ISLAH HAKKI VE ZAMAN İTİBARİYLE KULLANILMASI


Yüksek Lisans Tezi/Bitirme Projesi Danışmalığı için


İletişim: 0555 036 46 25

Sitemizi ziyaret edin: tezprojeyaz.wix.com/tezproje

İnstagram: @tezprojedanısmanlıgı


ISLAH HAKKI VE ZAMAN İTİBARİYLE KULLANILMASI

Av. Kaan Mahmut Erdem[1]


ÖZET

Islah müessesesi Medeni usul hukukunun temel konularından biridir. buna göre ıslah; iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağının başlaması ile ve en son tahkikat aşamasına kadar geçen sürede başvurulabilecek bir hukuki çaredir. Islah kurumu kısmen ıslah ve tamamen ıslah olarak ikiye ayrılmaktadır. Tamamen ıslah yoluna sadece davacı başvurabilmektedir. Zira bu yol ile dava dilekçesi ıslah edilmektedir. Islahın istisnai bir yol olması nedeniyle belirli şartların bir araya gelmesi ile ortay çıkmaktadır. Bu şartların temelinde de zaman şartı yatmaktadır. 20 Temmuz 2016 ile faaliyete geçen İstinaf Mahkemelerinde ıslah yoluna başvurulması HMK357/1'in açık hükmü karşısında mümkün görünmemektedir. Buna karşın 1948-1959 tarihli İBK birlikte değerlendirilerek bozmadan sonra ıslahın usul ve esastan bozma şeklinde ikiye ayrılarak değerlendirilmesi gerektiği yorumu doğru olacaktır. Bu yorum İstinaf Mahkemeleri içinde geçerlidir.

Anahtar Kelimeler: "Tahkikat" "teksif ilkesi", "adil yargılanma hakkının bir unsuru olarak hukuki dinlenilme hakkı", "kesin hüküm ve hükmün kısmen kesinleşmesi", "usulü müktesep hak"

ABSTRACT

The amendment institution is one of the basic subjects of civil procedure law. Accordingly amendment; The legal claim to be filed with the beginning of the ban on the extension of the allegation and defense and the period of time until the latest investigation. The amendment institution is partly divided into breeding and amendment altogether. Only plaintiffs can apply for remediation altogether. Because this way the petition of the case is being amended. Due to the exceptional way of reclamation, certain conditions come together. At the basis of these conditions is the time condition. The recourse to remedial procedures in the Courts of Appeal passed on July 20, 2016 is not possible under the open provision of HMK 357/1. On the other hand, the interpretation that the IBK dated 1948-1959 should be evaluated in terms of procedural and inferiority after the evaluation of the corruption should be evaluated. This interpretation applies in the Courts of Appeal.

Key words: "Investigation", "monopoly principle", "legal right to be heard as an element of the right to a fair trial", "partial judgment of the final judgment and the judgment", "procedural right"


1. GENEL OLARAK "ISLAH" KAVRAMININ TAHLİLİ

            Islah kelime kökeni olarak Arapçadan geçmiş bir sözcüktür. Buna göre ıslah-ı hal; durumu düzeltme, durumu iyileştirme ve eksiklikleri giderme anlamı taşımaktadır.[3] Hukuk Muhakemeleri Kanununda ıslah, davayı değiştirme yasağının kabul edilmesi, buna karşın hak kayıplarının önlenmesi adına kabul edilmiş bir müessesedir. Buna göre; iddia ve savunmanın HMK 141 uyarınca değiştirilmesinin yasak olduğu[4] anın başlangıcı ile birlikte taraflar davanın tarafları davanın konusu, değeri ve ileri sürdükleri delilleri ile bağlıdırlar. Bu noktada ıslah;  HMK 141 tarafların gereği yapamadıkları işlemleri yapmaları, veyahut dava veya cevap dilekçelerini değiştirmeleri anlamına gelmektedir.[5] Bu bağlamda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 176/1. maddesi de ıslahı  davanın taraflarının kısmen veya tamamen ıslah edebileceği yani iyileştirip, eksiklikleri giderebileceğini hüküm altına almıştır.[6]

            Bu noktada ayrıca değinilmesi gereken husus iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağıdır. Zira ıslah kurumunun temel varlık nedeni tarafların dilekçeler evresinin sona ermesi ile birlikte bağımsız olarak davanın sebebinin, davanın istem sonucunun yani davanın konusunun değiştirmesi ve Müddeabihin değiştirilmesinin olanaksızdır.[7] İddia ve savunmanın değiştirilmesi yasağının başlaması ile birlikte[8] bu hususlar ıslah haricinde sadece karşı tarafın muvafakati ile değiştirilebilir. Sonuç olarak ıslah karşı tarafın ve diğer bir önemli hususta mahkemenin muvafakati almasına gerek olmadan[9] tek taraflı irade beyanı ile davasını kısmen veya tamamen değiştirebilir.[10]

            Islah konusunda tarafların özellikle dikkat etmesi gereken temel hususlardan bir diğeri de ıslaha gerek olmayan noktalarda ıslaha başvurmamaları gerektiğidir. Zira ıslah tükenebilen ve tek bir kere kullanılabilen bir usul işlemidir.[11] Zira HMK 176. maddenin ikinci paragrafı;  "Aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir." şeklinde belirtilmiştir. Bu bağlamda Islah zaman olarak ve başvurulabilme  sayısı olarak  sınırlandırılmış bir hukuki çaredir.[12]  Dolayısıyla ıslah yoluna başvurulmasına gerek olmayan durumlarda taraflar ıslah haklarını tüketmemelidirler. Bu noktada ilkin iddia ve savunma yasağının başlama anına kadar taraflar ıslah yoluna başvurmadan dava ve cevap dilekçelerinde değişiklik yapabilmektedirler.[13] Buna ek olarak HMK 183'te düzenlediği üzere[14],  açık yazı, hesap hataları veyahut maddi hataların düzeltilmesi için ıslah yolu tüketilmemelidir. Zira taraflar bu hataları karar verilinceye kadar düzeltme imkanına sahiptirler.[15] Yine buna ek olarak ıslah yolu ile davanın değeri olan müddeabihin değiştirilmesi mümkündür. Bun karşın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 107. maddesi gereği belirsiz alacak davası açıldığı takdirde davanın ilerleyen safhalarından davanın değerinde değişiklik söz konusu olacaktır. Kanun koyucu bu hususa dikkat çekerek belirsiz alacak dava türü için iddia ve savunmanın değiştirilmesi yasağı niteliğinde olan talep sonucunun değiştirilmesine bir istisna getirerek belirsiz alacak davası açan tarafın ıslaha başvurmasına gerek kalmadan dava değerini değiştirebileceğini belirtmiştir.[16]

1.1.ISLAH KAVRAMININ TANIMI, NİTELİĞİ VE AMACI 


            Islah esasa ilişkin işlemlerin değiştirilmesini sağlamayan tek taraflı irade beyanı ile tarafların yaptığı usul işlemlerinin değiştirilebilmesini sağlayan ve aynı davada bir kereye kullanılabilen bir usul işlemidir. İddia ve savunmanın değiştirilmesi yasağının iki istinası bulunmaktadır. Bunlardan biri taraf muvafakati bir diğeri ise, ıslah müessesesidir. Bu noktada ıslah iddia ve savunmanın genişletilmesini sağlayan hukuku bir çare şeklinde niteliği  belirtilebilir.[17]

            Bu noktada ıslah müessesesinin temel gayesi iddia ve savunma yasağının başladığı an ile bitiş anı arasında, taraf ve mahkeme muvafakatine ihtiyaç duyulmadan ıslaha başvuracak tarafın davasının da kısmen veya tamamen değişikliğe gidebilmesini sağlamaktır. [18]

