TÜRKİYE'DE DEMİRYOLU ULAŞIMININ SERBESTLEŞMESİNİN HUKUKİ ALTYAPISI




Yüksek Lisans Tezi/Bitirme Projesi Danışmalığı için

İletişim: 0555 036 46 25


Sitemizi ziyaret edin: tezprojeyaz.wix.com/tezproje

İnstagram: @tezprojedanışmanlığı



Bu çalışmam İstanbul Barosu Dergisi 2017/4. Sayısında ve Bursa Barosu 101. Sayısında Yayımlanmıştır.


TÜRKİYE’DE "DEMİRYOLU ULAŞIMININ SERBESTLEŞMESİ"NİN HUKUKİ ALTYAPISI
LEGAL INFRASTRUCTURE OF "THE PRIVATIZATION OF RAILWAY SERVICE" IN TURKEY

Av. KAAN MAHMUT ERDEM[1]

ÖZET

              Türkiye’de özelleştirme uygulamaları 1980’li yılların ortalarında başlamış ve günümüzde de halen devam etmekte olan bir iktisadi tercihtir. Neo-liberal akımın getirdiği anlayışa göre Devlet serbest piyasa ekonomisinde çekirdek görevlerini üstlenmeli; yasama, yürütme ve yargı işlerinin yanında kolluk işlevini yerine getirmelidir. Bunun dışında özel sektörün,ve sermayedarların üstlenmesi gereken yatırımlara da karışmamalıdır. Yani devlet bir nevi sadece dümen tutmalıdır. Demiryolu sektöründe serbestleşme de bu anlayışın bir getirisidir. KİT’lerin genellikle blok satış yoluyla özelleştirilmelerinden farklı olarak demiryolu piyasasında serbestleşme birbirine bağlı iki piyasanın ayrı ayrı işletme haklarının devri yoluyla yapılmaktadır. Benzer durum Hava Meydanları İşletmesinin serbestleşmesinde de yaşanmıştır. Buna göre bir alt yapı işletmecisi birde üst yapıda tren işletmecisi faaliyet gösterecektir. Demiryolu  piyasasında öncelikle Kamu İktisadi Kuruluşu olarak tekel hizmeti veren TCDD’nin serbestleşmesinde hukuki altyapı hazırlanmış ve kurumsal yapısında değişikliğe gidilmiştir. Çalışmamızın ilk bölümünde TCDD’nin parçalanan yapısı anlatılmaya çalışılmıştır. Bu parçalı yapının nasıl işlevsel hale getirileceği sorunu ise çalışmamızın ikinci bölümü olan hukuki altyapı özelinde tartışılmıştır. Son olarak demiryolu piyasasında 1980’ler de serbestleşmeye giden İngiltere örneği tartışılmış ve İngiltere’de demiryolu sektörünün serbestleşmesi dolayısıyla yaşanan sorunlara değinilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Altyapı Kullanıcısı, Altyapı Hizmet Sunucusu, Düzenleme ve Denetleme Otoritesi, Kapasite Tahsisi, British Rail

ABSTRACT

              The privatization practices in Turkey began in the middle of the 1980s and are still an ongoing economic choice. According to the understanding of the neo-liberal movement, the state must undertake core tasks in the free market economy; Legislative, executive and judicial affairs. Apart from this, the private sector and the investors should not be involved in the investments that should be undertaken. So the state should only steer a kind. Liberalization in the railway sector is also a result of this understanding. Unlike the privatization of KITs by block sales, the liberalization of the railway market is done by transferring the separate operating rights of the two interconnected markets. A similar situation has been experienced in the liberalization of the Airports Authority. Accordingly, an infrastructure operator will operate the train operator in the upper structure. In the liberalization of the TCDD, which provides monopoly services primarily as a State Economic Enterprise, the legal infrastructure has been prepared and the structure of the institution has been changed in the railway market. In the first part of our study, the fragmented structure of TCDD was tried to be explained. The problem of how to make this fragmented structure functional is discussed in the second part of our work, specifically the legal infrastructure. Finally, the example of the liberalization of the railway market in the 1980s was discussed and the problems experienced in the UK due to the liberalization of the railway sector were addressed.

