015 T.   E: 2014/6-31   K: 2015/1528  SAYILI KARAR İNCELEMESİ



Çalışmaya ilişkin bir sorularınız varsa yorumlar bölümünden yazabilir veya bana mail atabilirsiniz:

kaanmahmuterdem@gmail.com

Av. Kaan Mahmut Erdem[1]
Deniz Erdem[2]

I. KARARA KONU OLAN OLAYIN ÖZETİ:
            Davacı, düğünde kendisine takılan ziynet eşyalarının, davalı olan kocası tarafından cebir ve tehdit kullanılarak kendisinden alındığını,  boşanma davasına bakan Aydın Aile Mahkemesinden ziynet eşyalarının kendisine aynen iade edilmesi gerektiğini, eğer aynen iadenin mümkün olmaması halinde ise ziynet eşyalarının bedelinin tahsilini talep etmektedir. Bu hususta davacı ve vekili mevcut delillerin yanı sıra belirli vakıaların tespitinde kullanılan sözlü delil niteliğinde olan yemin müessesine başvurup başvurmayacaklarına karar vermek için mahkemeden süre istemişlerdir. Yerel mahkemenin verdiği on günün sonunda ise davacı vekili, davalıya yemin teklifinde bulunmayacaklarını bildirmiş ve ayrıca bu durumumu mahkemede de beyan etmiştir. davacının iddiası kendisinden cebir ve tehdit kullanılarak  alınan ziynet eşyalarının aynen, eğer bu mümkün değil ise bedelinin tahsilini talep etmiştir. davalı taraf ise; ziynet eşyalarının evi terk eden eşi tarafından beraberinde götürüldüğünü beyan etmiştir. davalının savunmasına göre; davacı, babası ile düğüne gitmek üzere kendi rızası ile evden ayrılmıştır. evden ayrıldığı sırada ise ziynet eşyalarını üzerinde taşıdığını beyan etmiştir. Buna karşın davacı evi terk ettiği tarih itibariyle dava konusu ziynet eşyasının götürülmesine engel olunduğunu ve zorla elinden alındığını, daha önce de götürme fırsatı elde edemediğini beyan etmiş ve bu nedenle 9.360 TL değerindeki ziynet eşyalarının davalıda kaldığını iddia etmiştir.
II.MERCİLERİN ÇÖZÜM TARZI:
            Somut olay davayı gören Aydın Aile Mahkemesi 03.03.2011 gün ve 2010/801 E.-2011/238 K. sayılı kararı ile davayı kısmen kabul edilmiştir. Davalının temyiz incelemesi talebi üzerine dosya Yargıtay 6. HD gelmiştir. Dosyayı inceleyen 6.HD.'si MK 6. Maddeye atıf yaparak davacının iddiasını ispat etme yükümlülüğü altında olduğunu belirledikten sonra; hayatın olağan akışına göre ziynet eşyalarının davacı kadının üzerinde taşıdığının kabulünün gerekeceğini belirlemiştir. MK 6 gereği ispat yükü davacının üzerinde olması nedeniyle kendisine sair delil niteliği taşıyan yemin deliline dayanabileceğinin yerel mahkeme tarafından hatırlatılmaması nedeniyle eksik inceleme ile karar verildiği belirlemiş ve 28.12.2011 gün ve 2011/9984 E., 2011/16012 K. sayılı ilamı ile de yerel mahkemenin kararını bozmuştur. Yerel mahkemenin Yargıtay ilgili dairesinin bozma kararına direnmesi ve davalının bu kararı temyize getirmesi üzerine dosya HGK 'ne  gelmiştir. Hukuk Genel Kurulu; davacı tarafın yemin teklifinde bulunmayacağını beyan etmesi üzerine tekrar mahkemece yemin müessesine dayanılabileceğinin hatırlatılmasına gerek olmadığını görüşündedir. dolayısıyla HGK, yerel mahkemenin direnme kararını haklı bulmuştur.
