ISLAH HAKKI VE ZAMAN İTİBARİYLE KULLANILMASI
Yüksek Lisans Tezi/Bitirme Projesi Danışmalığı için
İletişim: 0555 036 46 25
Sitemizi ziyaret edin: tezprojeyaz.wix.com/tezproje
İnstagram: @tezprojedanısmanlıgı
ISLAH HAKKI VE ZAMAN İTİBARİYLE KULLANILMASI
Av. Kaan Mahmut Erdem[1]
ÖZET
Islah müessesesi
Medeni usul hukukunun temel konularından biridir. buna göre ıslah; iddia ve
savunmanın genişletilmesi yasağının başlaması ile ve en son tahkikat aşamasına
kadar geçen sürede başvurulabilecek bir hukuki çaredir. Islah kurumu kısmen
ıslah ve tamamen ıslah olarak ikiye ayrılmaktadır. Tamamen ıslah yoluna sadece
davacı başvurabilmektedir. Zira bu yol ile dava dilekçesi ıslah edilmektedir.
Islahın istisnai bir yol olması nedeniyle belirli şartların bir araya gelmesi
ile ortay çıkmaktadır. Bu şartların temelinde de zaman şartı yatmaktadır. 20
Temmuz 2016 ile faaliyete geçen İstinaf Mahkemelerinde ıslah yoluna
başvurulması HMK357/1'in açık hükmü karşısında mümkün görünmemektedir. Buna
karşın 1948-1959 tarihli İBK birlikte değerlendirilerek bozmadan sonra ıslahın
usul ve esastan bozma şeklinde ikiye ayrılarak değerlendirilmesi gerektiği
yorumu doğru olacaktır. Bu yorum İstinaf Mahkemeleri içinde geçerlidir.
Anahtar Kelimeler:
"Tahkikat" "teksif ilkesi", "adil yargılanma hakkının
bir unsuru olarak hukuki dinlenilme hakkı", "kesin hüküm ve hükmün
kısmen kesinleşmesi", "usulü müktesep hak"
ABSTRACT
The amendment institution is one of the basic subjects of civil
procedure law. Accordingly amendment; The legal claim to be filed with the beginning of
the ban on the extension of the allegation and defense and the period of time
until the latest investigation. The amendment
institution is partly divided into
breeding and amendment altogether. Only plaintiffs can apply for
remediation altogether. Because this way the petition of the case is being
amended. Due to the exceptional way of reclamation, certain conditions come
together. At the basis of these conditions is the time condition. The recourse
to remedial procedures in the Courts of Appeal passed on July 20, 2016 is not
possible under the open provision of HMK 357/1. On the other hand, the
interpretation that the IBK dated 1948-1959 should be evaluated in terms of
procedural and inferiority after the evaluation of the corruption should be
evaluated. This interpretation applies in the Courts of Appeal.
Key words:
"Investigation", "monopoly principle", "legal right to
be heard as an element of the right to a fair trial", "partial
judgment of the final judgment and the judgment", "procedural
right"
1. GENEL OLARAK "ISLAH" KAVRAMININ TAHLİLİ
Islah
kelime kökeni olarak Arapçadan geçmiş bir sözcüktür. Buna göre ıslah-ı hal;
durumu düzeltme, durumu iyileştirme ve eksiklikleri giderme anlamı
taşımaktadır.[3]
Hukuk Muhakemeleri Kanununda ıslah, davayı değiştirme yasağının kabul edilmesi,
buna karşın hak kayıplarının önlenmesi adına kabul edilmiş bir müessesedir.
Buna göre; iddia ve savunmanın HMK 141 uyarınca değiştirilmesinin yasak olduğu[4] anın
başlangıcı ile birlikte taraflar davanın tarafları davanın konusu, değeri ve
ileri sürdükleri delilleri ile bağlıdırlar. Bu noktada ıslah; HMK 141 tarafların gereği yapamadıkları
işlemleri yapmaları, veyahut dava veya cevap dilekçelerini değiştirmeleri
anlamına gelmektedir.[5] Bu
bağlamda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 176/1. maddesi de
ıslahı davanın taraflarının kısmen veya
tamamen ıslah edebileceği yani iyileştirip, eksiklikleri giderebileceğini hüküm
altına almıştır.[6]
Bu
noktada ayrıca değinilmesi gereken husus iddia ve savunmanın genişletilmesi
yasağıdır. Zira ıslah kurumunun temel varlık nedeni tarafların dilekçeler
evresinin sona ermesi ile birlikte bağımsız olarak davanın sebebinin, davanın
istem sonucunun yani davanın konusunun değiştirmesi ve Müddeabihin
değiştirilmesinin olanaksızdır.[7] İddia
ve savunmanın değiştirilmesi yasağının başlaması ile birlikte[8] bu
hususlar ıslah haricinde sadece karşı tarafın muvafakati ile değiştirilebilir.
Sonuç olarak ıslah karşı tarafın ve diğer bir önemli hususta mahkemenin
muvafakati almasına gerek olmadan[9] tek taraflı
irade beyanı ile davasını kısmen veya tamamen değiştirebilir.[10]
Islah
konusunda tarafların özellikle dikkat etmesi gereken temel hususlardan bir
diğeri de ıslaha gerek olmayan noktalarda ıslaha başvurmamaları gerektiğidir.
Zira ıslah tükenebilen ve tek bir kere kullanılabilen bir usul işlemidir.[11] Zira
HMK 176. maddenin ikinci paragrafı;
"Aynı davada, taraflar ancak
bir kez ıslah yoluna başvurabilir." şeklinde belirtilmiştir. Bu
bağlamda Islah zaman olarak ve başvurulabilme
sayısı olarak sınırlandırılmış
bir hukuki çaredir.[12] Dolayısıyla ıslah yoluna başvurulmasına gerek
olmayan durumlarda taraflar ıslah haklarını tüketmemelidirler. Bu noktada ilkin
iddia ve savunma yasağının başlama anına kadar taraflar ıslah yoluna
başvurmadan dava ve cevap dilekçelerinde değişiklik yapabilmektedirler.[13] Buna
ek olarak HMK 183'te düzenlediği üzere[14], açık yazı, hesap hataları veyahut maddi
hataların düzeltilmesi için ıslah yolu tüketilmemelidir. Zira taraflar bu
hataları karar verilinceye kadar düzeltme imkanına sahiptirler.[15] Yine
buna ek olarak ıslah yolu ile davanın değeri olan müddeabihin değiştirilmesi
mümkündür. Bun karşın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 107. maddesi
gereği belirsiz alacak davası açıldığı takdirde davanın ilerleyen safhalarından
davanın değerinde değişiklik söz konusu olacaktır. Kanun koyucu bu hususa
dikkat çekerek belirsiz alacak dava türü için iddia ve savunmanın
değiştirilmesi yasağı niteliğinde olan talep sonucunun değiştirilmesine bir
istisna getirerek belirsiz alacak davası açan tarafın ıslaha başvurmasına gerek
kalmadan dava değerini değiştirebileceğini belirtmiştir.[16]
1.1.ISLAH KAVRAMININ TANIMI, NİTELİĞİ VE AMACI
Islah
esasa ilişkin işlemlerin değiştirilmesini sağlamayan tek taraflı irade beyanı
ile tarafların yaptığı usul işlemlerinin değiştirilebilmesini sağlayan ve aynı
davada bir kereye kullanılabilen bir usul işlemidir. İddia ve savunmanın
değiştirilmesi yasağının iki istinası bulunmaktadır. Bunlardan biri taraf
muvafakati bir diğeri ise, ıslah müessesesidir. Bu noktada ıslah iddia ve
savunmanın genişletilmesini sağlayan hukuku bir çare şeklinde niteliği belirtilebilir.[17]
Bu
noktada ıslah müessesesinin temel gayesi iddia ve savunma yasağının başladığı
an ile bitiş anı arasında, taraf ve mahkeme muvafakatine ihtiyaç duyulmadan
ıslaha başvuracak tarafın davasının da kısmen veya tamamen değişikliğe
gidebilmesini sağlamaktır. [18]
1.2.ISLAHIN TÜRLERİ
1.2.1.Kısmen Islah
Islah
iki şekilde yapılabilmektedir. Bunlar kısmen ıslah ve tamamen ıslahtır. Zira
HMK 176/1'de; "Taraflardan her biri,
yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir."