1.2.ISLAHIN TÜRLERİ     


1.2.1.Kısmen Islah   


            Islah iki şekilde yapılabilmektedir. Bunlar kısmen ıslah ve tamamen ıslahtır. Zira HMK 176/1'de; "Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir." şeklinde bu husus belirtilmiştir. kısmen ıslah gerek davacı gerek davalı tarafından yapılabilir ve dava dilekçesinden sonra herhangi bir usul işlemsi sonrası yapılabilmektedir.[19]

            Kısmen ıslaha başvuran tarafa HMK'nın 181. maddesi uyarınca ıslah işlemini tamamlaması için bir haftalık kesin süre verileceğini belirtmiştir. [20] Zira HMK 181; "Kısmen ıslaha başvuran tarafa, ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir haftalık süre verilir. Bu süre içinde ıslah edilen işlem yapılmazsa, ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir." Dolayısıyla ıslah edilecek usul işlemin yapılabilmesi bir haftalık kesin süreye tabi kılınıştır. Bu sürenin geçmesi ile birlikte, ıslah hakkı bir kereye mahsus olduğu için tükenecek ve dava ıslah edilmeden kaldığı yerden devam edecektir.[21] Davacı davasını dava dilekçesinden itibaren ıslah etmek istiyorsa tamamen ıslaha başvurmak zorundadır. Buna karşın davacı dilekçeler teatisinin sona ermesi sonrası bir usul işlemi taraf muvafakatine başvurmadan genişletmek istiyorsa, kısmen ıslaha başvurmalıdır.[22] Davacı kısmen ıslah ile harç yatırmak mecburiyeti ile yeni taleplerde ekleyebilir.[23]

            Tarafın kısmen ıslaha başvurma talebi ile hangi işlemi ne şekilde ıslah edeceğini de belirtebilir. Bu noktada ıslah talebi ve ıslah işlemi ile birlikte gerçekleşirse dava buna göre görülmeye devam edecektir.[24]

            Davalı taraf da muvafakat dışında sadece ıslah yolu ile birlikte iddia ve savunma yasağının başlamasından sonra savunmasını genişletebilir. Bu noktada taraf zamanında cevap dilekçesi vermemiş olsa dahi[25] ıslah yolu ile cevap dilekçesi verebilecektir. Tabı daha önce yapılan usul işlemlerinin geçersiz olması nedeniyle ortaya çıkan zararları karşılamak kaydı ile bu mümkündür.[26] Buna karşın özellikle il itirazlar yönünden cevap dilekçesinde ileri sürülmemesi halinde ıslah bir hukuki çare sunamayacaktır. Zira, cevap dilekçesi HMK 116'de hüküm altına alınan ilk itirazlar için hak düşürücü niteliktedir.[27]

1.2.2. Tamamen Islah          


            Tamamen ıslah[28] ise, sadece davacı tarafından yapılabilen bir usul işlemidir.Zira tamamen ile, davanın en başından başka bir değiş ile dava dilekçesinden itibaren yapılan usul işlemleri geçersiz olmaktadır.[29] Tamamen ıslah ile davanın konusu, sebebini ve talep miktarı değiştirilebilir. Buna karşın tamamen ıslahla dahi Yargıtay taraf değişikliğini kabul etmemektedir.[30]

             Davacı taraf yeni bir dava dilekçesi vererek davasını tamamen ıslah ettiğini mahkemeye bildirebileceği gibi, yeni bir dava dilekçisi vermeden önce mahkemeye davasını tamamen ıslah edeceğini de bildirebilir.[31] Bu ikinci durumda tarafa yeni bir dav dilekçesi vermesi ikin bir haftalık süre verilecektir. Zira HMK 180/1 bunu öngörmektedir.[32] Bu noktada yeni dava dilekçesi ile yeni bir davanın açılması görüşü söz konusu olmayacaktır. Dolayısıyla davanın ilk defa açılması sırasında alınan peşin harcı ve başvuru harcı tekrar alınmayacaktır.[33] Davalı ise daha önce verdiği cevap dilekçesinin davanın tamamen ıslahı ile hiç yapılmamış olması nedeniyle cevap dilekçesi süresi içinde  (HMK 127) yeni bir cevap dilekçesi verecektir.[34]

1.3.ISLAHIN DAVAYA ETKİSİ    

            Davada ıslahın yapılması ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 179/1[35] maddesi uyarınca ıslah öncesi yapılan tüm usul işlemleri yapılmammış kabul edilmektedir. Bu noktada dikkate edilmesi gereken husus mahkeme ve ya taraf usul işlemi şeklinde bir ayrıma gidilmemiş, bütün usul işlemleri kapsa dahiline alınmıştır. Dolayısıyla ıslahtan önce yapılan gerek mahkeme usul işlemi gerek taraf usul işlemi yapılmamış kabul edilmektedir. Tamamen ıslahta yeni bir dava dilekçisi verileceğinde tüm işlemeler yeni dava dilekçesine göre ilerleyecektir. Buna karşın kısmen ıslah halinde sadece ıslah edilen bölüm dikkate alınır ve daha önce yapılan işlemlere dokunulmaz.[36]

            Bu noktada ıslahının dahi geçersiz kılamayacağı bazı işlemlerden bahsetmekte fayda görüyoruz. Buna göre; ikrar, isticvap, tanık beyanları, bilirkişi raporları, keşif tutanakları, yemin teklifi ıslah ile dahi yapılmammış kabul edilemez. Zira HMK 179/2 hükmü açıkça bu işlemlerin geçerliliğini koruyacağını hüküm alına almıştır.[37]

2. ISLAHIN ŞARTLARI    

            Islah bir hukuki çare olarak, iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağının istisnalarından biri niteliğindedir.  Çalışmamızın bu bölümünde istisna niteliğinde olan ıslah müessesesine başvuru şartlarını inceleyeceğiz. ıslahın şartları  esas olarak beş başlık altından incelenecek olup, bunlar; ıslaha elverişli bir işlemin bulunması, ıslahın taraflarca istenmesi, ıslaha bir kez başvurulabilmesi, zaman sınırı ve zarar ve masrafların yatırılması şartıdır. Bu bölümün son kısmında ise teksif ilkesinin ıslah açısından değerlendirilmesi ve bu konunun adil yargılanma hakkına olan etkileri tartışılacaktır.

2.1.ISLAHA ELVERİŞLİ BİR İŞLEMİN BULUNMASI


            Islaha başvurulması için gerekli olan ilk şart, ıslah ile düzeltilecek işlemin taraf usul işlemi olmasıdır. Dolayısıyla Mahkeme tarafından yapılan usul işlemleri ıslah müessesesini konusu olamayacaktır.[38] Mahkeme usul işlemelerinin ıslah ile düzeltilmesi mümkün olmadığı gibi, iki taraflı usul işlemlerinin ıslah ile değiştirilmesi söz konusu olmayacaktır.[39] Dolayısıyla ıslah tek taraflı usul işlemlerinin değiştirilmesi için kullanılabilen bir hukuki çaredir. Zira HMK 176; Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini değiştirebileceğini hüküm altına almıştır.