III.UYUŞMAZLIK KONUSU TESPİTİ:
            Uyuşmazlık yemin müessesine başvurulmasından vazgeçilmesi üzerine, yerel mahkemenin bu kurumu tekrar hatırlatmasına gerek olup olmadığı üzerinde yoğunlaşmıştır.
IV.KONUNUN İNCELENMESİ VE DEĞERELENDİRİLMESİ:
            A. GENEL OLARAK YEMİN MÜESSESESİ:
            Yemin kurumu  Hukuk Muhakemeleri Kanunu 225 vd. maddelerinde incelenmiştir. Bu hususa göre; yemin hukuki sebepleri değil bizatihi vakıaların gerçekliğine ilişkin sözlü delil niteliği taşır. Yeminde mahkemenin kutsal saydığı değerlere göndermede bulunularak vakıaların gerçekliği araştırılır.[3] Ayrıca yemin kurumunu çalıştırabilecek olanlar sadece taraflardır. Tanıkların yemin etmesi delil niteliği taşımamaktadır.[4] Buna karşın HKM 232/2 gereği taraf ergin değil veya kısıtlı ise yemin bunların kanuni temsilcileri tarafından eda edilir. HMK 232/3 uyarınca kısıtlı veya ergin olmayan kişiye bizzat dava hakkı tanınmış ise ikinci fıkra hükümlerine başvurulmaz. Bunun yanı sıra HKM 74' te açıkça belirttiği gibi vekilin yemini kabul veya reddedebilmesi için vekaletnamesinde özel yetki bulunması şarttır.[5] Tüzel kişiye yemin teklif edilmesi durumu da HMK 232/2 'de düzenlenmiştir. Buna göre tüzel kişiye yetkili kişi veya organı yemini edaya yetkilidir.[6]
            Her konu için yemin teklifinin yapılması mümkün değildir. Bu husus HMK 226'da üç başlık altında  belirlenmiştir. HMK 226/1-a, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği vakıalar, HMK 226/1-b, bir işlemin geçerliliği için, kanunen iki tarafın irade açıklamalarının yeterli görülmediği haller ve 226/1-c uyarınca yemin edecek kimsenin namus ve onurunu etkileyecek veya onu ceza soruşturması ya da kovuşturması ile karşı karşıya bırakabilecek vakıalar. böyle durumlarda yemin teklif edilemeyecektir. Örneğin davalıya özel belgede sahtecilik yapıp yapmadığına ilişkin yemin teklif edilemeyecektir. çünkü özel belgede sahtecilik kişinin CMK 217 uyarınca soruşturulmasına neden olabilecek bir husustur.
            Yemin bir taraf usul işlemidir.[7] Dolayısıyla yeminin yapıldığı mahkeme görevsiz olsa dahi görevli mahkeme nezdinde yemin geçerliliğini koruyabilecektir. Yemin müessesesi işletildiği zaman başka hiçbir delil gösterilmesin gerek kalınmaksızın ispatı sağlanmış olur. bu durum yemin kurumunun bir kesin delil olduğunu gösterir.[8] Örneğin; davacı kendisine ödenmesi gereken 5 aylık kira bedelinin davalı kiracı tarafından ödenmediği iddia etmiştir.. fakat bu husus senet ile veya başka deliller ile ispat edilememiştir. Davacı, davalıdan kira bedellerini ödediğine dair yemin teklif eder. davalı kişi ödediğine yönelik yemin ederse artık bu kesin delil oluşturacaktır. buna karşın örneğin davalı yeminden kaçınır ise davalının kira bedelini ödemediğini ikrar ettiği kabul edilir. nitekim HMK 229 Yemin etmemenin sonuçlarını düzenlemiştir. Buna göre; yemin için davet edilen kimse, tayin edilen gün ve saatte mahkemede geçerli bir özrü olmaksızın bizzat hazır bulunmaz yahut hazır bulunup da yemini iade etmez  ya da yemini eda etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılır.  