şeklinde bu husus belirtilmiştir. kısmen ıslah gerek davacı gerek davalı
tarafından yapılabilir ve dava dilekçesinden sonra herhangi bir usul işlemsi
sonrası yapılabilmektedir.[19]
Kısmen
ıslaha başvuran tarafa HMK'nın 181. maddesi uyarınca ıslah işlemini tamamlaması
için bir haftalık kesin süre verileceğini belirtmiştir. [20] Zira
HMK 181; "Kısmen ıslaha başvuran
tarafa, ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir haftalık süre verilir. Bu
süre içinde ıslah edilen işlem yapılmazsa, ıslah hiç yapılmamış gibi davaya
devam edilir." Dolayısıyla ıslah edilecek usul işlemin yapılabilmesi
bir haftalık kesin süreye tabi kılınıştır. Bu sürenin geçmesi ile birlikte,
ıslah hakkı bir kereye mahsus olduğu için tükenecek ve dava ıslah edilmeden
kaldığı yerden devam edecektir.[21]
Davacı davasını dava dilekçesinden itibaren ıslah etmek istiyorsa tamamen
ıslaha başvurmak zorundadır. Buna karşın davacı dilekçeler teatisinin sona
ermesi sonrası bir usul işlemi taraf muvafakatine başvurmadan genişletmek
istiyorsa, kısmen ıslaha başvurmalıdır.[22]
Davacı kısmen ıslah ile harç yatırmak mecburiyeti ile yeni taleplerde
ekleyebilir.[23]
Tarafın
kısmen ıslaha başvurma talebi ile hangi işlemi ne şekilde ıslah edeceğini de
belirtebilir. Bu noktada ıslah talebi ve ıslah işlemi ile birlikte gerçekleşirse
dava buna göre görülmeye devam edecektir.[24]
Davalı
taraf da muvafakat dışında sadece ıslah yolu ile birlikte iddia ve savunma
yasağının başlamasından sonra savunmasını genişletebilir. Bu noktada taraf zamanında
cevap dilekçesi vermemiş olsa dahi[25]
ıslah yolu ile cevap dilekçesi verebilecektir. Tabı daha önce yapılan usul
işlemlerinin geçersiz olması nedeniyle ortaya çıkan zararları karşılamak kaydı
ile bu mümkündür.[26] Buna
karşın özellikle il itirazlar yönünden cevap dilekçesinde ileri sürülmemesi halinde
ıslah bir hukuki çare sunamayacaktır. Zira, cevap dilekçesi HMK 116'de hüküm
altına alınan ilk itirazlar için hak düşürücü niteliktedir.[27]
1.2.2.
Tamamen Islah
Tamamen
ıslah[28] ise,
sadece davacı tarafından yapılabilen bir usul işlemidir.Zira tamamen ile,
davanın en başından başka bir değiş ile dava dilekçesinden itibaren yapılan
usul işlemleri geçersiz olmaktadır.[29]
Tamamen ıslah ile davanın konusu, sebebini ve talep miktarı değiştirilebilir. Buna
karşın tamamen ıslahla dahi Yargıtay taraf değişikliğini kabul etmemektedir.[30]
Davacı taraf yeni bir dava dilekçesi vererek
davasını tamamen ıslah ettiğini mahkemeye bildirebileceği gibi, yeni bir dava
dilekçisi vermeden önce mahkemeye davasını tamamen ıslah edeceğini de
bildirebilir.[31]
Bu ikinci durumda tarafa yeni bir dav dilekçesi vermesi ikin bir haftalık süre
verilecektir. Zira HMK 180/1 bunu öngörmektedir.[32] Bu
noktada yeni dava dilekçesi ile yeni bir davanın açılması görüşü söz konusu
olmayacaktır. Dolayısıyla davanın ilk defa açılması sırasında alınan peşin
harcı ve başvuru harcı tekrar alınmayacaktır.[33]
Davalı ise daha önce verdiği cevap dilekçesinin davanın tamamen ıslahı ile hiç
yapılmamış olması nedeniyle cevap dilekçesi süresi içinde (HMK 127) yeni bir cevap dilekçesi
verecektir.[34]
1.3.ISLAHIN DAVAYA ETKİSİ
Davada
ıslahın yapılması ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 179/1[35]
maddesi uyarınca ıslah öncesi yapılan tüm usul işlemleri yapılmammış kabul
edilmektedir. Bu noktada dikkate edilmesi gereken husus mahkeme ve ya taraf
usul işlemi şeklinde bir ayrıma gidilmemiş, bütün usul işlemleri kapsa dahiline
alınmıştır. Dolayısıyla ıslahtan önce yapılan gerek mahkeme usul işlemi gerek
taraf usul işlemi yapılmamış kabul edilmektedir. Tamamen ıslahta yeni bir dava
dilekçisi verileceğinde tüm işlemeler yeni dava dilekçesine göre
ilerleyecektir. Buna karşın kısmen ıslah halinde sadece ıslah edilen bölüm
dikkate alınır ve daha önce yapılan işlemlere dokunulmaz.[36]
Bu
noktada ıslahının dahi geçersiz kılamayacağı bazı işlemlerden bahsetmekte fayda
görüyoruz. Buna göre; ikrar, isticvap, tanık beyanları, bilirkişi raporları,
keşif tutanakları, yemin teklifi ıslah ile dahi yapılmammış kabul edilemez.
Zira HMK 179/2 hükmü açıkça bu işlemlerin geçerliliğini koruyacağını hüküm
alına almıştır.[37]
2. ISLAHIN ŞARTLARI
Islah
bir hukuki çare olarak, iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağının
istisnalarından biri niteliğindedir.
Çalışmamızın bu bölümünde istisna niteliğinde olan ıslah müessesesine
başvuru şartlarını inceleyeceğiz. ıslahın şartları esas olarak beş başlık altından incelenecek
olup, bunlar; ıslaha elverişli bir işlemin bulunması, ıslahın taraflarca
istenmesi, ıslaha bir kez başvurulabilmesi, zaman sınırı ve zarar ve
masrafların yatırılması şartıdır. Bu bölümün son kısmında ise teksif ilkesinin ıslah
açısından değerlendirilmesi ve bu konunun adil yargılanma hakkına olan etkileri
tartışılacaktır.
2.1.ISLAHA ELVERİŞLİ BİR İŞLEMİN BULUNMASI
Islaha
başvurulması için gerekli olan ilk şart, ıslah ile düzeltilecek işlemin taraf
usul işlemi olmasıdır. Dolayısıyla Mahkeme tarafından yapılan usul işlemleri
ıslah müessesesini konusu olamayacaktır.[38]
Mahkeme usul işlemelerinin ıslah ile düzeltilmesi mümkün olmadığı gibi, iki
taraflı usul işlemlerinin ıslah ile değiştirilmesi söz konusu olmayacaktır.[39]
Dolayısıyla ıslah tek taraflı usul işlemlerinin değiştirilmesi için
kullanılabilen bir hukuki çaredir. Zira HMK 176; Taraflardan her biri, yapmış
olduğu usul işlemlerini değiştirebileceğini hüküm altına almıştır.