Keywords: Infrastructure User, Infrastructure Service Provider, Regulation and Supervision Authority, Capacity Bullion, British Rail


BİRİNCİ BÖLÜMKAMU HİZMETİ OLARAK DEMİRYOLU

1.1. DEMİRYOLU HİZMETİNİN AKTÖRLERİ

Demiryolu taşımacılığı Cumhuriyetten günümüze kadar tek bir bütünleşik yapı içerisinde sürdürüldü. Fakat 1 Mayıs 2013 tarihi itibariyle Türkiye’de Demiryolu ulaştırmasını tek elden yöneten Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları bütünleşik yapıdan arındırılıp, birçok farklı birime bölünmesi planlanmıştır.[2] Bu yasanın hukuki yapısı çalışmamızın ilerleyen kısımlarında ayrıntılarıyla irdelenip, tartışılmaya çalışılacaktır. 6461 Sayılı Kanunun düzenlediği yeni sistematiğe göre; demiryolu ulaşımında altyapı ve üstyapı birbirinden ayrılmaktadır. Bunlar birbirleriyle bağlantılı pazarlardır. Demiryolu altyapı sahipleri; altyapı işletmecisi olurken, bir demiryolu altyapısını tasarrufu altında tutmayan ama üst pazarda yani yolcu ve yük taşımacılığında faaliyet gösterenler ise "altyapı tren işletmecisi" ("Altyapı kullanıcısı") olacaklardır.

6461 Sayılı Kanunun getirdiği en önemli yenilik var olan bütünleşik yapının, altyapı ve üstyapı olarak parçalanmasıdır. Kanun tarafından öngörülen ise sadece altyapı kullanımını özelleştirmek değil bunun yanı sıra belirli hatlar üzerinde altyapı işlerinde özel kişilere bırakmaktır.[3] Sonuç olarak Kanun demiryolunun serbestleşmesini hem altyapıda çalışacak özel sektör birimlerini hem de altyapısı olmayan ama bedeli karşılığı altyapı kullanım lisans sahibi olabilecek özel sektör birimlerini piyasaya çekmeye çalışmaktadır. Demiryolu koordinasyonu sadece özel sektörün piyasaya girişini düzenlememiştir. Bunun yanında şuan için tek elden yönetilen, yani demiryolu hatlarını tekelden kontrol eden ve tek işletmecisi olan TCDD’nin de yapısını düzenliyor. İlgili kanun ile TCDD’nin de bütünleşik yapısı parçalanıyor ve özelleştirmeye hazır hale getiriliyor. Buna göre; TCDD İşletmesi demiryolu altyapı işletmecisi statüsüne sahip olacaktır. 6461/1-b Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğünün demiryolu altyapı işletmecisi olarak yapılandırılmasını, TCDD Anonim Şirketi ise demiryolu teren işletmecisi olarak öngörülmüştür. c) Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Taşımacılık Anonim Şirketi adıyla demiryolu tren işletmecisi olarak bir şirket kurulmasını,

1.1.1. Altyapı Kullanıcısı

         Demiryolu sektörü birbirine bağlı iki pazardan oluşmaktadır. "Alt Pazar"; demiryolu altyapısı yani şebeke, "üst pazar" altyapının bedeli karşılığı kullanımı ile ortaya çıkan yolcu veya yük taşımacılığı pazarıdır. Üst pazar varlığını ancak piyasadaki alt pazarı yani şebeke sistemini kullanarak yaratabilir.[4] "Altyapı kullanıcısı" ise, altyapı tren işletmecisidir. Buna göre, piyasa aktörleri; kendi tasarrufunda bir altyapısı bulunmayan, var olan altyapı üzerinden lisans almak suretiyle yolcu veya yük taşımacılığı yapabilecek kamu veya özel tüzel kişileridir. Bu ayrım demiryolunun altyapı-üstyapı şeklinde parçalanmasından kaynaklanmaktadır. Demiryolu tren işletmecisi, Demiryolu altyapı kapasite tahsis yönetmeliğinin tanımlar başlıklı 4. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; Demiryolu tren işletmecileri: Ulusal demiryolu altyapı ağı üzerinde yük ve/veya yolcu taşımacılığı yapmak üzere Bakanlık tarafından yetkilendirilmiş kamu tüzel kişilerini ve şirketleri. Demiryolu sektörünün hukuki altyapısı büyük oranda sağlanmasına karşılık henüz tekel olan altyapı tren işletmecisi TCDD Taşımacılık A.Ş.’dir. Bu şirket 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre tutulan ticaret siciline kayıtlı bir anonim şirkettir. Fakat TCDD Taşımacılık A.Ş.’nin hukuki statüsü 6461 Sayılı Kanunun m.4/2 ile bunun 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi olduğu düzenlenmiştir. Özelleştirme işleminde KİT statüsüne sahip bir kurum öncelikle A.Ş. statüsüne alınmaktadır. Bir sonraki adım ise, A.Ş. kapsamına alınan şirketin 4046 Sayılı Kanunun 18. maddesinde gösterilen yöntemlerden biri ile özelleştirilmesidir.[5] Ticari amaçla çalışmaya başlayan TCDD A.Ş. daha sonra özelleştirme idaresi başkanlığının kararı doğrultusunda ihaleye çıkılmak yoluyla satışı gündeme gelecektir. Fakat şuan için tek demiryolu tren işletmecisi 233 sayılı KHK hükümlerine tabi TCDD Taşımacılık A. Ş.’dır