            Yemin teklifi sadece başka delili olmayan taraf tarafından teklif edilmez. Ayrıca başka delillerin varlığı halinde de yemin kurumuna başvurulabilir. HMK 227/1 uyarınca, uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf dahi yemin teklif edebilir. fakat yemin teklif olunan kimse, yemini edaya hazır olduğunu bildirdikten sonra, diğer taraf teklifinden vazgeçerek başka bir delile dayanamaz. dolayısıyla yemin teklif eden taraf ancak teklif edilen tarafın yemini edaya hazır olduğunu bildirinceye kadar yemin teklifinden vazgeçme hakkı sabittir. HMK 119/1-f uyarınca davacı dava dilekçesinde iddia ettiği her bir vakıayı hangi deliller ile ispat edeceğini belirtmek zorundadır. ayrıca HMK129/1-e uyarınca davalı tarafta cevap dilekçesinde savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğini belirtmek zorundadır. Mahkeme bu durumda dava dilekçesinde veya cevap dilekçesinde yemine dayanılacağı belirtildiği durumlarda yemin teklifini hatırlatmakla yükümlüdür.[9] Yemin teklifini kendisine hatırlatılmasına karşın bu hakkından feragat eden taraf için artık yemin teklif etme hakkı ortadan kalkar. bir daha bu delile başvuramaz. 1086 sayılı Kanunun düzenlemesi bu hususta 6100'den farklı idi buna göre; yemin taraflardan birinin talebi ile teklif edebileceği gibi mahkeme tarafından da teklif edilebilirdi.[10]
            ispat edilecek vakıa mutlaka karşı tarafın kendisinden kaynaklanmalıdır. Örneğin; borcu olup olmadığına ilişkin yemin, veya bir vakıayı bilip bilmediğine ilişkin yemin teklif edilebilir.
B. YEMİN USULÜ:
            Yemin bir vakıanın varlığına ilişkin karşı tarafa teklif edilen bir ispat yöntemidir. HMK uyarınca yemin sadece bir taraf usul işlemi olarak benimsenmiştir ve genel ilke olan tasarruf ilkesinin esas olduğu yargılamam yöntemlerinde kullanılabilmektedir. hakim kendiliğinden yemin teklifinden bulunamaz.yemin müessesinde somut olayımızda da belirtildiği gibi hakimin cevap veya dava dilekçesinde tarafların hangi delilleri kullanacaklarını belirledikten sonra ancak hatırlatma yetkisi bulunmaktadır. Yemin tarafın duruşmada bulunmaması üzerine davetiye ile teklif edilir. Bu husus HMK 228/1' de düzenlenmiştir.[11]          
            Yemin şekli bir müessesedir ve nasıl yemin edileceği HKM 233 'te ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre yemin mahkeme huzurunda eda olunur. Şeklen içeriği 4. fıkrada belirtilmiş olup; "size sorulan sorular hakkında, gerçeğe uygun cevap vereceğinize ve hiçbir şey saklamayacağınıza namusunuz, şerefiniz ve kutsal saydığınız bütün inanç ve değerler üzerine yemin eder misiniz? şeklinde sorulur. bunun üzerine; "bana sorulan sorular hakkında gerçeğe uygun cevap vereceğime ve hiçbir saklamayacağıma namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum." şeklinde cevap verir ve yemin eda edilir. Yemin eda edilirken hakim de  dahil olmak üzere hazır bulunan herkes ayağa kalkar. bu yemin kurumuna yüklenen anlamı güçlendirmek ve taraflara doğruyu söyletebilmek için benimsenmiş bir ritüeldir.