Bu
noktada değinilmesi gereken bir diğer husus ise, değiştirilmesi için ıslaha
gerek olmayan işlemlerdir. Buna göre HMK 183 ve 124[40]
uyarınca maddi hataların varlığı halinde ıslaha başvurulmasına gerek kalmadan
değişiklik yapılabilir.[41] Buna
ek olarak talep sonucunun azaltılması, hasredilmiş olmadıkça yeni delil
gösterilmesi halinde ıslah yoluna başvurulmasına gerek yoktur.[42] Son
olarak ıslah için mutlaka değiştirilen usul işlemin hukuka uygun olması
gerekir. Bu noktada değiştirilen işlem hukuka uygunluk arz etmiyor ise ıslah
söz konusu olmayacaktır.[43]
2.2.ISLAHIN TARAFLARCA İSTENMESİ
Islah
yoluna taraf iradesi ile yazılı olarak dilekçe ile veya sözlü olarak
başvurabilir. Zira HMK177/2, ıslahın yazılı veya sözlü olarak yapılabileceğini
belirtmiştir.[44]
Islah yoluna başvurulması için doğrudan tarafın bir beyanı olması gerekir. Buna
karşın hakimin taraflara ıslah yoluna gitme imkanlarını anımsatması HMK46
uyarında hakimin sorumluluğunu doğurur ve ihsas-ı rey niteliği teşkil eder.[45]
Islah
kural olarak davacı veya davalı tarafça yapılmadır. Buna karşın dava ehliyeti
olmayan taraf usul işlemlerinin yasal temsilcisi eliyle kullanır. Dolayısıyla
dava ehliyeti olmayan tarafın ıslah talebi de yasal temsilci eliyle yerine
getirilebilir.[46]
Buna ek olarak davacının dava devam ederken ölümü halinde, davaya devam eden mirasçılarda
davayı ıslah edebilirler. Buna karşın mirasçılar tarafından yapılan ıslahta
kendileri bakımından ortaya çıkan nedenler ileri sürülemeyecektir.[47]
2.3.ISLAHA BİR KEZ BAŞVURULABİLMESİ
Hukuk
Muhakemeleri Kanunu 176/2 uyarınca taraflar
ıslah yoluna bir kere başvurabilmektedirler. Dolayısıyla ıslah kurak
olan iddia ve savunma yasağının değiştirilmesi yasağının tükenebilen bir
istisnası niteliğindedir.[48]
Islah yoluna başvurunun bir kere ile
sabit kılınmasının temel nedeni, tarafların yaptığı usul işlemlerini iyice
düşünmelerini sağlamak ve davaların taraf hataları nedeniyle uzamasına engel
olmaktır.[49]
Bu
noktada özellikle Yargıtay kararlarına yansıyan bazı hususlara değinmekte fayda
vardır. Bunlardan ilki taraf ıslah hakkını kullanmış, buna karşın ıslah
dilekçesinin açıklamaya yönelik bir ikinci dilekçe verilmiş ise, verilen bu
ikinci dilekçenin ıslah yoluna ikinci kere başvurulduğu yorumunun yapılarak
dilekçenin göz önüne alınmaması hatalıdır.[50] Bir
diğer dikkat çekici konu ise, ıslah dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklar saklı
tutulmuş olsa bile kanunun açık hükmü karşısında ikinci bir ıslah ile saklı
tutuşan hakkın istenmesi söz konusu olamaz.[51]
2.4. ZAMAN KOŞULU
Islah
yolu istisnai nitelikte bir hukuki çare olması dolayısıyla belirli safhalarda
ve belirli zaman aralıklarında yapılabilmektedir. Bu noktada ıslahın başlangıç
anı, ve yapılabilecek son anın çalışmamızın dördüncü bölümünde ayrıntılı olarak
anlatılacak olup, bu kısımda kanun maddelerine yer vermekle yetineceğiz.
Islahın
başlangıç anı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda yazılı yargılama ve
basit yargılama usulüne göre farklılık
göstermektedir. Bu bağlamda yazılı yargılama usulünde cevaba cevap başka bir
değiş ile replik dilekçesi ile iddia ve savunmayı değiştirme yasağı başlar ve
dolayısıyla tarafların ıslaha başvurma hakkı bu yasağın başlaması ile aynı anda
başlar. Buna karşın basit yargılama usulünde replik ve düplik dilekçeleri
olmaması nedeniyle iddia ve savunmayı değiştirme yasağı ve ıslaha başvuru anı
cevap dilekçesinin verilmesi ile başlayacaktır.[52]
Islahın
son anı ise HMK 177 uyarınca Islah, tahkikatın sona ermesine kadar
yapılabilmektedir. Dolayısıyla ne temyiz aşamasında ne de 20 Temmuz 2016
itibariyle fiili olarak faaliyet veren bölge adliye mahkemelerinde (İstinaf) ıslah
yoluna başvurulamayacaktır. Zira HMK 357'nin il
fıkrası ıslah işleminin İstinaf mahkemelerinde yapılamayacağını açık bir
şekilde ifade etmiştir. Buna göre; "Bölge
adliye mahkemesi hukuk dairelerinde karşı dava açılamaz, davaya müdahale
talebinde bulunulamaz, davanın ıslahı ve 166 ncı maddenin birinci fıkrası hükmü
saklı kalmak üzere davaların birleştirilmesi istenemez."
2.5.ZARAR VE MASRAFLARIN YATIRILMASI ŞARTI
Hukuk
Muhakemeleri Kanunu'nun 176. maddesi ıslaha başvuran tarafın, ıslah ile yapılan
usul işlemlerinin geçersiz kalması nedeniyle ortaya çıkan masrafların ödenmesi
gerektiğini belirtmiş ve buna ek olarak karşı tarafın ıslah ile uğrayacağı
tutarın teminat olarak yatırılması gerektiğini hüküm altına almıştır. Hakimin
belirleyeceği tutarın yatırılmaması halinde de ıslahın yapılmamış sayılması
sonucunu doğacaktır.[53] Islah evvelinde yapılan işlemler geçersiz
olacaktır. Buna ek olarak dava uzayacak ve karşı tarafın zarar görme ihtimali
artacaktır. Tüm bu nedenlerden dolayı kanun koyucu ıslaha teminat şartı
getirmiştir.[54]
Yargıç tarafından hükmedilecek teminat tutarın tarafın zararını ve masrafları
karşılamıyor ise arttırtabilirken, fazla kalan tutar ise ıslaha başvuran tarafa
geri ödenir.[55]
Son olarak ıslahı yapan tarafın davayı kazanması halinde dahi ıslah
giderlerinin davayı kaybeden tarafa yükletilmesi mümkün değildir.[56]
2.6. ISLAH AÇISINDAN TEKSİF İLKESİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE ADİL YARGILANMA HAKKI
Teksif ilkesi
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 25 ile 33 arasında düzenlenen yargılamaya hakim
olan ilkeleri başlığı altında düzenlenmemiş bir usul hukuku ilkesidir. Buna
göre taraflar iddia ve savunmalarını davanın belli bir aşamasına kadar ileri
sürebilmeleri anlamına gelen bu ilke HMK sistematiğimizde madde 141 uyarınca
düzenlenmiştir. Buna göre, taraflar yazılı yargılama usulünde en geç cevaba
cevap dilekçesi ile yani ön inceleme aşamasına kadar iddia ve savunmaların
sunabilir, sunulan iddia ve savunmalarını değiştirebilirler. Ön inceleme
aşaması ile taraflar teksif ilkesi gereği yeni iddia ve savunmaları kural
olarak ileri süremezler.[57] Bu
kuralın iki istisnası bulunmaktadır. Bunlar;
taraf muvafakati ve ıslahtır. Yine basit yargılama usulünde ise replik
ve düplik dilekçeleri olmadığında iddia ve savunmayı genişletme yasağı cevap
dilekçesinin verilmesi ile başlayacaktır.