1.1.2. Altyapı Hizmet Sunucusu

           Demiryolu altyapı işletmecisi, ulusal demiryolu ağı içinde, kendi tasarrufunda bulunan bir demiryolu hattı yani şebeke sahibi olan kamu tüzel kişisi veya şirketleridir. Nitekim 6461 Sayılı Kanun ve Kapasite Tahsis Yönetmeliği demiryolu altyapı işletmecisini; Demiryolu altyapı işletmecileri: Tasarrufundaki demiryolu altyapısını güvenli bir şekilde işletmek ve demiryolu tren işletmecilerinin hizmetine sunmak hususunda Bakanlıkça yetkilendirilmiş kamu tüzel kişilerini ve şirketlerini, şeklinde tanımlamıştır. Demiryolu mevzuatında altyapı hizmet sunucusu olabilmek için emniyet belgesinin varlığı zorunlu unsur olarak öngörülmüştür. Emniyet belgesi: Demiryolu ulaştırma hizmetlerinin tüm süreçlerinin emniyetli bir şekilde yönetildiğini gösteren, demiryolu tren ve şehir içi raylı toplu taşıma işletmecisinin Emniyet Yönetim Sistemi kurduğunu ve ilgili emniyet standartları ve kurallarına uyum gösterebildiğini kanıtlayan ve Bakanlık tarafından bu işletmecilere verilen belgeyi,bu belge ileride üzerinde durulacağı üzere bakanlık bünyesinde denetim ve düzenleme organı olan Demiryolu Düzenleme Genel Müdürlüğü tarafından tahsis edilecektir. Demiryolu şebekesine sahip olan altyapı hizmet sunucusu ile bu altyapının(şebekenin) bedeli karşılığı kullanılması suretiyle yük ve/veya yolcu taşımacılığı hizmeti yapacak olan altyapı tren işletmecisi arasında erişim sözleşmesi yapılacaktır. Bu aşamadan önce altyapı tren işletmecisi, altyapı hizmet sunucusuna başvurarak, belirli bir hat üzerinde taşıma lisansı talep edecektir . Tahsis yönetmeliğine göre;  Altyapı kapasite tahsisi: Bir demiryolu altyapı işletmecisi tarafından bir erişim sözleşmesiyle belirli bir süre için, belirli bir demiryolu altyapı kapasitesinin bir demiryolu tren işletmecisinin kullanımına verilmesini, Bu tahsis işleminin özellikleri ise erişim sözleşmesi ile belirlenecektir. Erişim sözleşmesi: Altyapı kapasite tahsis başvurusu olumlu sonuçlanan demiryolu tren işletmecisi ile altyapı kapasite tahsisi yapan demiryolu altyapı işletmecisi arasında yapılan ve şebekeye erişimi sağlayan sözleşmeyi,ifade eder.

1.2. KONTROL BİRİMLERİ

            1.2.1. Düzenleme ve Denetleme Otoritesi


     Devlet Düzenleme Genel Müdürlüğü, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı altında faaliyet göstermektedir. Düzenleme ve denetleme otoritesinin bir bakanlık altında örgütlenmesi eleştiriye oldukça açık bir husustur. Bunun başlıca sebebi DDGM’ ye yüklenen önemden kaynaklanır. 655 sayılı KHK 8. Madde de DDGM’ nin görevleri düzenlenmiştir. Buna göre;(1) Demiryolu Düzenleme Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır:b) Demiryolu altyapı işletmecisi ve demiryolu tren işletmecileri ile demiryolu taşımacılığı alanında organizatör, acente,  komisyoncu, gar veya istasyon işletmecisi ve benzeri faaliyette bulunanların hizmet esasları, mali yeterlik ve mesleki saygınlık şartlarını belirlemek, bunları yetkilendirmek ve denetlemek.g) Demiryolu altyapı işletmecileri ve demiryolu tren işletmecilerine ilgili emniyet belgelerini vermek veya verebilecekleri yetkilendirmek ve denetlemek.ğ) Demiryolu altyapısı kullanımı, tahsisi, erişimi ve ücretlendirmeye ilişkin olarak demiryolu altyapı işletmecileriyle demiryolu tren işletmecileri arasında oluşan ihtilafların çözümüne yönelik karar almak. 655 sayılı KHK’da görevleri düzenlenen DDGM’ den anlaşılıyor ki bu genel müdürlük bir düzenleyici organ statüsüne sahip. Bu yetkilerle donatılan bir organın Bakanlık çatısı altında çalışması siyasi tartışmaları da sık sık gündeme getirecektir. Halbuki düzenleyici organ olarak belirlenen DDGM’ nin bağımsız idari otorite çatısı altında düzenlenmesi daha yararlı olurdu.