            Bu noktada değinilmesi gereken bir diğer husus ise, değiştirilmesi için ıslaha gerek olmayan işlemlerdir. Buna göre HMK 183 ve 124[40] uyarınca maddi hataların varlığı halinde ıslaha başvurulmasına gerek kalmadan değişiklik yapılabilir.[41] Buna ek olarak talep sonucunun azaltılması, hasredilmiş olmadıkça yeni delil gösterilmesi halinde ıslah yoluna başvurulmasına gerek yoktur.[42] Son olarak ıslah için mutlaka değiştirilen usul işlemin hukuka uygun olması gerekir. Bu noktada değiştirilen işlem hukuka uygunluk arz etmiyor ise ıslah söz konusu olmayacaktır.[43]

2.2.ISLAHIN TARAFLARCA İSTENMESİ

            Islah yoluna taraf iradesi ile yazılı olarak dilekçe ile veya sözlü olarak başvurabilir. Zira HMK177/2, ıslahın yazılı veya sözlü olarak yapılabileceğini belirtmiştir.[44] Islah yoluna başvurulması için doğrudan tarafın bir beyanı olması gerekir. Buna karşın hakimin taraflara ıslah yoluna gitme imkanlarını anımsatması HMK46 uyarında hakimin sorumluluğunu doğurur ve ihsas-ı rey niteliği teşkil eder.[45]

            Islah kural olarak davacı veya davalı tarafça yapılmadır. Buna karşın dava ehliyeti olmayan taraf usul işlemlerinin yasal temsilcisi eliyle kullanır. Dolayısıyla dava ehliyeti olmayan tarafın ıslah talebi de yasal temsilci eliyle yerine getirilebilir.[46] Buna ek olarak davacının dava devam ederken ölümü halinde, davaya devam eden mirasçılarda davayı ıslah edebilirler. Buna karşın mirasçılar tarafından yapılan ıslahta kendileri bakımından ortaya çıkan nedenler ileri sürülemeyecektir.[47]

2.3.ISLAHA BİR KEZ BAŞVURULABİLMESİ


    Hukuk Muhakemeleri Kanunu 176/2 uyarınca taraflar  ıslah yoluna bir kere başvurabilmektedirler. Dolayısıyla ıslah kurak olan iddia ve savunma yasağının değiştirilmesi yasağının tükenebilen bir istisnası niteliğindedir.[48] Islah yoluna  başvurunun bir kere ile sabit kılınmasının temel nedeni, tarafların yaptığı usul işlemlerini iyice düşünmelerini sağlamak ve davaların taraf hataları nedeniyle uzamasına engel olmaktır.[49]

            Bu noktada özellikle Yargıtay kararlarına yansıyan bazı hususlara değinmekte fayda vardır. Bunlardan ilki taraf ıslah hakkını kullanmış, buna karşın ıslah dilekçesinin açıklamaya yönelik bir ikinci dilekçe verilmiş ise, verilen bu ikinci dilekçenin ıslah yoluna ikinci kere başvurulduğu yorumunun yapılarak dilekçenin göz önüne alınmaması hatalıdır.[50] Bir diğer dikkat çekici konu ise, ıslah dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmuş olsa bile kanunun açık hükmü karşısında ikinci bir ıslah ile saklı tutuşan hakkın istenmesi söz konusu olamaz.[51]

2.4. ZAMAN KOŞULU

            Islah yolu istisnai nitelikte bir hukuki çare olması dolayısıyla belirli safhalarda ve belirli zaman aralıklarında yapılabilmektedir. Bu noktada ıslahın başlangıç anı, ve yapılabilecek son anın çalışmamızın dördüncü bölümünde ayrıntılı olarak anlatılacak olup, bu kısımda kanun maddelerine yer vermekle yetineceğiz.

            Islahın başlangıç anı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda yazılı yargılama ve basit yargılama usulüne  göre farklılık göstermektedir. Bu bağlamda yazılı yargılama usulünde cevaba cevap başka bir değiş ile replik dilekçesi ile iddia ve savunmayı değiştirme yasağı başlar ve dolayısıyla tarafların ıslaha başvurma hakkı bu yasağın başlaması ile aynı anda başlar. Buna karşın basit yargılama usulünde replik ve düplik dilekçeleri olmaması nedeniyle iddia ve savunmayı değiştirme yasağı ve ıslaha başvuru anı cevap dilekçesinin verilmesi ile başlayacaktır.[52]

            Islahın son anı ise HMK 177 uyarınca Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilmektedir. Dolayısıyla ne temyiz aşamasında ne de 20 Temmuz 2016 itibariyle fiili olarak faaliyet veren bölge adliye mahkemelerinde (İstinaf) ıslah yoluna başvurulamayacaktır. Zira HMK 357'nin il  fıkrası ıslah işleminin İstinaf mahkemelerinde yapılamayacağını açık bir şekilde ifade etmiştir. Buna göre; "Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinde karşı dava açılamaz, davaya müdahale talebinde bulunulamaz, davanın ıslahı ve 166 ncı maddenin birinci fıkrası hükmü saklı kalmak üzere davaların birleştirilmesi istenemez."

2.5.ZARAR VE MASRAFLARIN YATIRILMASI ŞARTI

            Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 176. maddesi ıslaha başvuran tarafın, ıslah ile yapılan usul işlemlerinin geçersiz kalması nedeniyle ortaya çıkan masrafların ödenmesi gerektiğini belirtmiş ve buna ek olarak karşı tarafın ıslah ile uğrayacağı tutarın teminat olarak yatırılması gerektiğini hüküm altına almıştır. Hakimin belirleyeceği tutarın yatırılmaması halinde de ıslahın yapılmamış sayılması sonucunu doğacaktır.[53]  Islah evvelinde yapılan işlemler geçersiz olacaktır. Buna ek olarak dava uzayacak ve karşı tarafın zarar görme ihtimali artacaktır. Tüm bu nedenlerden dolayı kanun koyucu ıslaha teminat şartı getirmiştir.[54] Yargıç tarafından hükmedilecek teminat tutarın tarafın zararını ve masrafları karşılamıyor ise arttırtabilirken, fazla kalan tutar ise ıslaha başvuran tarafa geri ödenir.[55] Son olarak ıslahı yapan tarafın davayı kazanması halinde dahi ıslah giderlerinin davayı kaybeden tarafa yükletilmesi mümkün değildir.[56]

2.6. ISLAH AÇISINDAN TEKSİF İLKESİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE ADİL YARGILANMA HAKKI

            Teksif ilkesi Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 25 ile 33 arasında düzenlenen yargılamaya hakim olan ilkeleri başlığı altında düzenlenmemiş bir usul hukuku ilkesidir. Buna göre taraflar iddia ve savunmalarını davanın belli bir aşamasına kadar ileri sürebilmeleri anlamına gelen bu ilke HMK sistematiğimizde madde 141 uyarınca düzenlenmiştir. Buna göre, taraflar yazılı yargılama usulünde en geç cevaba cevap dilekçesi ile yani ön inceleme aşamasına kadar iddia ve savunmaların sunabilir, sunulan iddia ve savunmalarını değiştirebilirler. Ön inceleme aşaması ile taraflar teksif ilkesi gereği yeni iddia ve savunmaları kural olarak ileri süremezler.[57] Bu kuralın iki istisnası bulunmaktadır. Bunlar;  taraf muvafakati ve ıslahtır. Yine basit yargılama usulünde ise replik ve düplik dilekçeleri olmadığında iddia ve savunmayı genişletme yasağı cevap dilekçesinin verilmesi ile başlayacaktır.