Teksif
ilkesi esas olarak HMK m.30[58]'da
düzenlenen usul ekonomisi ilkesi ile bağlantılıdır. Zira teksif ilkesinin muhakeme sistematiğinde kabul
edilmesinin temel nedenlerinden bir yargılamanın uzamasını engellemektir. Zira dava
sırasında sürekli iddia ve savunmaların değişmesi nedeniyle yargılama süresinin
uzaması kaçınılmazdır. Bu bağlamda makul sürede yargılama adil yargılanmanın
temeli olması nedeniyle teksif ilkesi adil yargılanma hakkı ile çelişmemekte,
bizatihi adil yargılanma ilkesinin bir parçası niteliğindedir.[59] Buna
ek olarak hak arama hürriyeti ile anlatılmak istenen sınırsız bir hak kullanımı
demek değildir. Zira bu noktada taraflar kötü niyetli olarak davanın uzamasına
sebebiyet verir ve hakkaniyet yerine ulaşamaz.[60]
3. ZAMAN BAKIMINDAN ISLAHIN DEĞERLENDİRİLMESİ
Islah
yolu istisnai nitelikte bir hukuki çaredir. Dolaysısıyla taraflar yargılamanın
her aşamasında ıslah yoluna başvuramazlar ıslah yolu belli bir aşamadan sonra
başlayıp, yargılamanın belirli safhasına kadar yapılabilmektedir. Bu husus
HMK'da yargılamanın ilkeleri kısmında belirtilmeyen ama gerek Yargıtay
kararları gerek öğretideki tartışmalar ile oluşturulmuş teksif ilkesinin bir
sonucudur.
3.1.ISLAHIN BAŞLANGIÇ ANI
Islahın
temel varlık nedeni iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağını yumuşatmaktadır.
Bu nedenle yargılama sırasında henüz taraflar iddia ve savunmalarını
değiştirip, geliştirebiliyorlarsa ıslah yapmaya gerek yoktur. Islahın başlangıç
anı Yazılı yargılama[61] ve
basit yargılamam usulünde dilekçeler teatisinin son bulması yani ön inceleme
aşamasına geçiş ile başlamaktadır.[62]
İddia ve savunmanın genişletilmesi konusunda Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun
141./son maddesi bir imkan daha getirmektedir. Buna göre, dilekçeler aşamasının
tamamlanması ile ne kadar iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı başlasa da,
taraflardan birinin ön inceleme duruşmasına gelmemesi halinde karşı taraf
duruşmaya gelmesi halinde iddia veya savunmasını genişletebilir. Bu noktada bu
durumun ortaya çıkması halinde de ıslah yoluna başvurulmaya gerek yoktur. Henüz
ıslaha başvuru anı başlamamış kabul edilebilir.[63]
3.2. ISLAHIN SON ANI
Hukuk
muhakemeleri Kanunu'nun 177. maddesi uyarınca ıslah tahkikat aşamasının sonuna
kadar yapılabilmektedir.[64]
Tahkikat aşamasından ise anlaşılması gereken tarafların dava - cevap ( yazılı
yargılama usulünde bunlara ek olarak replik-düplik) dilekçelerinde ileri
sürdükleri iddia ve savunmaları doğrultusunda maddi gerçekliğin şekli gerçeklik
ile uyuşmasının sağlanmasını sağlamaya çalıştıkları aşamadır.[65] Bu
bağlamda yasanın açık hükmü gereği ıslah
tahkikat aşamasından sonra yapılamaz. Buna karşın zaman bakımından ıslah
müessesesinin temel tartışma konularının başında ıslah müessesesine Yargıtay'ın
bozma kararından sonra başvurulup başvurulamayacağının kanunda açık hüküm
olmaması nedeniyle tartışılmış olmasıdır. Yargıtay çok eski kararlarından
birinde bozma kararından sonra mahkemede yeni bir tahkikat aşamasına geçileceği
için ıslahın yapılabileceğine karar vermiştir.[66] Buna
karşın ileri dönemlerde Yargıtay ileri dönemlerde çıkarmış olduğu iki içtihadı
birleştirme kararı ile bozmadan sonra ıslah müessesesine başvurulamayacağına
kanaat getirmiştir. Buna ek olarak 20 Temmuz 2016 tarihi ile faaliyete geçen
istinaf mahkemeleri önünde ve temyiz merci önünde ıslah yapılamayacaktır. Bu
husus HMK 357/1'de açık bir şekilde belirtilmektedir. Buna göre; "Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinde
karşı dava açılamaz, davaya müdahale talebinde bulunulamaz, davanın ıslahı ve
166 ncı maddenin birinci fıkrası hükmü saklı kalmak üzere davaların
birleştirilmesi istenemez." Bozmadan sonra ıslah müessesesi ve istinaf
mahkemelerinde ıslahın mümkün olmaması durumu aşağıda ayrıntılı olarak
incelenecektir.
3.3. BOZMADAN SONRA ISLAH KURUMU VE İSTİNAF MAHKEMELERİ UYGULAMASININ DEĞERLENDİRİLMESİ
Yargıtay'ın
ilk derece mahkemesindeki kararı bozması ile dosya tekrar yerel mahkemenin
önüne gelir. Bu noktada somut uyuşmazlığa ilişkin ikinci bir tahkikat aşaması
başlamaktadır. Kural olarak ıslah tahkikat aşamasına kadar yapılabilmektedir.
Buna karşın Yargıtay'ın önüne gitmiş ve bozulmuş bir karar üzerine başlanan
ikinci tahkikat aşamasında ıslahın yapılıp yapılamayacağı kanun tarafında
belirlenmemiştir. Yargıtay bu çelişkiyi gidermek için birbiri ile bağlantılı
iki içtihadı birleştirme kararı yayımlayarak sorunu çözmüştür.
3.3.1.1948
Tarihli İçtihadı Birleştirme Kararının Değerlendirilmesi
Yargıtay 1948 tarihli
İçtihatları Birleştirme Kararı ile bozmadan sonra ıslah müessesesine
başvurulamayacağını kabul etmiştir.[67]
Bozmadan sonra ıslah kurumunun kabul edilmemesinin temel nedeni karşı taraf
için oluşan usulü müktesap haktır.[68]
Yargıtay'ın bu kararı ile birlikte uygulama günümüzde oturmuştur. Bozmadan
sonra ıslahın olmayacağına ilişkin bir çok Yargıtay kararı bulunmaktadır.[69]
Kanaatimizce
bozmadan sonra ıslahın mümkün olmaması oldukça katı bir uygulamadır. Bu
uygulamanın şu şekilde bir ayrım yapılarak yumuşatılmasında fayda görmekteyiz.
Buna göre Yargıtay önüne gelen uyuşmazlığı esas yönünde bozması ile usulü
kazanılmış haklarda önemli kayıpların yaşanmasına sebebiyet vermemek için
bozmadan sonra ıslahın mümkün olmaması uygulamasına devam edilmekle birlikte,
Yargıtay'ın uyuşmazlığı esastan değil, usulden bozması halinde kazanılmış
haklara helal gelme imkanının olmamsı nedeniyle bozmadan sonra ıslaha izin
verilmesinde hakkaniyetin sağlanması adına fayda görmekteyiz.[70]
Yargıtay'ın özellikle son tarihli kararlarında bu görüşe doğru geliştiğini
görmekteyiz.[71]
Bu
noktada değinilmesi gereken bir diğer hususta istinaf mahkemelerinin faaliyete
geçmesi ile ıslah müessesesinin durumudur. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 357/1
maddesi açık bir şekilde istinafta ıslahın mümkün olmayacağını belirtmiştir.
Bunu temel nedeni ıslah ile tarafın hata yaptığı işlemlerin düzeltilmesinin
amaçlandığıdır. Buna karşın istinaf mahkemesi ilk derece mahkemesinin hata ile
yaptığı işlemlerin denetim yeridir.[72]
İstinaf mahkemesi ne kadar vakıa incelemesi de yapmakta ise de, temel olarak
ilk derece mahkemesinde olduğu gibi yargılama yapmamaktadır. Zira HMK 357/1;
bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece
mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere
dayanılamaz.