            1.2.2. Bağımsız İnceleme ve Tavsiye Birimi[6]


     Kaza Araştırma ve inceleme Kurulu sadece demiryolu ulaşımında meydana gelen kazaları araştırmak için kurulan bir kurul değildir. Bunun yanı sıra deniz, hava ve karayolu taşımacılığında meydana gelen kazaların nedenini araştırma görevi Bakanlık içinde düzenlenen bu kurula verilmiştir.[7] Bu doğrultuda 6 Mayıs 2013 tarihli resmi gazetede Kaza araştırma ve inceleme yönetmeliği çıkarılmıştır. Kurulun görevleri[8] başlıklı 6. Madde uyarınca;a) Ulaştırma alanında meydana gelen ciddi kazalarla ilgili araştırma, inceleme yaparak grup başkanı koordinasyonunda düzenlenen raporları Kurul gündeminde değerlendirmek, raporlarda yer alan hususları karara bağlamak ve gerektiğinde bu araştırma ve incelemelere bağlı olarak ulaştırma altyapıları ve taşımacılık faaliyetlerinin emniyetinin iyileştirilmesi için teklif hazırlamak ve Bakana sunmak.b) Bir ulaştırma türünde meydana gelen ve ulaştırma emniyet düzenlemeleri ve emniyet yönetimi bakımından belirgin bir etkiye sahip kaza ve olayları özel olarak araştırmak, incelemek ve bütün ulaştırma türlerini kapsayan emniyete ilişkin teklif hazırlamak ve Bakana sunmak. Kurulun çalışma esaslarına gelince, kurul görevlileri doğrudan Bakanlık bünyesinde çalışırlar. Nitekim Yönetmeliğin, Kurulun çalışma esaslarını düzenleyen 17. Maddesine göre; (1) Kurul, görevlerini Bakan adına yapar.(2) Kurul, kararlarında bağımsızdır.(3) Kurula, Bakan dışında hiçbir merciden emir verilemez. Dolayısıyla bu görevliler görevleri bakımından diğer kamu görevlilerinden, buna müsteşarda dâhil, hiçbir emir ve talimat almazlar. Bu düzenleme yerinde kabul edilebilir. Kaza raporları[9] sorunun derinliklerine inme bakımından ve ivedilikle kanıtlara ulaşılabilmesi, bunların belgelenmesi adına çok büyük önem arza eder. Dolayısıyla bu kişilerin doğrudan bakan adına çalışması, onların bağımsızlığına olumlu olarak etki edecektir.


İKİNCİ BÖLÜMDEMİRYOLU HİZMETİNİN SERBESTLEŞME SÜRECİ


2.1. HUKUKİ ALTYAPI

            2.1.1.6461 Sayılı Türkiye’de Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleşmesi Hakkında Kanun

     6461 Sayılı Kanun hükümlerince TCDD ikili bir yapıya bölünmüştür. Buna göre TCDD işletmesi Genel müdürlüğü altyapı işletmecisi olarak devlete bağlı kalmak suretiyle hizmet sunucusu olarak görev yaparken. Üstyapıda yolcu ve yük taşımacılığı işini TCDD Taşımacılık A.Ş. tarafından yerine getirilecektir. 6461 sayılı kanunun amaç ve kapsam başlıklı 1. Maddesi TCDD içindeki görev dağılımını belirlemiştir. b) Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğünün demiryolu altyapı işletmecisi olarak yapılandırılmasını, c) Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Taşımacılık Anonim Şirketi adıyla demiryolu tren işletmecisi olarak bir şirket kurulmasını. Hem TCDD Genel Müdürlüğü hem de TCDD A.Ş. 233 sayılı kanun hükümlerine tabidir. Dolayısıyla bunlar Kamu İktisadi Teşebbüsü statüsüne sahip birer kamu tüzel kişileridirler.[10] Kanun kamu tüzel kişilerinin yanında TTK hükümlerine tabi şirketlerinde hem altyapı işletmecisi hem de tren işletmecisi olarak hizmet verebileceklerini öngörmüştür[11]. e) Kamu tüzel kişileri ile ticaret siciline kayıtlı şirketlerin demiryolu altyapı işletmeciliği ve demiryolu tren işletmeciliği yapabilmesini. Dolayısıyla şu an için tüm ulusal altyapı ağı[12] TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğünün tasarrufunda olmasına karşın, bu sistemin fiilen işletmeye başlaması ile şirketlerinde kendi tasarrufları altında kullanabilecekleri altyapıları olacaktır. Bu bilgiye 6461 madde1/d bendinden ulaşıyoruz. Şöyle ki;Kamu tüzel kişileri ile ticaret siciline kayıtlı şirketlerin demiryolu altyapısı inşa etmesini ve bu altyapının kullanılmasını sağlamak bu kanunun amaçlarından biri olarak sayılmıştır.