            Teksif ilkesi esas olarak HMK m.30[58]'da düzenlenen usul ekonomisi ilkesi ile bağlantılıdır. Zira teksif  ilkesinin muhakeme sistematiğinde kabul edilmesinin temel nedenlerinden bir yargılamanın uzamasını engellemektir. Zira dava sırasında sürekli iddia ve savunmaların değişmesi nedeniyle yargılama süresinin uzaması kaçınılmazdır. Bu bağlamda makul sürede yargılama adil yargılanmanın temeli olması nedeniyle teksif ilkesi adil yargılanma hakkı ile çelişmemekte, bizatihi adil yargılanma ilkesinin bir parçası niteliğindedir.[59] Buna ek olarak hak arama hürriyeti ile anlatılmak istenen sınırsız bir hak kullanımı demek değildir. Zira bu noktada taraflar kötü niyetli olarak davanın uzamasına sebebiyet verir ve hakkaniyet yerine ulaşamaz.[60]

3. ZAMAN BAKIMINDAN ISLAHIN DEĞERLENDİRİLMESİ

            Islah yolu istisnai nitelikte bir hukuki çaredir. Dolaysısıyla taraflar yargılamanın her aşamasında ıslah yoluna başvuramazlar ıslah yolu belli bir aşamadan sonra başlayıp, yargılamanın belirli safhasına kadar yapılabilmektedir. Bu husus HMK'da yargılamanın ilkeleri kısmında belirtilmeyen ama gerek Yargıtay kararları gerek öğretideki tartışmalar ile oluşturulmuş teksif ilkesinin bir sonucudur.

3.1.ISLAHIN BAŞLANGIÇ ANI

            Islahın temel varlık nedeni iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağını yumuşatmaktadır. Bu nedenle yargılama sırasında henüz taraflar iddia ve savunmalarını değiştirip, geliştirebiliyorlarsa ıslah yapmaya gerek yoktur. Islahın başlangıç anı Yazılı yargılama[61] ve basit yargılamam usulünde dilekçeler teatisinin son bulması yani ön inceleme aşamasına geçiş ile başlamaktadır.[62] İddia ve savunmanın genişletilmesi konusunda Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 141./son maddesi bir imkan daha getirmektedir. Buna göre, dilekçeler aşamasının tamamlanması ile ne kadar iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı başlasa da, taraflardan birinin ön inceleme duruşmasına gelmemesi halinde karşı taraf duruşmaya gelmesi halinde iddia veya savunmasını genişletebilir. Bu noktada bu durumun ortaya çıkması halinde de ıslah yoluna başvurulmaya gerek yoktur. Henüz ıslaha başvuru anı başlamamış kabul edilebilir.[63]

3.2. ISLAHIN SON ANI

            Hukuk muhakemeleri Kanunu'nun 177. maddesi uyarınca ıslah tahkikat aşamasının sonuna kadar yapılabilmektedir.[64] Tahkikat aşamasından ise anlaşılması gereken tarafların dava - cevap ( yazılı yargılama usulünde bunlara ek olarak replik-düplik) dilekçelerinde ileri sürdükleri iddia ve savunmaları doğrultusunda maddi gerçekliğin şekli gerçeklik ile uyuşmasının sağlanmasını sağlamaya çalıştıkları aşamadır.[65] Bu bağlamda yasanın açık hükmü gereği  ıslah tahkikat aşamasından sonra yapılamaz. Buna karşın zaman bakımından ıslah müessesesinin temel tartışma konularının başında ıslah müessesesine Yargıtay'ın bozma kararından sonra başvurulup başvurulamayacağının kanunda açık hüküm olmaması nedeniyle tartışılmış olmasıdır. Yargıtay çok eski kararlarından birinde bozma kararından sonra mahkemede yeni bir tahkikat aşamasına geçileceği için ıslahın yapılabileceğine karar vermiştir.[66] Buna karşın ileri dönemlerde Yargıtay ileri dönemlerde çıkarmış olduğu iki içtihadı birleştirme kararı ile bozmadan sonra ıslah müessesesine başvurulamayacağına kanaat getirmiştir. Buna ek olarak 20 Temmuz 2016 tarihi ile faaliyete geçen istinaf mahkemeleri önünde ve temyiz merci önünde ıslah yapılamayacaktır. Bu husus HMK 357/1'de açık bir şekilde belirtilmektedir. Buna göre; "Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinde karşı dava açılamaz, davaya müdahale talebinde bulunulamaz, davanın ıslahı ve 166 ncı maddenin birinci fıkrası hükmü saklı kalmak üzere davaların birleştirilmesi istenemez." Bozmadan sonra ıslah müessesesi ve istinaf mahkemelerinde ıslahın mümkün olmaması durumu aşağıda ayrıntılı olarak incelenecektir.

3.3. BOZMADAN SONRA ISLAH KURUMU VE İSTİNAF MAHKEMELERİ UYGULAMASININ DEĞERLENDİRİLMESİ

            Yargıtay'ın ilk derece mahkemesindeki kararı bozması ile dosya tekrar yerel mahkemenin önüne gelir. Bu noktada somut uyuşmazlığa ilişkin ikinci bir tahkikat aşaması başlamaktadır. Kural olarak ıslah tahkikat aşamasına kadar yapılabilmektedir. Buna karşın Yargıtay'ın önüne gitmiş ve bozulmuş bir karar üzerine başlanan ikinci tahkikat aşamasında ıslahın yapılıp yapılamayacağı kanun tarafında belirlenmemiştir. Yargıtay bu çelişkiyi gidermek için birbiri ile bağlantılı iki içtihadı birleştirme kararı yayımlayarak sorunu çözmüştür.

3.3.1.1948 Tarihli İçtihadı Birleştirme Kararının Değerlendirilmesi

          
            Yargıtay 1948 tarihli İçtihatları Birleştirme Kararı ile bozmadan sonra ıslah müessesesine başvurulamayacağını kabul etmiştir.[67] Bozmadan sonra ıslah kurumunun kabul edilmemesinin temel nedeni karşı taraf için oluşan usulü müktesap haktır.[68] Yargıtay'ın bu kararı ile birlikte uygulama günümüzde oturmuştur. Bozmadan sonra ıslahın olmayacağına ilişkin bir çok Yargıtay kararı bulunmaktadır.[69]

            Kanaatimizce bozmadan sonra ıslahın mümkün olmaması oldukça katı bir uygulamadır. Bu uygulamanın şu şekilde bir ayrım yapılarak yumuşatılmasında fayda görmekteyiz. Buna göre Yargıtay önüne gelen uyuşmazlığı esas yönünde bozması ile usulü kazanılmış haklarda önemli kayıpların yaşanmasına sebebiyet vermemek için bozmadan sonra ıslahın mümkün olmaması uygulamasına devam edilmekle birlikte, Yargıtay'ın uyuşmazlığı esastan değil, usulden bozması halinde kazanılmış haklara helal gelme imkanının olmamsı nedeniyle bozmadan sonra ıslaha izin verilmesinde hakkaniyetin sağlanması adına fayda görmekteyiz.[70] Yargıtay'ın özellikle son tarihli kararlarında bu görüşe doğru geliştiğini görmekteyiz.[71]

            Bu noktada değinilmesi gereken bir diğer hususta istinaf mahkemelerinin faaliyete geçmesi ile ıslah müessesesinin durumudur. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 357/1 maddesi açık bir şekilde istinafta ıslahın mümkün olmayacağını belirtmiştir. Bunu temel nedeni ıslah ile tarafın hata yaptığı işlemlerin düzeltilmesinin amaçlandığıdır. Buna karşın istinaf mahkemesi ilk derece mahkemesinin hata ile yaptığı işlemlerin denetim yeridir.[72] İstinaf mahkemesi ne kadar vakıa incelemesi de yapmakta ise de, temel olarak ilk derece mahkemesinde olduğu gibi yargılama yapmamaktadır. Zira HMK 357/1; bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz.