Sonuç
olarak bozmadan sonra ıslah müessesesinde bozan mahkeme temyiz mercii Yargıtay
idi. Buna karşın İstinaf mahkemelerinin faaliyete geçmesi ile büyük oranda
denetim mahkemesi Bölge Adliye Mahkemeleri olacaktır. Bu noktada temyiz mercii
için belirttiğimiz görüş istinaf mahkemeleri içinde geçerli olmalıdır. Zira
istinaf mahkemesi, ilk derece mahkemesinin kararını esastan bozması halinde,
ilk derece mahkemesinde yapılacak yeni tahkikatta usulü kazanılmış hakkın zarar
görmemesi için ıslah yoluna başvurulamayacak, buna karşın istinaf mahkemesi ilk
derece mahkemesinin kararını usulden bozmuş ise, ikinci tahkikat aşamasında
ıslah yoluna başvurulabilecektir.
3.3.2.
1959 Tarihli İçtihadı Birleştirme Kararının Değerlendirilmesi
Yargıtay'ın
1948 tarihli kararı ile bozmadan sonra ıslah müessesesine başvurulamayacağı
kabul görmüştür. Bu uygulamanın yumuşatılması adına ve hakkaniyetin daha fazla
sağlanması adına bizimde esas olarak katıldığımız görüşün temel dayanağı olan
1959 tarihli İçtihatları birleştirme kararı yayımlanmıştır.[73] Bu
karar ile bozmadan sonra ıslah iki gruba ayrılarak değerlendirilmeye
başlanmıştır. Buna göre Yargıtay veya 20 Temmuz 2016 itibari ile İstinaf
Mahkemesi, yerel mahkemenin kararını esastan bozması halinde, yerel mahkeme
tarafından yapılacak ikinci tahkikat aşamasında taraflar ıslah yoluna
başvuramayacaklarıdır. Buna karşın Temyiz mercii veya İstinaf mahkemesi, yerel
mahkemenin kararını esasa girmeden usul yönünden bozmuş ile taraflar yapılacak
ikinci tahkikat aşamasında ıslah yoluna başvurabileceklerdir.
SONUÇ
Islah
müessesesi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 176 ve 183 maddeleri
arasında düzenlenmiştir. Buna göre ıslah, HMK'nın 141. maddesi ile düzenlenen tarafların
iddia ve savunmalarını değiştirme yasağı nedeniyle değiştiremedikleri
dilekçelerini ıslah edebilme imkanı sağlayan bir kurum olarak tarif edilebilir.
Bu bağlamda HMK 141 uyarınca tarafların dilekçeler teatisinin sonuna kadar, başka bir değiş ile ön inceleme aşamasına
kadar serbestçe veya ön inceleme aşamasında taraf muvafakati ile iddia ve
savunmalarını değiştirebilmektedirler. Islah esasa ilişkin işlemlerin
değiştirilmesini sağlamayan tek taraflı irade beyanı ile tarafların yaptığı
usul işlemlerinin değiştirilebilmesini sağlayan ve aynı davada bir kereye
kullanılabilen bir usul işlemidir. İddia ve savunmanın değiştirilmesi yasağının
iki istinası bulunmaktadır. Bunlardan biri taraf muvafakati bir diğeri ise,
ıslah müessesesidir.
Islah
bir hukuki çare olarak, iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağının
istisnalarından biri niteliğindedir.
Çalışmamızın bu bölümünde istisna niteliğinde olan ıslah müessesesine
başvuru şartlarını inceleyeceğiz. ıslahın şartları esas olarak beş başlık altından incelenecek
olup, bunlar; ıslaha elverişli bir işlemin bulunması, ıslahın taraflarca
istenmesi, ıslaha bir kez başvurulabilmesi, zaman sınırı ve zarar ve
masrafların yatırılması şartıdır. Buna ek olarak ıslah teksif ilkesi ile
doğrudan bağlantılıdır.
taraflar
iddia ve savunmalarını davanın belli bir aşamasına kadar ileri sürebilmeleri
anlamına gelen bu ilke HMK sistematiğimizde madde 141 uyarınca düzenlenmiştir.
Zira teksif ilkesinin muhakeme
sistematiğinde kabul edilmesinin temel nedenlerinden bir yargılamanın uzamasını
engellemektir. Zira dava sırasında sürekli iddia ve savunmaların değişmesi
nedeniyle yargılama süresinin uzaması kaçınılmazdır. Bu bağlamda makul sürede
yargılama adil yargılanmanın temeli olması nedeniyle teksif ilkesi adil
yargılanma hakkı ile çelişmemekte, bizatihi adil yargılanma ilkesinin bir
parçası niteliğindedir. Buna ek olarak hak arama hürriyeti ile anlatılmak
istenen sınırsız bir hak kullanımı demek değildir.
Çalışmamızın
son bölümünde özellikle ıslahın başlangıç anı son anı ve Yargıtay'ın 1948 ve
1959 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararları ışığında uygulaması üzerinde
durularak 20 Temmuz 2016 ile faaliyete geçen İstinaf Mahkemelerinde bu
içtihatların geçerliliği tartışılmıştır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 357/1
maddesi açık bir şekilde istinafta ıslahın mümkün olmayacağını belirtmiştir.
Bunu temel nedeni ıslah ile tarafın hata yaptığı işlemlerin düzeltilmesinin
amaçlandığıdır. Buna karşın istinaf mahkemesi ilk derece mahkemesinin hata ile
yaptığı işlemlerin denetim yeridir. Sonuç olarak bozmadan sonra ıslah
müessesesinde bozan mahkeme temyiz mercii Yargıtay idi. Buna karşın İstinaf
mahkemelerinin faaliyete geçmesi ile büyük oranda denetim mahkemesi Bölge
Adliye Mahkemeleri olacaktır. Bu noktada temyiz mercii için belirttiğimiz görüş
istinaf mahkemeleri içinde geçerli olmalıdır. Zira istinaf mahkemesi, ilk
derece mahkemesinin kararını geri göndermesi halinde, ilk derece mahkemesinde
yapılacak yeni tahkikatta usulü kazanılmış hakkın zarar görmemesi için ıslah
yoluna başvurulamayacak, buna karşın istinaf mahkemesi ilk derece mahkemesinin
kararını usulden bozmuş ise, ikinci tahkikat aşamasında ıslah yoluna
başvurulabilecektir.
KAYNAKLAR
Alangoya Y., Yıldırım K.,
Deren-Yıldırım N., Medeni Usul Hukukunun Esasları, İstanbul, 2011.
Akcan, Recep: Hükmün
Bozulmasından Sonra Islah, Bilgi Toplumunda Hukuk Ünal Tekinalp'e Armağan,
C.Iı, İstanbul, 2003.
Arslan, Ramazan/
Yılmaz, Ejder/ Taşpınar Ayvaz, Sema: Medeni Usul Hukuku, 1. Baskı, Ankara,
2016.
Bilgen, Mahmut: Islahla
İlgili Uygulamalar, Prof. Fırat Öztan'a Armağan, Ankara, 2010, C. I.
Çelik, A.Çelik,
Tazminat Ve Alacak Davalarında Dava Değerinin Arttırılması-Islah Ve Uygulama
Sorunları, İstanbul Barosu Dergisi, S.3, 2002.
Ercan, İsmail: Medeni
Usul Hukuku, İstanbul, 2011.
Pekcanıtez Hakan/
Atalay Oğuz/ Özekes, Muhammet: Medeni Usul Hukuku, 14. Bası, Ankara, 2013.
Karslı, Abdurrahim:
Medeni Muhakeme Hukuku , 4. Baskı, İstanbul, 2014
Kıcalıoğlu, Mustafa:
Davanın Islahı- Dava Miktarının Arttırılması, İbd, C. 78, S. 2004/2.
Kuru, Baki / Arslan,
Ramazan/ Yılmaz, Ejder: Medeni Usul Hukuku Ders Kitabi, 24. Baskı, Ankara,
2014.
Kuru, B. , İstinaf
Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, 2016.
Postacıoğlu, İlhan.
"Medeni Usul Hukuku Dersler, 6. Baskı, İstanbul , 1975.
Tanrıver, Süha: Yazılı
Yargılama Usulünde Islah Yoluyla Zaman Aşımı Defi'nin İleri Sürülüp
Sürülemeyeceği, Haluk Konuralp Anısına Armağan, Ankara, 2009, C. I.