Kanunun getirdiği önemli bir başka önemli kurum ise kamu hizmeti yükümlülüğüdür.Demiryolu ulaşımı önemli yatırımlara ve mali giderlere ihtiyaç duyan bir sektördür. Ulusal altyapı ağı içerisinde veya kamu hizmetinin götürülebilmesi için inşası zorunlu olan her hat yani demiryolu şebekesi, mutlaka önemli kar getirmeyebilir. Hatta şirketler için bu hat üzerinde yük ve/veya yolcu taşımacılığı bir külfet oluşturabilir. Bunu düşünen kanun koyucu kamu hizmeti yükümlülüğü ile sorunu aşmak istemiştir. Buna göre; 6461 Sayılı Kanunun 2. Maddesi "e" bendi kamu hizmeti yükümlülüğünü tanımlamıştır. Kamu hizmeti yükümlülüğü: Belirli bir hat üzerinde herhangi bir demiryolu tren işletmecisinin ticari şartlarda veremediği bir demiryolu yolcu taşımacılığı hizmetinin verilmesini sağlamak amacıyla ve bir sözleşmeye dayalı olarak Bakanlığın görevlendirmesi üzerine yerine getirilen demiryolu yolcu taşımacılığı hizmet yükümlülüğünü. Bu hükümden de anlaşıldığı üzere ticari şarlarda bir şirketin yolcu taşımacılığı hizmeti vermesinin mümkün olmadığı hallerde Bakanlık ile bir şirket arasında imzalanan görev sözleşmesi ile o hat üzerinde yolcu taşımacılığı sürdürülecektir.[13]  Kanunun Geçici 4. Maddesi ile 5 yıl için bu görevli kişi TCDD A.Ş. olacaktır. 1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beşinci yılın yıl sonuyla sınırlı olarak TCDD Taşımacılık A.Ş.’nin;Kamu hizmeti yükümlülüğü, beş yıl süreyle TCDD Taşımacılık A.Ş. tarafından yerine getirilir.
Kanunun 3. Maddesi TCDD Genel Müdürlüğünün altyapı işletmecisi olarak görev yapacağını belirttikten sonra, diğer görevlerinin de sıralamıştır. Buna göre TCDD ulusal altyapı ağında trafik tekelini yönetmekle görevlidir. Burada demiryolu ağının tasarrufunda olup olmadığı ayrımı gözetilmemiştir. Kanaatimizce de doğru olan uygulama budur. Benzer uygulama Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü içinde deneyimlenmiştir. Buradaki en büyük amaç ikili bir yapıya sahip olacak olan demiryolu sektöründe, altyapı işletmecileri ve tren işletmecileri arasında iletişim kopukluğunun ortadan kaldırılmasıdır. Bu bağlamda iletişim kopukluğu nedeniyle ortaya çıkabilecek olası kazalar önlenmeye çalışılmıştır. (2) TCDD’nin diğer görevleri şunlardır: a) Ulusal demiryolu altyapı ağı üzerindeki demiryolu trafiğini tekel olarak yönetmek. TCDD tasarrufunda bulunan demiryolu altyapısı üzerinde tren işletmecileri için belirlediği trafik yönetim ücretinde eşit ve adil olmalıdır. TCDD tasarrufunda olmayan hatlar da ise tekel olarak yönettiği trafik yönetim ücretini tüm altyapı hizmet sunucuları için eşit şartlarda ve ayrımcılık oluşturmadan vermek zorundadır.[14]

TCDD’nin diğer görevleri ise; ç) Tasarrufunda olan demiryolu altyapısının demiryolu trafiğiyle ilgili olmayan alanlarını işletmek, işlettirmek veya kiraya vermek,d) Tasarrufunda olan demiryolu altyapısını iyileştirmek, yenilemek, genişletmek, bakım ve onarımını yapmak veya yaptırmak, ve e) Yüksek hızlı ve hızlı tren taşımacılığı için demiryolu altyapısı yapmak veya yaptırmaktır.