            Sonuç olarak bozmadan sonra ıslah müessesesinde bozan mahkeme temyiz mercii Yargıtay idi. Buna karşın İstinaf mahkemelerinin faaliyete geçmesi ile büyük oranda denetim mahkemesi Bölge Adliye Mahkemeleri olacaktır. Bu noktada temyiz mercii için belirttiğimiz görüş istinaf mahkemeleri içinde geçerli olmalıdır. Zira istinaf mahkemesi, ilk derece mahkemesinin kararını esastan bozması halinde, ilk derece mahkemesinde yapılacak yeni tahkikatta usulü kazanılmış hakkın zarar görmemesi için ıslah yoluna başvurulamayacak, buna karşın istinaf mahkemesi ilk derece mahkemesinin kararını usulden bozmuş ise, ikinci tahkikat aşamasında ıslah yoluna başvurulabilecektir.

3.3.2. 1959 Tarihli İçtihadı Birleştirme Kararının Değerlendirilmesi


            Yargıtay'ın 1948 tarihli kararı ile bozmadan sonra ıslah müessesesine başvurulamayacağı kabul görmüştür. Bu uygulamanın yumuşatılması adına ve hakkaniyetin daha fazla sağlanması adına bizimde esas olarak katıldığımız görüşün temel dayanağı olan 1959 tarihli İçtihatları birleştirme kararı yayımlanmıştır.[73] Bu karar ile bozmadan sonra ıslah iki gruba ayrılarak değerlendirilmeye başlanmıştır. Buna göre Yargıtay veya 20 Temmuz 2016 itibari ile İstinaf Mahkemesi, yerel mahkemenin kararını esastan bozması halinde, yerel mahkeme tarafından yapılacak ikinci tahkikat aşamasında taraflar ıslah yoluna başvuramayacaklarıdır. Buna karşın Temyiz mercii veya İstinaf mahkemesi, yerel mahkemenin kararını esasa girmeden usul yönünden bozmuş ile taraflar yapılacak ikinci tahkikat aşamasında ıslah yoluna başvurabileceklerdir.

SONUÇ

            Islah müessesesi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 176 ve 183 maddeleri arasında düzenlenmiştir. Buna göre ıslah, HMK'nın 141. maddesi ile düzenlenen tarafların iddia ve savunmalarını değiştirme yasağı nedeniyle değiştiremedikleri dilekçelerini ıslah edebilme imkanı sağlayan bir kurum olarak tarif edilebilir. Bu bağlamda HMK 141 uyarınca tarafların dilekçeler teatisinin sonuna kadar,  başka bir değiş ile ön inceleme aşamasına kadar serbestçe veya ön inceleme aşamasında taraf muvafakati ile iddia ve savunmalarını değiştirebilmektedirler. Islah esasa ilişkin işlemlerin değiştirilmesini sağlamayan tek taraflı irade beyanı ile tarafların yaptığı usul işlemlerinin değiştirilebilmesini sağlayan ve aynı davada bir kereye kullanılabilen bir usul işlemidir. İddia ve savunmanın değiştirilmesi yasağının iki istinası bulunmaktadır. Bunlardan biri taraf muvafakati bir diğeri ise, ıslah müessesesidir.

            Islah bir hukuki çare olarak, iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağının istisnalarından biri niteliğindedir.  Çalışmamızın bu bölümünde istisna niteliğinde olan ıslah müessesesine başvuru şartlarını inceleyeceğiz. ıslahın şartları  esas olarak beş başlık altından incelenecek olup, bunlar; ıslaha elverişli bir işlemin bulunması, ıslahın taraflarca istenmesi, ıslaha bir kez başvurulabilmesi, zaman sınırı ve zarar ve masrafların yatırılması şartıdır. Buna ek olarak ıslah teksif ilkesi ile doğrudan bağlantılıdır. taraflar iddia ve savunmalarını davanın belli bir aşamasına kadar ileri sürebilmeleri anlamına gelen bu ilke HMK sistematiğimizde madde 141 uyarınca düzenlenmiştir. Zira teksif  ilkesinin muhakeme sistematiğinde kabul edilmesinin temel nedenlerinden bir yargılamanın uzamasını engellemektir. Zira dava sırasında sürekli iddia ve savunmaların değişmesi nedeniyle yargılama süresinin uzaması kaçınılmazdır. Bu bağlamda makul sürede yargılama adil yargılanmanın temeli olması nedeniyle teksif ilkesi adil yargılanma hakkı ile çelişmemekte, bizatihi adil yargılanma ilkesinin bir parçası niteliğindedir. Buna ek olarak hak arama hürriyeti ile anlatılmak istenen sınırsız bir hak kullanımı demek değildir.

            Çalışmamızın son bölümünde özellikle ıslahın başlangıç anı son anı ve Yargıtay'ın 1948 ve 1959 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararları ışığında uygulaması üzerinde durularak 20 Temmuz 2016 ile faaliyete geçen İstinaf Mahkemelerinde bu içtihatların geçerliliği tartışılmıştır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 357/1 maddesi açık bir şekilde istinafta ıslahın mümkün olmayacağını belirtmiştir. Bunu temel nedeni ıslah ile tarafın hata yaptığı işlemlerin düzeltilmesinin amaçlandığıdır. Buna karşın istinaf mahkemesi ilk derece mahkemesinin hata ile yaptığı işlemlerin denetim yeridir. Sonuç olarak bozmadan sonra ıslah müessesesinde bozan mahkeme temyiz mercii Yargıtay idi. Buna karşın İstinaf mahkemelerinin faaliyete geçmesi ile büyük oranda denetim mahkemesi Bölge Adliye Mahkemeleri olacaktır. Bu noktada temyiz mercii için belirttiğimiz görüş istinaf mahkemeleri içinde geçerli olmalıdır. Zira istinaf mahkemesi, ilk derece mahkemesinin kararını geri göndermesi halinde, ilk derece mahkemesinde yapılacak yeni tahkikatta usulü kazanılmış hakkın zarar görmemesi için ıslah yoluna başvurulamayacak, buna karşın istinaf mahkemesi ilk derece mahkemesinin kararını usulden bozmuş ise, ikinci tahkikat aşamasında ıslah yoluna başvurulabilecektir.

KAYNAKLAR

Alangoya Y., Yıldırım K., Deren-Yıldırım N., Medeni Usul Hukukunun Esasları, İstanbul, 2011.
Akcan, Recep: Hükmün Bozulmasından Sonra Islah, Bilgi Toplumunda Hukuk Ünal Tekinalp'e Armağan, C.Iı, İstanbul, 2003.
Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder/ Taşpınar Ayvaz, Sema: Medeni Usul Hukuku, 1. Baskı, Ankara, 2016.
Bilgen, Mahmut: Islahla İlgili Uygulamalar, Prof. Fırat Öztan'a Armağan, Ankara, 2010, C. I.
Çelik, A.Çelik, Tazminat Ve Alacak Davalarında Dava Değerinin Arttırılması-Islah Ve Uygulama Sorunları, İstanbul Barosu Dergisi, S.3, 2002.
Ercan, İsmail: Medeni Usul Hukuku, İstanbul, 2011.
Pekcanıtez Hakan/ Atalay Oğuz/ Özekes, Muhammet: Medeni Usul Hukuku, 14. Bası, Ankara, 2013.
Karslı, Abdurrahim: Medeni Muhakeme Hukuku , 4. Baskı, İstanbul, 2014
Kıcalıoğlu, Mustafa: Davanın Islahı- Dava Miktarının Arttırılması, İbd, C. 78, S. 2004/2.
Kuru, Baki / Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder: Medeni Usul Hukuku Ders Kitabi, 24. Baskı, Ankara, 2014.
Kuru, B. , İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, 2016.
Postacıoğlu, İlhan. "Medeni Usul Hukuku Dersler, 6. Baskı, İstanbul , 1975.
Tanrıver, Süha: Yazılı Yargılama Usulünde Islah Yoluyla Zaman Aşımı Defi'nin İleri Sürülüp Sürülemeyeceği, Haluk Konuralp Anısına Armağan, Ankara, 2009, C. I.
Tanrıver, Süha, Medeni Usul Hukuku, 5. Baskı, Yetkin Yayıncılık, 2016.
Tuna, Y., Islah, Ankara Barosu Dergisi, Cilt :1, 1955.
Tutumlu, M. Akif, Medeni Usul Hukukunda Islah ,2012.
Üstündağ, Saim: Medeni Yargılama Hukuku Cilt; I-II, 7. Baskı, İstanbul, 2000.
Yılmaz, Ejder. "Medeni Yargılama Hukukunda Islah."  2013.