Tanrıver, Süha, Medeni
Usul Hukuku, 5. Baskı, Yetkin Yayıncılık, 2016.
Tuna, Y., Islah, Ankara
Barosu Dergisi, Cilt :1, 1955.
Tutumlu, M. Akif,
Medeni Usul Hukukunda Islah ,2012.
Üstündağ, Saim: Medeni
Yargılama Hukuku Cilt; I-II, 7. Baskı, İstanbul, 2000.
Yılmaz, Ejder.
"Medeni Yargılama Hukukunda Islah."
2013.
[1] İzmir Barosu
[2] Bilkent Üniversitesi Son Sınıf
Öğrencisi
[3], Ferit Develioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat.
"Akaydın Kitapevi." 2008. s. 473.; Süha Tanrıver, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 5.
Baskı, 2016, s. 729.
[4] Ramazan Arslan / Ejder Yılmaz /
Sema Taşpınar Ayvaz, , s.520; "Hukuk yargılaması düzenimizde iddia ve
savunmanın değiştirilmesi yasağı vardır ve (karşı tarafın muvafakati
bulunmadıkça) her iki taraf da davanın belli bir aşamadan sonra, yaptıkları
usul işlemlerini, kural olarak, değiştiremezler."
[5] Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammet
Özekes, Medeni Usul Hukuku. Yetkin
Yayınları, Ankara, 2013. s, 615. ; Islah Müessesesini tanımlayan bir çok
Yargıtay kararına ulaşmak mümkündür. Buna göre, Yargıtay'ın 11.HD, 31.10.2012,
14013/17049 künyeli kararında: " Bilindiği üzere,ıslah, taraflardan
birinin usule ilişkin bir istemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya
tamamen düzeltilmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını
gerektirmeyen bir yoldur. Bir başka anlatımla,
ıslah iyi niyetli tarafın, davayı açtıktan veya kendisine karşı bir dava
açıldıktan sonra öğrendiği olgularla ilgili yanlışlıklarını düzeltmesine,
eksikliklerin tamamlanmasına, bu çerçevede yeni deliller sunabilmesine olanak
sağlayan bir kurumdur." Şeklinde ıslah kurumunu tanımlamıştır.; İlhan
Postacıoğlu, Medeni Usul Hukuku, 6
Baskı, 1975, s.453.; Yargıtay'ın ıslah kurumuna ilişkin bir başka tanımı ise;
"Taraflardan her biri usule ilişkin yaptığı muameleyi tamamen veya kısmen
ıslah edebilir. Islah bir dava eksikliği veya tarafın ulaşmak istediği amaca
uygun olmayan kendi işlemlerini değiştirmesidir." Yarg. 4 HD. 14.06.2012, E: 2011/ 8169, K:
2012/10456. (Tutumlu, Mehmet Akif.
Medeni usul hukuku sorunları. Seçkin, 2012. s.16) şeklinde tanımlanmıştır.
[6] 6100 sayılı Hukuk Muhakeme
Kanunu 176/1: "Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen
veya tamamen ıslah edebilir."
[7] Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammet
Özekes, s. 615 ; "Örneğin, davacı, bir şeyin ıslah ederek, malın bedelinin
isteyebilir veya dava dilekçesinde unuttuğu bir vakıayı ileri sürebilir."
Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku,
s.549 vd.; Mehmet Akif Tutumlu, Medeni
usul hukuku sorunları. Seçkin, 2012. s.39-5; Süha Tanrıver, a.g.e. s.731.
[8] İddia ve Savunmanın
değiştirilmesi yasağı davanın basit yargılama usulüne veya yazılı yargılama
usulüne göre farklılık göstermektedir. Zira HMK 319 uyarınca ; "İddianın
genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı dava açılmasıyla; savunmanın
genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin mahkemeye
verilmesiyle başlar." Bunun temek nedeni dilekçeler teatisi aşamasının
basit yargılamada dava ve cevap dilekçesinden oluşmasıdır. Buna karşın yazılı
yargılama usulünde taraflar cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde de
davanın konusu, değeri veya türü hakkında serbestçe değişiklik yapabilirler. Bu
değişiklik serbestisinin yasal dayanağı ise HMK 141/1 maddesidir: Taraflar,
cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında
ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını
genişletebilir yahut değiştirebilirler
[9] Islah talebi tek taraflı irade
beyanı ile sonuç doğurmaktadır. Bu noktada ıslah için mahkemenin de
muvafakatinin alınmasına gerek olmadığı yönünde bir Yargıtay kararı; ;"
...Karşılık davacının dava açıldıktan sonra sebebinde, delillerde ve usule
ilişkin diğer işlemlerde ıslah yolu davasının mahiyetinin tamamen
değiştirebilmesinin mümkün olmasına ve ıslah talebini de bozmadan önce
yaptığının anlaşılmasına, bu konuda
yasal bir engel bulunmamasına göre, karşılık davacının bu talebi ile ilgili
gerekli araştırma ve inceleme de yapılmak suretiyle oluşacak duruma göre bir
karar verilmek gerekirken..." 14.HD. 29.12.1999 T., 8622 E., 9376 K.
[10] Ramazan Arslan / Ejder Yılmaz /
Sema Taşpınar Ayvaz, s 521
[11] Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammet
Özekes, s. 615; Kuru, Baki, Arslan, R., Yılmaz E., Medenî usul hukuku: ders kitabı. Yetkin Basım Yayım Dağıtım AŞ,
2011. s.533.; Yılmaz, Ejder. Medeni
Yargılama Hukukunda Islah., 2013.
s.50.
[12] Zira HMK 176/2; "Aynı
davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir." açıklaması
ile başvurulabilme sayısını bir olarak
belirlemiş ve aynı zamanda HMK 177/1; "Islah, tahkikatın sona ermesine
kadar yapılabilir." hükmü ile ıslahın yapılabilme safhası belirlenmiştir.
[13] Abdurrahim Karslı, Medeni Muhakeme Hukuku, 2. Bası,
Alternatif Yayıncılık, İstanbul, 2011, s.684
[14] Maddi hataların düzeltilmesi, Madde
183- (1) Tarafların veya mahkemenin dava dosyasında bulunan belgelerdeki açık
yazı ve hesap hataları, karar verilinceye kadar düzeltilebilir. Taraflardan
birinin yazı veya hesap hatasını düzeltmesi sonucu yargılama uzamışsa,
yargılama giderlerinin belirlenmesinde bu durum da dikkate alınır.
[15] Süha Tanrıver,: "Yazılı Yargılama Usulünde Islah Yoluyla
Zaman aşımı Defi'nin İleri Sürülüp Sürülemeyeceği", Haluk Konuralp
Anısına Armağan, Ankara, 2009, C. I, s.1079; Bu noktada ıslah yoluna
başvurulmasına gerek olmayan diğer hususlar şu şekilde belirtilebilir; "Mahkemenin
kendiliğinden incelemesi gereken hususların sonradan ileri sürülmesi, davayı
değiştirme veya savunmayı genişletme yasağına tabi olmadığında, bir tarafın,
mahkemenin kendiliğinden incelemesi gereken hususları ileri sürebilmesi için
ıslah yoluna başvurmasına gerek yoktur. Dava açılmasından sonra doğan olayların
ileri sürülebilmesi, davayı değiştirme yasağına tabi değildir. Bu nedenle,
davacının, dava açılmasından sonra, doğan olayları ileri sürebilmesi için,
davalının açık rızasına ihtiyacı olmadığı gibi, ıslah yoluna da başvurmasına
gerek yoktur. Yine hukuki sebeplerin değiştirilmesi davayı veya savunmayı
değiştirme niteliğinde olmadığından, bir tarafın, bildirmiş olduğu hukuki
sebebi değiştirebilmesi için, karşı tarafın rızasına ihtiyacı olmadığı gibi,
ıslah yoluna başvurmasına da gerek yoktur." ( Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Yetkin
Yayıncılık, 2014., s.521.)