            Yeminin kabul edilmesi halinde usulüne uygun biçimde yemin edilirse artık bunu aksini ispat mümkün olmayacaktır. Çünkü yemin ile iddia edilen vakıanın gerçek olmadığı kesin delil ile mevcut kabul edilir. Ayrıca yemin kabulünden sonra yemini teklif eden taraf  yemin teklifinden vazgeçip başka delil gösteremez( HKM227/2).
            Hakim yemin tutanağını düzenler. HMK 238 uyarınca yemin eden kimsenin sözleri tutanağa geçirir ve yazılanları yüksek sesle okur. Son olarak beyanı ısrar edip etmediğini sorup bunu da tutanağa geçirir.
            Yemin teklif edilen kişi öncelikle yemini iade edebilir. Bununla birlikte teklif edilen kişi ben yemin etmiyorum, karşı taraf yemin etsin demektedir.[12] Burada önemli olan husus yeminin içeriğini oluşturan vakıanın tek taraflı olması halinde iadenin mümkün olmamasıdır. [13] HMK 230 " Yeminin konusunu oluşturan vakıa, her iki tarafın değil, yalnızca kendisine yemin teklif edilen tarafın kendisinden kaynaklanıyorsa yemin teklif edilemez."
            Yeminin iadesinin mümkün olduğu hallerde, yemin kendisine iade olan taraf yemin ederse iddiasını kanıtlamış sayılacaktır. fakat yeminden kaçınma halinde ise ispat edememiş kabul edilmektedir.(HMK229/2) [14]
                        C. KONUYA İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI
                        1. Yargıtay'ın 2.HD' nin 18.01.2012, E. 2010/23259, K. 2012/526 Sayılı Kararı

            Somut olayımızda incelenen hakimin yemin müessesini yemin teklif eden tarafa hatırlatması sorununa ilişkin Yargıtay'ın 2.HD' nin 18.01.2012, E. 2010/23259, K. 2012/526 sayılı kararı incelemeye değerdir.
            "...Davacı-davalı kadın, kocanın evlendikten sonra sahip olduğu banka hesapları ve aktardığı mal varlığına ilişkin maddi tazminat isteğinde bulunuş ancak bu isteğin toplanan diğer delillerle ispat edememiştir. nevarki davacı-davalı kadın delil listesinde  açıkça 'yemin' deliline dayanmıştır.( HUMK md. 344-354, HMK md. 255-277). o halde davacı-davalı kadına yemin teklif etme hakkı hatırlatılmak, yemin teklif ettiği ve davacı-davalı Süleyman da yemin teklifini kabul ettiği takdirde usulüne uygun şekilde yemin yaptırılarak gerçekleşecek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır." [15]
                        2. Yargıtay'ın 1.HD.,28.12.2011, E.2011711078, K.2011/13798 Sayılı Kararı
            Konuya ilişkin bir başka Yargıtay kararında mahkemenin yemin teklifini hatırlatması yükümlülüğüne ilişkin bir karşı oy yazısı da kaleme alınmıştır. Buna göre; "Gerek 1086 Sayılı Kanunda gerekse 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda, mahkeme hakimin yemin teklif etmek isteyip istemediğini taraflardan birisine hatırlatmak ödevi olduğunu gösteren bir hüküm bulunmamaktadır. bu anlamada 'sair deliller ifadesi oldukça önemli bir anlam izafe edilmekte ve hatta bu şekilde bir ifade bulunmaması halinde artık yeminin hatırlatılamayacağı sonucuna varılmaktadır.
            Bu görüşe katılmak mümkün değildir. Somut olaya bakıldığında, davacının dava dilekçesinde açık bir şekilde yemin deliline başvurmadığı yalnızca dilekçede 'sair yasal deliller' ibaresinin bulunduğu, delillerin bildirildiği dilekçede yemin deliline de dayanıldığına ilişkin bir ibarenin yer almadığı, yargılama aşamalarında yemin deliline dayanıldığına ilişkin bir ibare bulunmadığı gibi; davacının davasının ispatlanamaması nedeniyle reddedilmesine rağmen yine kendisinin yemin deliline başvurduğuna, bunun hatırlatılmadığına ya da yemin deliline başvuru imkanının verilmediğine dair bir temyizin veya iddiasının bulunmadığı görülmektedir.