[1] İzmir Barosu
[2] Bilkent Üniversitesi Son Sınıf Öğrencisi
[3], Ferit Develioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat. "Akaydın Kitapevi." 2008. s. 473.; Süha Tanrıver, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 5. Baskı, 2016, s. 729.
[4] Ramazan Arslan / Ejder Yılmaz / Sema Taşpınar Ayvaz, , s.520; "Hukuk yargılaması düzenimizde iddia ve savunmanın değiştirilmesi yasağı vardır ve (karşı tarafın muvafakati bulunmadıkça) her iki taraf da davanın belli bir aşamadan sonra, yaptıkları usul işlemlerini, kural olarak, değiştiremezler."
[5] Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammet Özekes, Medeni Usul Hukuku. Yetkin Yayınları, Ankara, 2013. s, 615. ; Islah Müessesesini tanımlayan bir çok Yargıtay kararına ulaşmak mümkündür. Buna göre, Yargıtay'ın 11.HD, 31.10.2012, 14013/17049 künyeli kararında: " Bilindiği üzere,ıslah, taraflardan birinin usule ilişkin bir istemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltilmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen  bir yoldur. Bir başka anlatımla, ıslah iyi niyetli tarafın, davayı açtıktan veya kendisine karşı bir dava açıldıktan sonra öğrendiği olgularla ilgili yanlışlıklarını düzeltmesine, eksikliklerin tamamlanmasına, bu çerçevede yeni deliller sunabilmesine olanak sağlayan bir kurumdur." Şeklinde ıslah kurumunu tanımlamıştır.; İlhan Postacıoğlu, Medeni Usul Hukuku, 6 Baskı, 1975, s.453.; Yargıtay'ın ıslah kurumuna ilişkin bir başka tanımı ise; "Taraflardan her biri usule ilişkin yaptığı muameleyi tamamen veya kısmen ıslah edebilir. Islah bir dava eksikliği veya tarafın ulaşmak istediği amaca uygun olmayan kendi işlemlerini değiştirmesidir."  Yarg. 4 HD. 14.06.2012, E: 2011/ 8169, K: 2012/10456. (Tutumlu, Mehmet Akif. Medeni usul hukuku sorunları. Seçkin, 2012. s.16) şeklinde tanımlanmıştır.
[6] 6100 sayılı Hukuk Muhakeme Kanunu 176/1: "Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir."
[7] Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammet Özekes, s. 615 ; "Örneğin, davacı, bir şeyin ıslah ederek, malın bedelinin isteyebilir veya dava dilekçesinde unuttuğu bir vakıayı ileri sürebilir." Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, s.549 vd.; Mehmet Akif Tutumlu, Medeni usul hukuku sorunları. Seçkin, 2012. s.39-5; Süha Tanrıver, a.g.e. s.731.
[8] İddia ve Savunmanın değiştirilmesi yasağı davanın basit yargılama usulüne veya yazılı yargılama usulüne göre farklılık göstermektedir. Zira HMK 319 uyarınca ; "İddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı dava açılmasıyla; savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlar." Bunun temek nedeni dilekçeler teatisi aşamasının basit yargılamada dava ve cevap dilekçesinden oluşmasıdır. Buna karşın yazılı yargılama usulünde taraflar cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde de davanın konusu, değeri veya türü hakkında serbestçe değişiklik yapabilirler. Bu değişiklik serbestisinin yasal dayanağı ise HMK 141/1 maddesidir: Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler
[9] Islah talebi tek taraflı irade beyanı ile sonuç doğurmaktadır. Bu noktada ıslah için mahkemenin de muvafakatinin alınmasına gerek olmadığı yönünde bir Yargıtay kararı; ;" ...Karşılık davacının dava açıldıktan sonra sebebinde, delillerde ve usule ilişkin diğer işlemlerde ıslah yolu davasının mahiyetinin tamamen değiştirebilmesinin mümkün olmasına ve ıslah talebini de bozmadan önce yaptığının anlaşılmasına,  bu konuda yasal bir engel bulunmamasına göre, karşılık davacının bu talebi ile ilgili gerekli araştırma ve inceleme de yapılmak suretiyle oluşacak duruma göre bir karar verilmek gerekirken..." 14.HD. 29.12.1999 T., 8622 E., 9376 K.
[10] Ramazan Arslan / Ejder Yılmaz / Sema Taşpınar Ayvaz, s 521
[11] Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammet Özekes, s. 615; Kuru, Baki, Arslan, R., Yılmaz E., Medenî usul hukuku: ders kitabı. Yetkin Basım Yayım Dağıtım AŞ, 2011. s.533.; Yılmaz, Ejder. Medeni Yargılama Hukukunda Islah.,  2013. s.50.
[12] Zira HMK 176/2; "Aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir." açıklaması ile  başvurulabilme sayısını bir olarak belirlemiş ve aynı zamanda HMK 177/1; "Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir." hükmü ile ıslahın yapılabilme safhası belirlenmiştir.
[13] Abdurrahim Karslı, Medeni Muhakeme Hukuku, 2. Bası, Alternatif Yayıncılık, İstanbul, 2011, s.684
[14] Maddi hataların düzeltilmesi, Madde 183- (1) Tarafların veya mahkemenin dava dosyasında bulunan belgelerdeki açık yazı ve hesap hataları, karar verilinceye kadar düzeltilebilir. Taraflardan birinin yazı veya hesap hatasını düzeltmesi sonucu yargılama uzamışsa, yargılama giderlerinin belirlenmesinde bu durum da dikkate alınır.
[15] Süha Tanrıver,: "Yazılı Yargılama Usulünde Islah Yoluyla Zaman aşımı Defi'nin İleri Sürülüp Sürülemeyeceği", Haluk Konuralp Anısına Armağan, Ankara, 2009, C. I, s.1079; Bu noktada ıslah yoluna başvurulmasına gerek olmayan diğer hususlar şu şekilde belirtilebilir; "Mahkemenin kendiliğinden incelemesi gereken hususların sonradan ileri sürülmesi, davayı değiştirme veya savunmayı genişletme yasağına tabi olmadığında, bir tarafın, mahkemenin kendiliğinden incelemesi gereken hususları ileri sürebilmesi için ıslah yoluna başvurmasına gerek yoktur. Dava açılmasından sonra doğan olayların ileri sürülebilmesi, davayı değiştirme yasağına tabi değildir. Bu nedenle, davacının, dava açılmasından sonra, doğan olayları ileri sürebilmesi için, davalının açık rızasına ihtiyacı olmadığı gibi, ıslah yoluna da başvurmasına gerek yoktur. Yine hukuki sebeplerin değiştirilmesi davayı veya savunmayı değiştirme niteliğinde olmadığından, bir tarafın, bildirmiş olduğu hukuki sebebi değiştirebilmesi için, karşı tarafın rızasına ihtiyacı olmadığı gibi, ıslah yoluna başvurmasına da gerek yoktur." ( Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Yetkin Yayıncılık, 2014., s.521.)