[16] Zira HMK 107/2
uyarınca; Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı
veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda
davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında
belirtmiş olduğu talebini artırabilir.; Çelik Ahmet Çelik, "Tazminat Ve Alacak Davalarında Dava
Değerinin Arttırılması-Islah Ve Uygulama Sorunları", İstanbul Barosu
Dergisi, S.3, 2002.s.24.
[17] Ejder Yılmaz, Medeni Yargılama Hukukunda Islah. 2013. s. 50 vd.
[18] Mehmet Akif Tutumlu, a.g.e.,
s.17.
[19] Bu konuya ilişkin açıklayıcı bir
Yargıtay kararına yer vermekte fayda vardır.; 21. HD. 21.03 T., E: 194, K:
2652: "Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür.
Ancak her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır.
Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin
işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir
dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılması olanağı bulunmamaktadır.
Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu
değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve
yine tek bir dava söz konusu olur." şeklinde açıklanmıştır.;
[20] Baki Kuru / Ramazan Arslan/
Ejder Yılmaz, a.g.e, s.535; Ramazan
Arslan / Ejder Yılmaz / Sema Taşpınar Ayvaz, s 521.; İsmail Ercan, Medeni
Usul Hukuku, İstanbul, 2011.s.247.
[21] Baki Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, 2016., s. 597-598;
Konuya ilişkin yeni Yargıtay Kararları için bkz.: 23, HD., 19.01.2016, E:
27746, K: 1073; 9.HD., 09.09.2014, E: 26097, K: 25818; 9.HD., 09.09.2014, E:
25790, K: 25766. Buna ek olarak, ıslahın hak düşürücü süreye tabi olduğu
gösteren Yarg. kararı için bkz: ; 7.
HD., 13.2014, E: 16110, K: 94.
[22] Kısmen ıslah dilekçesinin bir
örneği de karşı tarafa tebliğ edilmelidir. Bunun üzerine karşı tarafta savunma
hakkı gereği yeni bir cevap dilekçesi verebilecektir. Zira davacının yeni
istemine ile yeni bir davanın söz konusu olduğunun kabulü gerekir. Konuya ilişkin Yarg. kararına bkz.:4.HD.,
09.11.2004, E: , K: 12953: "davacı
ıslah dilekçesi olarak nitelendirdiği istem dilekçesiyle asıl dava
dilekçesindeki dava sonucunu artırmıştır. Davacının ıslah dilekçesinde ileri
sürdüğü istemin,ıslah dilekçesiyle talep sonucunun arttırılması şeklinde olsa
da,yeni bir dava niteliğinde bulunduğu ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının
195. ve izleyen maddelerinin uygulanması gerektiği benimsenmelidir.Bu durumda
ıslah dilekçesi karşı yana Tebligat Yasasına uygun olarak tebliği
edilmeli,esasa cevap süresi işletilmesi ve ondan sonra oluşacak sonuca göre
davacının istemi konusunda hüküm kurulması gerekir."
[23] Baki Kuru, a.g.e, s.598.;Konuya
ilişkin emsal Yargıtay Kararları için bkz: 20. HD., 05.05.2015, E: 2505, K:
3658.
[24] Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammet
Özekes s. 622-623.
[25] Zira cevap dilekçesi verme
süresi HMK'da iki hafta olarak belirtilmiştir. HMK 127: Cevap dilekçesini verme
süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır
[26] Baki Kuru, a.g.e, s.598.
[27] Baki Kuru, a.g.e, s.599.
[28] Tamamen ıslah müessesesine
ilişkin Yargıtay'ın bir çok kararı bulunmaktadır. Bunlardan seçtiğimin bazı
kararlar için bkz.: HGK 06.03.2013 T., E.: 4-824, K.: 305; Yargıtay Hukuk Genel
Kurulu bu kararda ; tamamen ıslah edilen bir davanın yeni bir dava olmadığı
dolaysısıyla zamanaşımının eski davanın açılması ile kesildiğini kabul
etmektedir. Buna karşın tamamen ıslah ile dava değerinin arttırılması halinde
davalı arttırılan bölüm için zamanaşımı def'inde bulunacağına hükmedilmiştir.,
17. HD, 30.06.2014 T. , E.: 10615, K.: 10311.
[29] Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammet
Özekes s. 619.; Ramazan Arslan / Ejder Yılmaz / Sema Taşpınar Ayvaz, s.520;
Süha Tanrıver, a.g.e. s.733; Abdurrahim Karslı,
a.g.e., s.684.
[30] HGK, 02.06.1999, 20-311/478 Aynı
yönde; 7.HD, 26,04,2005, 1100/1327 ve 7.HD, 22.11.2005,3426/3685.
[31] Ramazan Arslan / Ejder Yılmaz /
Sema Taşpınar Ayvaz, a.g.e., s.525.
[32] 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu; Davanın tamamen ıslahı
Madde 180- (1) : "Davasını
tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde
yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi hâlde, ıslah hakkı kullanılmış
sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir."
[33] Ramazan Arslan / Ejder Yılmaz /
Sema Taşpınar Ayvaz, a.g.e. s.525.; Mehmet Akif Tutumlu, a.g.e., s.17
[34] Baki Kuru, a.g.e, s.597.; Süha
Tanrıver, a.g.e. s.733.
[35] HMK 179/1: Islah, bunu yapan
tarafın teşmil edeceği noktadan itibaren, bütün usul işlemlerinin yapılmamış
sayılması sonucunu doğurur.
[36] Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammet
Özekes s. 628.; Baki Kuru, a.g.e, s.600.; Süha Tanrıver, a.g.e. s.735.
[37] HMK 179/2: "Ancak ikrar,
tanık ifadeleri, bilirkişi rapor ve beyanları, keşif ve isticvap tutanakları,
yerine getirilmiş olan veya henüz yerine getirilmemiş olmakla beraber, karşı
tarafın yerine getireceğini ıslahtan önce bildirmiş olması koşuluyla, yeminin
teklifi, reddi veya iadesi ıslah ile geçersiz kılınamaz."
[38] Ejder Yılmaz, a.g.e., s. 459.; Abdurrahim Karslı,:a.g.e.,
s.677
[39] Abdurrahim Karslı, a.g.e.,
s.677; Ejder Yılmaz., a.g.e., s. 460
[40] HMK 124/3,: Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya
dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın
rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir
[41] Ramazan Arslan / Ejder Yılmaz /
Sema Taşpınar Ayvaz, a.g.e. s.527
[42] Ayrıntılı bilgi için bkz.: Mehmet
Akif Tutumlu, a.g.e., s. 213-224
[43] Ejder Yılmaz., a.g.e., s. 461.;
Konuya ilişkin Yargıtay'ın 2.HD., 03.01.2005 T., E.: 10292, K.: 1656. sayılı
ilamına değinmekte fayda vardır.: "Karşılık davalar, müstakil davalar gibi
harca tabidir ( Harçlar K. m.6/1). Davalı tarafından verilen 26.12.2003 hakim
havale tarihli dilekçe nedeniyle başvurma harcı ve nispi harç yatırılmadığından
usulüne uygun olarak açılmış bir davadan söz edilemez. Davalı vekili 10.01.2004
hakim havale tarihli (... karşı dava dilekçesinin tamamen ıslahı talebi)
dilekçe vermiştir. Bir karşılık dava olmadığı halde, bulunmaya bir dava için
ıslah dilekçesi verilmiştir....Karşılık bir dava olmadığı halde varmış gibi
kabul ederek... boşanma davasının kabulüne karar verilmesi doğru
görülmemiştir."