            Hal böyle olunca re'sen araştırma ilkesinin geçerli olduğu bir davada hakimin ya da Yargıtay'ın davacının yerine geçerek onun dayanmadığı ...bir delili kullanmasına imkan vermek için kararın bozulması... tasarruf ilkesi ile bağdaşmaz." 1.HD.,28.12.2011, E.2011711078, K.2011/13798 (Karşıoy Yazısı)
            Belirtilen Yargıtay kararının karşı oy yazısı kanaatimce doğrudur. Tarafın açıkça yemin deliline dayanacağını belirtmesi davacı için dava dilekçesinde, davalı taraf için cevap dilekçesinde zorunlu bir unsur olarak HMK tarafından düzenlenmiştir. (119/1-f;129/1-e) Fakat açıkça yemin deliline dayanmamış olup sadece 'sair yasal deliller' demek suretiyle de yemin kurumuna dayanılacağının kabulü kanaatimce tasarruf ilkesi[16] ile bağdaşmayacaktır. [17] Buna karşın hakime yemin teklifinin hatırlatılması zorunluluğu ancak taraflardan birinin iddiasını yemin ile ispatlayacağını bildirmesi halinde söz konusu olacaktır.[18]
            3. Yargıtay'ın 2. HD, 04.06.2012, 2011/18934, 2012/14944 Sayılı Kararı
             İncelenen konunun çok benzeri ve kanaatimce doğru olan bir başka Yargıtay Kararında ise: " davacının ziynet eşyası alacağı davası, davacının gösterdiği diğer delillerle kanıtlanamamıştır. Ancak davacı dava dilekçesinde açıkça 'yemin' deliline de dayanmıştır. Bu nedenle, mahkemece ziynet eşyası alacağı istemiyle ilgili olarak davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılması, yemin teklif edildiği takdirde ise  usulünce yemine ilişkin yargılama işlemlerinin yerine getirilmesi (HMK227-238) ve gerçekleşecek sonucu uyarınca bir karar verilmesi aykırı olmuş; bozmayı gerektirmiştir." Sonucuna ulaşılmıştır.
           
BİBLİOGRAFYA
Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder/ Taşpınar Ayvaz, Sema: Medeni Usul Hukuku, 1. Baskı, Ankara, 2016
 Kuru, Baki / Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder:  Medeni Usul Hukuku Ders Kitabi, 24. Baskı, Ankara, 2014
Ercan, İsmail: Medeni Usul Hukuku,  İstanbul,  2011
Pekcanıtez, Hakan/ Atalay, Oğuz/ Özekes, Muhammet: Medeni Usul Hukuku, 14. Bası, Ankara, 2013
Pekcanıtez, Hakan/ Özekes, Muhammet/ Akkan, Mine: Medeni Usul Hukuku Pratik Çalışmalar, 15. Bası, Ankara, 2013
Karslı, Abdurrahim: Medeni Muhakeme Hukuku , 4. Baskı, İstanbul,  2014
Akalın, Ş.:Hukuk Davalarında Yemin  AD, 1987/1
Başgül, M. Mürsel: Medeni Yargılama Hukukunda Yemin, AİTİAD, Ankara, 1978/10-12
Bilge Umar, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Ankara 2011, s. 354
Özkök, Süleyman: Yemin Hakkındaki Ortak Usul Hükümleri ile Yalan Yere Yemin ve Neticeleri, ABD, Ankara, 1988/4
Yılmaz, Ejder: Yeni Hukuk Muhakeme Kanunu İle Getirilen Yenilikler,  Adana, 2013

KISALTMALAR
ABD: Ankara Barosu Dergisi
AD: Adalet Dergisi
AİTİAD: Ankara İktisadi Ticari Bilimler Akademisi Dergisi
C.:       Cilt No
HD:                 Hukuk Dairesi
HGK:              Hukuk Genel Kurulu
HMK: Hukuk Muhakemeleri Kanunu
HUMK: Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu
E.:        Esas Sayısı
K.:       Karar Sayısı
S.:        Sayı
s.:         Sayfa Numarası





[1] İzmir Barosu
[2] İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi
[3]Karslı, Abdurrahim,s.611 "yeminin konusu davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalardır. Bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır( HMK225). Akalın, Ş, S.7vd.; Baki, Kuru/ Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder, s.406; Ercan, İsmail, s.292
[4] Bilge Umar, s.354 vd.