Altyapı işletmecisi olmak, tasarrufunda bir şebekenin bulunması anlamına gelir. Dolayısıyla bu altyapı işletmecisi ayrıca, tasarrufundaki hat üzerinde yük veya yolcu taşımacılığında yapabilir. Fakat demiryolu piyasasında istenmeyen şey hatlar üzerinde özel tekelin oluşmasıdır. Dolaysısıyla, altyapı işletmecisi ile o hat üzerinde tren işletmecisi olmak isteyen ve gerekli belgeleri Bakanlıktan alan kişi, altyapı işletmecisine başvurarak o hattı bedeli karşılığında kullanabilmelidir. Altyapı hizmet sunucusu haklı bir gerekçesi olmadan sözleşme yapmayı reddedemez. Aksi rekabet ihlali olacaktır. Nitekim tahsis yönetmeliği bu durumu öngörerek; konuya ilişkin şikâyet merciini DDGM olarak belirlemiştir.[15]

TTK hükümlerine tabi özel şirketlerin demiryolu altyapısı inşa etmek istemeleri halinde ise, altyapının inşası için gerekli yerlerde istimlâk işlemi, bedeli şirketten tahsis edilmek suretiyle yapılacaktır. (3) Şirketlerin, demiryolu altyapısı inşa etmek istemeleri hâlinde; yapacakları demiryolu altyapısının gerektirdiği taşınmazlar, kamulaştırma bedeli ilgili şirketten tahsil edilerek Bakanlık tarafından kamulaştırılır ve belirtilen amaçla ilgili şirket lehine kırk dokuz yılı geçmemek üzere bedelsiz olarak irtifak hakkı tesis edilir. Kullanım süresinin sonunda söz konusu taşınmazlar üzerinde inşa edilmiş bütün varlıklar başka bir işleme gerek kalmaksızın Hazinenin mülkiyetine geçmiş sayılır. Bu varlıklar için Hazine tarafından herhangi bir bedel veya tazminat ödenmez. Hükümden de anlaşıldığı üzere yapılan işlem bir yap-işlet-devret veya imtiyaz sözleşmesi hükmündedir.

Son olarak belirtmek gerekir ki bu kanunun uygulanmasından önce TCDD Genel Müdürlüğünün yaptığı işlemlerde ortaya çıkan uyuşmalıklarda,[16] taraf sıfatı genel müdürlüğe ait değildir. Açılacak davalar TCDD A.Ş.’ye yöneltilmek mecburiyeti vardır.b) (a) bendi kapsamında devredilen personel ile araç, gereç ve cihazlarla ilgili TCDD’ce taraf olunan işlem ve sözleşmelerde TCDD Taşımacılık A.Ş. taraf olur. Bu hususlara ilişkin olarak TCDD leh ve aleyhine açılmış olan davalar ile başlatılmış olan takiplerde TCDD Taşımacılık A.Ş. kendiliğinden taraf sıfatını kazanır. Söz konusu hususlarla ilgili olarak bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce TCDD tarafından yapılmış iş ve işlemler sebebiyle açılacak davalar TCDD Taşımacılık A.Ş.’ye yöneltilir.

            2.1.2. 655 Sayılı KHK ve Demiryolu Altyapı Erişim Ve Kapasite Tahsis                     Yönetmeliği