[16] Zira HMK 107/2 uyarınca; Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.; Çelik Ahmet Çelik, "Tazminat Ve Alacak Davalarında Dava Değerinin Arttırılması-Islah Ve Uygulama Sorunları", İstanbul Barosu Dergisi, S.3, 2002.s.24.
[17] Ejder Yılmaz, Medeni Yargılama Hukukunda Islah.  2013. s. 50 vd.
[18] Mehmet Akif Tutumlu, a.g.e., s.17.
[19] Bu konuya ilişkin açıklayıcı bir Yargıtay kararına yer vermekte fayda vardır.; 21. HD. 21.03 T., E: 194, K: 2652: "Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılması olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur." şeklinde açıklanmıştır.;
[20] Baki Kuru / Ramazan Arslan/ Ejder Yılmaz,  a.g.e, s.535; Ramazan Arslan / Ejder Yılmaz / Sema Taşpınar Ayvaz, s 521.;  İsmail Ercan,  Medeni Usul Hukuku, İstanbul, 2011.s.247.
[21] Baki Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, 2016., s. 597-598; Konuya ilişkin yeni Yargıtay Kararları için bkz.: 23, HD., 19.01.2016, E: 27746, K: 1073; 9.HD., 09.09.2014, E: 26097, K: 25818; 9.HD., 09.09.2014, E: 25790, K: 25766. Buna ek olarak, ıslahın hak düşürücü süreye tabi olduğu gösteren Yarg. kararı için bkz: ;  7. HD., 13.2014, E: 16110, K: 94.
[22] Kısmen ıslah dilekçesinin bir örneği de karşı tarafa tebliğ edilmelidir. Bunun üzerine karşı tarafta savunma hakkı gereği yeni bir cevap dilekçesi verebilecektir. Zira davacının yeni istemine ile yeni bir davanın söz konusu olduğunun kabulü gerekir.  Konuya ilişkin Yarg. kararına bkz.:4.HD., 09.11.2004, E: , K:  12953: "davacı ıslah dilekçesi olarak nitelendirdiği istem dilekçesiyle asıl dava dilekçesindeki dava sonucunu artırmıştır. Davacının ıslah dilekçesinde ileri sürdüğü istemin,ıslah dilekçesiyle talep sonucunun arttırılması şeklinde olsa da,yeni bir dava niteliğinde bulunduğu ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 195. ve izleyen maddelerinin uygulanması gerektiği benimsenmelidir.Bu durumda ıslah dilekçesi karşı yana Tebligat Yasasına uygun olarak tebliği edilmeli,esasa cevap süresi işletilmesi ve ondan sonra oluşacak sonuca göre davacının istemi konusunda hüküm kurulması gerekir."
[23] Baki Kuru, a.g.e, s.598.;Konuya ilişkin emsal Yargıtay Kararları için bkz: 20. HD., 05.05.2015, E: 2505, K: 3658.
[24] Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammet Özekes s. 622-623.
[25] Zira cevap dilekçesi verme süresi HMK'da iki hafta olarak belirtilmiştir. HMK 127: Cevap dilekçesini verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır
[26] Baki Kuru, a.g.e, s.598.
[27] Baki Kuru, a.g.e, s.599.
[28] Tamamen ıslah müessesesine ilişkin Yargıtay'ın bir çok kararı bulunmaktadır. Bunlardan seçtiğimin bazı kararlar için bkz.: HGK 06.03.2013 T., E.: 4-824, K.: 305; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bu kararda ; tamamen ıslah edilen bir davanın yeni bir dava olmadığı dolaysısıyla zamanaşımının eski davanın açılması ile kesildiğini kabul etmektedir. Buna karşın tamamen ıslah ile dava değerinin arttırılması halinde davalı arttırılan bölüm için zamanaşımı def'inde bulunacağına hükmedilmiştir., 17. HD, 30.06.2014 T. , E.: 10615, K.: 10311.
[29] Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammet Özekes s. 619.; Ramazan Arslan / Ejder Yılmaz / Sema Taşpınar Ayvaz, s.520; Süha Tanrıver,  a.g.e. s.733; Abdurrahim Karslı, a.g.e., s.684.
[30] HGK, 02.06.1999, 20-311/478 Aynı yönde; 7.HD, 26,04,2005, 1100/1327 ve 7.HD, 22.11.2005,3426/3685.
[31] Ramazan Arslan / Ejder Yılmaz / Sema Taşpınar Ayvaz, a.g.e., s.525.
[32] 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu; Davanın tamamen ıslahı
Madde 180- (1) : "Davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi hâlde, ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir."
[33] Ramazan Arslan / Ejder Yılmaz / Sema Taşpınar Ayvaz, a.g.e. s.525.; Mehmet Akif Tutumlu, a.g.e., s.17
[34] Baki Kuru, a.g.e, s.597.; Süha Tanrıver, a.g.e. s.733.
[35] HMK 179/1: Islah, bunu yapan tarafın teşmil edeceği noktadan itibaren, bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunu doğurur.
[36] Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammet Özekes s. 628.; Baki Kuru, a.g.e, s.600.; Süha Tanrıver, a.g.e. s.735.
[37] HMK 179/2: "Ancak ikrar, tanık ifadeleri, bilirkişi rapor ve beyanları, keşif ve isticvap tutanakları, yerine getirilmiş olan veya henüz yerine getirilmemiş olmakla beraber, karşı tarafın yerine getireceğini ıslahtan önce bildirmiş olması koşuluyla, yeminin teklifi, reddi veya iadesi ıslah ile geçersiz kılınamaz."
[38] Ejder Yılmaz,  a.g.e., s. 459.; Abdurrahim Karslı,:a.g.e., s.677
[39] Abdurrahim Karslı, a.g.e., s.677; Ejder Yılmaz., a.g.e., s. 460
[40] HMK 124/3,:  Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir
[41] Ramazan Arslan / Ejder Yılmaz / Sema Taşpınar Ayvaz, a.g.e. s.527
[42] Ayrıntılı bilgi için bkz.: Mehmet Akif Tutumlu, a.g.e., s. 213-224
[43] Ejder Yılmaz., a.g.e., s. 461.; Konuya ilişkin Yargıtay'ın 2.HD., 03.01.2005 T., E.: 10292, K.: 1656. sayılı ilamına değinmekte fayda vardır.: "Karşılık davalar, müstakil davalar gibi harca tabidir ( Harçlar K. m.6/1). Davalı tarafından verilen 26.12.2003 hakim havale tarihli dilekçe nedeniyle başvurma harcı ve nispi harç yatırılmadığından usulüne uygun olarak açılmış bir davadan söz edilemez. Davalı vekili 10.01.2004 hakim havale tarihli (... karşı dava dilekçesinin tamamen ıslahı talebi) dilekçe vermiştir. Bir karşılık dava olmadığı halde, bulunmaya bir dava için ıslah dilekçesi verilmiştir....Karşılık bir dava olmadığı halde varmış gibi kabul ederek... boşanma davasının kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir."
[44] HMK 177/2: Islah, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Karşı taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa, bu yazılı talep veya tutanak örneği, haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir
[45] Abdurrahim Karslı,:a.g.e., s.678; Ejder Yılmaz., a.g.e., s. 461-462.:Konuya ilişkin Ejder Yılmaz'ın görüşü şu şekildedir. " ...yargıcın tarafa ıslah yapma olanağını anımsatması, yasanın gereği olmadan kanısını belirtmesi ( ihsası reyde bulunması) olarak kabul edilmeli ve bu yargıcın reddi için bir neden olmalıdır."
[46] Ejder Yılmaz., a.g.e., s.462. Buna karşın tamamen ıslahın varlığı halinde, davadan feragat etme söz konusu olabilecektir. Bu durumda yasal temsilcinin davadan feragat etme yetkisi olmaması nedeniyle sulh mahkemesinde tamamen ıslah için izin alınması gerekecektir. Konuya ilişkin; 1.HD.'nin, 22.02.1945 T., 1881 sayılı ilamına bakınız.
[47] Bu konuya ilişkin Yargıtay kararı için bkz.: 1.HD., 31.01.2002 T., E.: 419, K.: 1169. : "...Diğer bir değişle mirasçılar kendi şahısları için yargılama sırasında ortaya çıkan bir hukuki sebebi ıslah yolu ile ileri süremez."
[48] Konuya ilişkin seçtiğimiz Yargıtay kararları için bkz.:  11.HD., 06.11.2003 T., E.: 3994, K.: 10474.; 5.HD., 17.10.2005, E.: 6302, K.: 10993. ;7. HD., 30.09.2014 T., E.: 11315, K.: 18472,
[49] Yalçın Tuna, "Islah", Ankara Barosu Dergisi, Cilt :1, 1955, s.598.
[50] Bu konunun açıklanması için bkz.: 14. HD., 26.02.2008 T., E.: 14538, K.: 2331.
[51] Bkz.: 4.HD., 09.10.2003, E.: 5894, K.: 11400.
[52] Ejder Yılmaz, a.g.e., s.482; Abdurrahim Karslı,:a.g.e., s.679.; Baki Kuru, a.g.e, s.595.
[53] HMK 178/1: Islah eden taraf, ıslah sebebiyle geçersiz hâle gelen işlemler için yapılan yargılama giderleri ile karşı tarafın uğradığı ve uğrayabileceği zararları karşılamak üzere hâkimin takdir edeceği teminatı, bir hafta içinde, mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Aksi hâlde, ıslah yapılmamış sayılır.
[54]  Ejder Yılmaz, a.g.e., s.519; Abdurrahim Karslı,:a.g.e., s.682.; Baki Kuru, a.g.e, s.595.
[55] Ejder Yılmaz., a.g.e., s.520; Abdurrahim Karslı,:a.g.e., s.683
[56] Bu hususa ilişkin ilgili Hukuk Genel Kurulu kararı için bkz.:HGK, 28.01.2004 T., E.: 14-38, K.: 45.
[57]Yavuz Alangoya,  Kamil Yıldırım, Nevhis Deren-Yıldırım., Medeni Usul Hukukunun Esasları, İstanbul, 2011, s. 185.
[58] Usul ekonomisi ilkesi, Madde 30- (1) Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.
[59] Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammet Özekes, a.g.e., s. 368. , Bu noktada teksif ilkesi ıslah ve taraf muvafakati ile yumuşatılmış bir ilkedir.
[60]  Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammet Özekes , a.g.e., s. 368.; Mahmut Bilgen, Islahla İlgili Uygulamalar, Prof. Fırat Öztan'a Armağan, Ankara, 2010, C. I., s.433 vd.
[61] Dilekçeler teatisi yazılı yargılama usulünde cevaba cevap dilekçesi ile son bulurken, basit yargılama usulünde replik ve düplik dilekçeleri olmaması sebebiyle, cevap dilekçesinin verilmesi ile son bulmaktadır. ;.
[62] Baki Kuru, a.g.e, s.592.;  Ejder Yılmaz, a.g.e., s.482.; Mehmet Akif Tutumlu, a.g.e., s.250.
[63] HMK 141/Son: Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.
[64] Islahın zamanı ve şekli Madde 177- (1) Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir.
[65] Mehmet Akif Tutumlu, a.g.e., s.252. Hukuk Muhakemeleri kanununda tahkikat aşaması madde 143-186 arasında düzenlenmiştir.
[66] 2. HD., 03.11.1934, T., E.: 2473, K.: 3316
[67] 04.02.1948 tarih ve 10/3 sayılı İBK; İBK kararının Bozmadan sonra ıslah müessesesinin kabul edilmeyeceğini belirttiği kararın ilgili kısmı şu şekildedir.: Dava açıldıktan sonra mevzuunda, sebebinde ve delillerde ve diğer hususlarda usule müteallik olmak üzere yapılmış olan yanlışlıkları bir defaya mahsusu olmak üzere düzeltmek ve eksiklileri de tamamlamak imkanı veren ve mahkeme kararına lüzum olmadan tarafların sözlü ve yazılı beyanları  ile yapılabilen ıslahın, HUMK 84.maddesinin açık hükmü dairesinde tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabilip Yargıtay'ca hükmün bozulduktan sonra bu yoldan faydalanmanın mümkün olmayacağına..."; Baki Kuru, Yargıtay'ın bu görüşe katılmamaktadır.; Baki Kuru, a.g.e, s.592.; Recep Akcan, "Hükmün Bozulmasından Sonra Islah", Bilgi Toplumunda Hukuk Ünal Tekinalp'e Armağan, C.Iı, İstanbul, 2003, s. 861.
[68] Ejder Yılmaz, a.g.e., s.484.; Mehmet Akif Tutumlu, a.g.e., s.127; Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammet Özekes ,s.625;"... bozma kararına uyulmasından sonra ıslah yoluna başvurulamamasının temel nedeni, yerel mahkemenin bozmaya uymasında sonra oluşan usulü müktesep hakkın korunmasıdır."
[69] Örnek için bkz.: 2.HD., 10.05.1952 T., E.: 3228, K.: 2846; 8.HD., 09.07.1965 T., E.: 3625, K.: 3227 ; 9.HD, 05.12.2005 T., E.: 43803, K.: 37916, ; 11.HD., 11.06.2014 T., E.: 4178, K.: 11148; 7.HD, 26.05.2014, E.: 3385, K.: 11253.
[70] Aynı görüş için bkz.: Baki Kuru, a.g.e, s.592. " Yargıtay, hükmün .. bozulması üzerine, ilk derece mahkemesindeki yeni tahkikat sırasında ıslah yapılmasının mümkün olmadığına karar vermiştir. Yargıtay'ın bu görüşüne katılmıyorum... Hiç değilse, bozma kararı usulden ise, usulden bozma kararı üzerine yapılacak yeni tahkikat aşamasında ıslah mümkün olmalıdır.
[71] Usulden bozma halinde ıslahın mümkün olacağını kabul eden Yargıtay kararları için bkz.:9.HD.01.11.2011 T., E.: 33835, K.: 42324; 9. HD, 20.01.2014 T., E.: 580, K.: 653;; 10. HD., 12.03.2015 T., E.: 2911, K.: 4657.; 22 HD., 20.01.2014 T., E.: 580, K.: 653: " 27.10.2009 günlü... Dairemizin bozma ilamı hükmün esasına ilişkin olmaması ve Yargıtay kararına uyularak yapılan yargılamada tahkikatın devam karşısında , 7.1.2011 tarihinde yapılan ıslah yasaya aykırı görülmemiştir.
[72] Mehmet Akif Tutumlu, a.g.e., s.154; Ejder Yılmaz., a.g.e., s.488.
[73] 04.02.1959 tarih ve 13/5 sayılı İBK

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KARAR İNCELEMESİ ÖDEV ÖRNEĞİ

ÖRNEK YÜKSEK LİSANS TEZ ÇALIŞMASI

TÜRKİYE'DE ELEKTRİK DAĞITIMININ ÖZELLEŞTİRİLMESİNİN NEDENLERİ VE AMAÇLAR ÖZELLEŞTİRMEDE TEDAŞ ÖRNEĞİ