[5] 19.HD, 14.10.2005,595/10133 Sayılı Yargıtay kararı uyarınca bu husus dikkate alınmıştır. Buna göre yeminin kabul veya reddi için, ancak yemin edebilecek kişinin açıkça vekilini yetkilendirmesi halinde yeminin kabulü veya reddi geçerli olabilecektir.
[6] "Tüzel kişilerin taraf olduğu davalarda tüzel kişiye teklif edilen yemin, tüzel kişinin yetkili organı tarafından eda edilir. bu temsilci, yemin konusu işlemin yapıldığı tarihteki değil, yemin teklif edildiği zamandaki temsilcidir. Ayrıca birlikte temsil söz konusu olduğu takdirde yeminin bağlayıcı olabilmesi için birlikte temsile yetkili kişilerin tamamının da yemin etmesi zorunludur." 11. HD, 13.02.2006, 1399/1322 sayılı karar
[7] Pekcanıtez, Hakan/ Atalay, Oğuz/ Özekes, Muhammet, s. 253 "Davanın açılmasından hükmün kesinleşmesine kadar yargılamanın ilerlemesi amacıyla, tarafların aralarında yaptıkları ya da tarafla mahkeme arasında  yapılan işlemler taraf usul işlemleridir."
[8] Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder/ Taşpınar Ayvaz, Sema, s. 428" Yemin, taraflardan birinin, bir vakıanı doğru olup olmadığı hakkında namusu, şerefi ve kutsal saydığı bütün inanç ve değerleri üzerine beyanda bulunmasıdır. bir vakıanın doğru olup olmadığına yemin edilirse, artık o vakıa hakkında başka bir delil göstermesine gerek yoktur; o vakıanın doğru olup olmadığı davada kesin olarak ispat edilmiş olur." Yılmaz, Ejder, s. 31
[9] Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder/ Taşpınar Ayvaz, Sema, s.433
[10] Karslı, Abdurrahim, s.615 ; Bu düzenleme HUMK 339 c.1 m.344; m.356 belirlenmişti. 1086 sayılı Kanun da düzenlenen re'sen teklif 6100 sayılı kanununda öngörülmemiştir. Yeminin sadece taraflar tarafından teklif edilmesi benimsenmiştir. Başgül, M. Mürsel, s.273 vd.
[11] Pekcanıtez, Hakan/ Özekes, Muhammet/ Akkan, Mine, s.379; "Davacı Ali Ak tarafından davlı Bekir Bak aleyhine açılan alacak davasında verilen 12.9.2012 tarihli ara kararı gereğince; Açmış olduğunuz alacak davasında davalının ödeme savunmasının tarafınızdan kabul edilmemsi sonucu, tarafınıza yapılan 14.5.2012 tarihinde 5.000 Lira ödemeyi almadığınız konusunda davalı tarafından yemin teklif edildiğinden, 10.10.2012 günü, saat: 9.30'da yapılacak duruşmada belirtilen hususta yemini eda etmeniz için hazır bulunmanız ve yemin konusu karşı tarafa reddedebileceğiniz, geçerli bir mazeretiniz olmadan yemin için belirtilen gün ve saatte hazır bulunup da yemin etmediğiniz takdirde belirtilen vakıayı ikrara etmiş sayılacağınız ve aleyhinize sabit sayılacağı ihtaren tebliğ olunur." Bu yemin davetiyesi örneğinde olduğu gibi yemin teklif edilen kişinin duruşmaya gelmemesi halinde veya gelip yeminden kaçınması halinde ne gibi bir yaptırım ile karşılaşılacağı da ihtar edilmiştir.