     Demiryolunun tekli idari yapısının parçalanmasına müteakip, altyapı ve üstyapının birbirinden bağımsızlaştırılması ve şebeke sistemi kurularak özel sektörün hem altyapıda hem de üst yapıda faaliyet gösterebilecek duruma getirilmesi için öncelikle hukuki altyapı sorununun çözümlenmesi gerekmekteydi. Avrupa Birliği müktesebatı ile başlayan bu süreçte ilk önemli adım 1 Kasım 2011 tarihli 655 sayılı KHK ile atmıştır. 655 Sayılı KHK Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının teşkilat yapısı düzenlenmektedir. Demiryolunu ilgilendiren kısım ise KHK’nın 8. Maddesi ile oluşturulan yapıdır. Buna göre; Demiryolu Düzenleme Genel Müdürlüğüne, demiryolunun serbestleşmesi aşamasında önemli düzenleyici görevler verilmiştir. Örneğin DDGM demiryolu ulaşımı yapabilme yetkisine sahip olan kamu tüzel kişilerine ve şirketlere, başvurmaları halinde emniyet belgesini veren kurumdur veya yine emniyet belgesinin verilmesi için zorunlu unsur olan emniyet yönetim sisteminin[17] demiryolu araçlarında kurulmasını denetleyecek olan mercii de DDGM’ dir. DDGM’nin görevleri bununla da sona ermez. Altyapı işletmecisi olmak isteyen kamu tüzel kişileri veya şirketler ile yapılacak lisans sözleşmesinde idare adına taraf olacak olan mercii da yine DDGM’ dir. Sonuç olarak regüle edilen bu piyasada regülatör olarak düzenlenen DDGM ayrıca rekabet ihlali halinde de şikayeti alacak olan merciidir.[18]
655 Sayılı KHK ile DDGM’ nin görevleri düzenlenmiş ve özel piyasa aktörlerine açılmak istenen demiryolu piyasasının regülâtörü belirlenmiştir.
Demiryolu Düzenleme Genel Müdürlüğü
MADDE 8- (1) Demiryolu Düzenleme Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır:
k) Demiryolu ulaşımını geliştirmek ve serbest, adil, sürdürülebilir bir rekabet ortamı sağlamak amacıyla sınırlı olmak üzere; demiryolu altyapı kullanım ücretleri ile taşımacılık faaliyetlerine ilişkin gerektiğinde taban ve tavan ücret tespit etmek ve uygulamasını denetlemek. Görüldüğü üzere denetime tabi diğer piyasalarda olduğu gibi demiryolu piyasasında da tavan ücretleri belirlemem görevi DDGM’ye verilmiştir.
h) Demiryolu taşımacılık faaliyetlerinde kullanılan yük ve yolcu garları veya istasyonları ile benzeri yapıların asgari niteliklerini belirlemek ve bunları denetlemek. Hizmetin müşteriler için en iyi seviyede seyredebilmesi adına asgari hizmet niteliklerinin belirlenmesi de ancak regülatör tarafından yapılabilirdi. Bu hüküm DDGM’nin aslında bağımsız bir idari otorite gibi çalışacağını gösteren bir düzenlemedir.
ğ) Demiryolu altyapısı kullanımı, tahsisi, erişimi ve ücretlendirmeye ilişkin olarak demiryolu altyapı işletmecileriyle demiryolu tren işletmecileri arasında oluşan ihtilafların çözümüne yönelik karar almak. Alt pazarda faaliyet gösteren ve tasarrufunda bir demiryolu şebekesi bulunan demiryolu altyapı işletmecisi ile, bu şebekeyi kullanma mecburiyeti bulunan teren işletmecisi arasında yaşanan sözleşme yapma mecburiyeti, adil ve eşit fiyatlandırma gibi rekabet hukuku ihlallerini karara bağlayacak olan mercii de yine DDGM’dir.
g) Demiryolu altyapı işletmecileri ve demiryolu tren işletmecilerine ilgili emniyet belgelerini vermek veya verebilecekleri yetkilendirmek ve denetlemek. Daha önce de bahsettiğimiz gibi emniyet belgesi demiryolu piyasasının bir aktörü olabilmek için ilk önce sahip olunması gereken unsurdur. Emniyet belgesinin geçersizliği halinde, buna dayanarak verilen lisans da kendiliğinden batıl olacaktır. Bu belirtilenlerin dışında Demiryolu Altyapı Erişim Ve Kapasite Tahsis yönetmeliğinde düzenlenen bir diğer zorunlu unsur 6102 Ayılı TTK uyarınca ticaret siciline kayıtlı şirketler için düzenlenen taşımacılık yetki belgesidir. Bu belgenin emniyet belgesinin dışında ve öncelikli olarak Bakanlıktan alınması zorunludur. Taşımacılık yetki belgesi: Bakanlık tarafından bir işletmeciye verilen ve demiryolu ulaştırma hizmetleri sunabilmek, altyapı ve tren işletebilmek için önkoşulların sağlandığını gösteren belge. Tahsis yönetmeliğinde değinilmesi gereken son önemli konu ise itiraz ve şikayet hakkıdır. Yönetmeliğin 27. Maddesi uyarınca regülatör konuma getirilen ve bakanlık bünyesinde görev yapan DDGM tahdidi sayıdaki (Numerus Clausus) şikayet konuları üzerinde karar verici merciidir. Buna göre;
İtiraz ve şikâyet hakkı
MADDE 27 – (1) Bir demiryolu tren işletmecisi kendisine haksız muamele edildiği, ayrımcılığa maruz kaldığı veya başka bir şekilde zarar gördüğü kanaatindeyse Bakanlığa, demiryolu altyapı işletmecisinin kararlarına karşı veya ilişkili demiryolu tren işletmecisiyle ilgili olarak aşağıdaki hususlar çerçevesinde itiraz etme hakkına sahiptir:
a) Şebeke Bildirimi,[19]
b) Şebeke Bildirimindeki kriterler ve uygulamaları,
c) Kapasite tahsis süreci ve sonucu,
ç) Ücretlendirme şeması ve indirim şablonları,
d) Ödemesi gereken altyapı ücretlerinin düzeyi[20],
e) Serbest erişim ile ilgili düzenlemeler.[21]
DDGM düzenleyici ve denetleyici mercii olarak birbirleri ile bağlantılı pazarlarda hizmet veren altyapı hizmet sunucusu ile tren işletmecisi arasındaki sadece madde de sınırlı olarak belirtilen konulara özgü şikayetleri çözüme kavuşturma yetkisine sahiptir.
(2) Bakanlık, demiryolu altyapı işletmecileri tarafından belirlenen ücretlerin kurallara uygun ve adil olmasını sağlar. Dolayısıyla demiryolu piyasasında şebeke sahipleri tarafından belirlenen fiyatların denetimi de DDGM tarafından yerine getirilecektir. Demiryolu piyasası fiyat regülasyonuna tabi bir piyasadır. Dolayısıyla fiyat regülasyonu sayesinde belli hatlar üzerinde monopol bir piyasa olsa bile "tekelci fiyatlama", "fahiş fiyatlama" sorunu ile karşılaşılmayacaktır.
6) Bir demiryolu tren işletmecisinin altyapı kapasite tahsis talebinin kabulü veya reddedilmesi ile ilgili olarak Bakanlığa başvurması halinde; Bakanlık, demiryolu altyapı işletmecisinin kararını doğrular veya belirlediği yönlendirmelere uygun olarak tadilini ister. Tren işletmecisinin, altyapı hizmet sunucusuna başvurarak erişim sözleşmesi yapan talebi reddedilmesi halinde ise; bunu denetleyecek organ bakanlık bünyesindeki DDGM’dir.Buna göre DDGM’nin verdiği karar iki türlü olur. Ya Altyapı işletmecisinin kararını doğrular yani onar.[22] Ya da kendisinin belirlediği kriterlerde sözleşme yapılmasını ister. Bu ikinci halde DDGM’nin altyapı işletmecisinden sözleşme yapılması isteği, ihtiyari nitelik taşımaz. Bilakis bu karar her iki tarafı da bağlar. Nitekim;(5) Bakanlığın itiraz veya şikâyet üzerine verdiği kararlar, tüm taraflar için bağlayıcıdır.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜMBRITISH RAIL ÖRNEĞİ