[44] HMK 177/2: Islah, sözlü veya
yazılı olarak yapılabilir. Karşı taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah
talebi duruşma dışında yapılıyorsa, bu yazılı talep veya tutanak örneği, haber
vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir
[45] Abdurrahim Karslı,:a.g.e.,
s.678; Ejder Yılmaz., a.g.e., s. 461-462.:Konuya ilişkin Ejder Yılmaz'ın görüşü
şu şekildedir. " ...yargıcın tarafa ıslah yapma olanağını anımsatması,
yasanın gereği olmadan kanısını belirtmesi ( ihsası reyde bulunması) olarak
kabul edilmeli ve bu yargıcın reddi için bir neden olmalıdır."
[46] Ejder Yılmaz., a.g.e., s.462.
Buna karşın tamamen ıslahın varlığı halinde, davadan feragat etme söz konusu
olabilecektir. Bu durumda yasal temsilcinin davadan feragat etme yetkisi
olmaması nedeniyle sulh mahkemesinde tamamen ıslah için izin alınması
gerekecektir. Konuya ilişkin; 1.HD.'nin, 22.02.1945 T., 1881 sayılı ilamına
bakınız.
[47] Bu konuya ilişkin Yargıtay
kararı için bkz.: 1.HD., 31.01.2002 T., E.: 419, K.: 1169. : "...Diğer bir
değişle mirasçılar kendi şahısları için yargılama sırasında ortaya çıkan bir
hukuki sebebi ıslah yolu ile ileri süremez."
[48] Konuya ilişkin seçtiğimiz Yargıtay
kararları için bkz.: 11.HD., 06.11.2003
T., E.: 3994, K.: 10474.; 5.HD., 17.10.2005, E.: 6302, K.: 10993. ;7. HD.,
30.09.2014 T., E.: 11315, K.: 18472,
[49] Yalçın Tuna, "Islah", Ankara Barosu Dergisi, Cilt
:1, 1955, s.598.
[50] Bu konunun açıklanması için
bkz.: 14. HD., 26.02.2008 T., E.: 14538, K.: 2331.
[51] Bkz.: 4.HD., 09.10.2003, E.:
5894, K.: 11400.
[52] Ejder Yılmaz, a.g.e., s.482; Abdurrahim
Karslı,:a.g.e., s.679.; Baki Kuru, a.g.e, s.595.
[53] HMK 178/1: Islah eden taraf,
ıslah sebebiyle geçersiz hâle gelen işlemler için yapılan yargılama giderleri
ile karşı tarafın uğradığı ve uğrayabileceği zararları karşılamak üzere hâkimin
takdir edeceği teminatı, bir hafta içinde, mahkeme veznesine yatırmak
zorundadır. Aksi hâlde, ıslah yapılmamış sayılır.
[54]
Ejder Yılmaz, a.g.e., s.519; Abdurrahim Karslı,:a.g.e., s.682.; Baki Kuru,
a.g.e, s.595.
[55] Ejder Yılmaz., a.g.e., s.520; Abdurrahim
Karslı,:a.g.e., s.683
[56] Bu hususa ilişkin ilgili Hukuk
Genel Kurulu kararı için bkz.:HGK, 28.01.2004 T., E.: 14-38, K.: 45.
[57]Yavuz Alangoya, Kamil Yıldırım, Nevhis Deren-Yıldırım., Medeni Usul Hukukunun Esasları,
İstanbul, 2011, s. 185.
[58] Usul ekonomisi ilkesi, Madde 30-
(1) Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini
ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.
[59] Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammet
Özekes, a.g.e., s. 368. , Bu noktada teksif ilkesi ıslah ve taraf muvafakati
ile yumuşatılmış bir ilkedir.
[60]
Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammet Özekes , a.g.e., s. 368.; Mahmut
Bilgen, Islahla İlgili Uygulamalar, Prof. Fırat Öztan'a Armağan, Ankara, 2010,
C. I., s.433 vd.
[61] Dilekçeler teatisi yazılı
yargılama usulünde cevaba cevap dilekçesi ile son bulurken, basit yargılama
usulünde replik ve düplik dilekçeleri olmaması sebebiyle, cevap dilekçesinin
verilmesi ile son bulmaktadır. ;.
[62] Baki Kuru, a.g.e, s.592.; Ejder Yılmaz, a.g.e., s.482.; Mehmet Akif Tutumlu,
a.g.e., s.250.
[63] HMK 141/Son: Ön inceleme
duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun
muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut
değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya
savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.
[64] Islahın zamanı ve şekli Madde 177-
(1) Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir.
[65] Mehmet Akif Tutumlu, a.g.e.,
s.252. Hukuk Muhakemeleri kanununda tahkikat aşaması madde 143-186 arasında
düzenlenmiştir.
[66] 2. HD., 03.11.1934, T., E.:
2473, K.: 3316
[67] 04.02.1948 tarih ve 10/3 sayılı
İBK; İBK kararının Bozmadan sonra ıslah müessesesinin kabul edilmeyeceğini
belirttiği kararın ilgili kısmı şu şekildedir.: Dava açıldıktan sonra
mevzuunda, sebebinde ve delillerde ve diğer hususlarda usule müteallik olmak
üzere yapılmış olan yanlışlıkları bir defaya mahsusu olmak üzere düzeltmek ve eksiklileri
de tamamlamak imkanı veren ve mahkeme kararına lüzum olmadan tarafların sözlü
ve yazılı beyanları ile yapılabilen
ıslahın, HUMK 84.maddesinin açık hükmü dairesinde tahkikat ve yargılama
bitinceye kadar yapılabilip Yargıtay'ca hükmün bozulduktan sonra bu yoldan
faydalanmanın mümkün olmayacağına..."; Baki Kuru, Yargıtay'ın bu görüşe
katılmamaktadır.; Baki Kuru, a.g.e, s.592.; Recep Akcan, "Hükmün Bozulmasından Sonra Islah",
Bilgi Toplumunda Hukuk Ünal Tekinalp'e Armağan, C.Iı, İstanbul, 2003, s. 861.
[68] Ejder Yılmaz, a.g.e., s.484.; Mehmet
Akif Tutumlu, a.g.e., s.127; Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammet Özekes ,s.625;"...
bozma kararına uyulmasından sonra ıslah yoluna başvurulamamasının temel nedeni,
yerel mahkemenin bozmaya uymasında sonra oluşan usulü müktesep hakkın
korunmasıdır."
[69] Örnek için bkz.: 2.HD.,
10.05.1952 T., E.: 3228, K.: 2846; 8.HD., 09.07.1965 T., E.: 3625, K.: 3227 ;
9.HD, 05.12.2005 T., E.: 43803, K.: 37916, ; 11.HD., 11.06.2014 T., E.: 4178,
K.: 11148; 7.HD, 26.05.2014, E.: 3385, K.: 11253.
[70] Aynı görüş için bkz.: Baki Kuru,
a.g.e, s.592. " Yargıtay, hükmün .. bozulması üzerine, ilk derece
mahkemesindeki yeni tahkikat sırasında ıslah yapılmasının mümkün olmadığına
karar vermiştir. Yargıtay'ın bu görüşüne katılmıyorum... Hiç değilse, bozma
kararı usulden ise, usulden bozma kararı üzerine yapılacak yeni tahkikat
aşamasında ıslah mümkün olmalıdır.
[71] Usulden bozma halinde ıslahın
mümkün olacağını kabul eden Yargıtay kararları için bkz.:9.HD.01.11.2011 T.,
E.: 33835, K.: 42324; 9. HD, 20.01.2014 T., E.: 580, K.: 653;; 10. HD.,
12.03.2015 T., E.: 2911, K.: 4657.; 22 HD., 20.01.2014 T., E.: 580, K.: 653:
" 27.10.2009 günlü... Dairemizin bozma ilamı hükmün esasına ilişkin
olmaması ve Yargıtay kararına uyularak yapılan yargılamada tahkikatın devam
karşısında , 7.1.2011 tarihinde yapılan ıslah yasaya aykırı görülmemiştir.
[72] Mehmet Akif Tutumlu, a.g.e.,
s.154; Ejder Yılmaz., a.g.e., s.488.
[73] 04.02.1959 tarih ve 13/5 sayılı
İBK
Yorumlar
Yorum Gönder