[12] Pekcanıtez, Hakan/ Atalay, Oğuz/ Özekes, Muhammet, s.760-761; Özkök, Süleyman, s. 585
[13] Pekcanıtez, Hakan/ Atalay, Oğuz/ Özekes, Muhammet, s.763"Ancak yemin teklif edilen olay, iki tarafın değil, sadece yemin teklif olunan tarafın şahsından kaynaklanıyorsa yemin iade edilmez."
[14]  Yargıtay 13. HD. 18.03.1999, 1789/2106 tarihli kararında bu konuya ilişkin bir konuyu incelemiştir. Buna göre; "yeminden kaçınmış sayılmak için teklif edilen yemin metninin de usulüne uygun olması şart olduğuna karar vermiştir." 13. HD. 18.03.1999, 1789/2106
[15] Aynı konuta ilişkin Hukuk Genel Kurulu Kararı; "Bu hatırlatmanın yapılabilmesi için dilekçede en azından sair deliller denilmesi gerekir. taraflar çık bir şekilde belirli delil veya delillere dayanmış, bu yönde dahi ifade kullanmamışlarsa yemin hakkı hatırlatılmaz" .HGK, 24.01.2007, 3-29/19
[16] HMK 24"Tasarruf ilkesi": Hakim, iki taraftan birinin talebi olmaksızın, kendiliğinden bir davayı inceleyemez ve karar bağlayamaz.
[17] Benzer bir görüşte olan  Ejder Yılmaz, medeni usul kitabında; Davacı dava dilekçesinde, davalı ise cevap dilekçesinde yemin delilini bildirmek zorunda olduğundan(m.119/1-f,129/1-e) mahkemenin ancak bu durumda ( dava dilekçesinde veya cevap dilekçesinde ya da ikinci cevap dilekçesinde, yemin deliline dayanıldığının bildirilmesi halinde) yemin teklifini hatırlatmakla yükümlüdür.
[18]Pekcanıtez, Hakan/ Atalay, Oğuz/ Özekes, Muhammet, s.761 " Uygulamada Yargıtay, hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde belli bir delili hatırlatma yetkisi bulunmadığını, ancak taraf, delilleri arasında yemine dayanmışsa açıkça yemine dayanmasa dahi en azından 'sair deliller' demişse, sair deliller içinde yemin de yer aldığından, hakimin bu tarafa yemin teklif etme hakkı olduğunu hatırlatması gerektiği görüşündedir. Bu hatırlatmanın yapılmaması ise bozma sebebi sayılmıştır." Örneğin;"Ancak gerek 'sair deliller' ibaresinin doğuracağı sonuç gerekse hakimin yemin hakkını hatırlatma zorunluluğunda olması artık Hukuk Muhakemeleri Kanunu düzenlemesi çerçevesinde geçerli sayılamaz. Çünkü taraf dayandığı delilleri açıkça göstermek zorundadır." 13. HD, 07.06.2002, 2840/6822 VE 9.HD, 28.1.2003,25756/793

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KARAR İNCELEMESİ ÖDEV ÖRNEĞİ

ÖRNEK YÜKSEK LİSANS TEZ ÇALIŞMASI

TÜRKİYE'DE ELEKTRİK DAĞITIMININ ÖZELLEŞTİRİLMESİNİN NEDENLERİ VE AMAÇLAR ÖZELLEŞTİRMEDE TEDAŞ ÖRNEĞİ