Demiryolu sektöründe kamu tekelinin kırılıp, özel sektörün piyasaya girdiği ve 1991 yılında Avrupa Birliği tarafından çıkarılan demiryolu sektörünün serbestleşmesinin hedeflendiği 91/440 sayılı direktifi uygulamaya koyan ilk devlet İngiltere’dir. Dolayısıyla bu deneyimi göz önüne alarak, İngiltere’de yaşanan sorunları ve bu sorunların kaynaklarını iyi analize ederek Türkiye özelinde demiryolu serbestleşmesinde hangi adımların atılmasının doğru olacağını belirlemek gerekir. Bu bölümde öncelikle İngiltere’de yaşanan serbestleşme sürecine sonrasında ise nelerin doğru bir şekilde yapıldığı ve nerelerde eksikliklerin bulunduğunu tartışmaya çalışacağız. Son olarak da; Türkiye’de hukuki altyapısı büyük ölçüde tamamlanan demiryolu serbestleşmesinin henüz fiili uygulaması olmamasına rağmen İngiltere örneğinden hangi konularda farklılaştığını veya mutlaka farklılaşması gerektiğine değineceğiz.

            3.1. Özelleştirme Dönemi

İngiltere’de demiryolu tekeli British Rail kontrolünde idi. British Rail kendi bağlı ortaklıkları ile demiryolu hattı inşası, bakımı, yenilemesi yani demiryolu sektöründe çekirdek hizmet[23] olarak aktarılan işlerin dışında, kendisinin mülk ve tasarrufunda bulunan başka taşınmazlara da sahipti. British Rail demiryolu hizmetinin görülmesi ile ilgili olmayan ama örneğin Brıtısh Transport Hotels adındaki otel zinciri, Sealink -BR’e bağlı feribot hizmeti, istasyon hizmetleri (station catering) ve bazı limanlarında mülkiyetine de sahipti. Dolayısıyla, demiryolu tekelinin kaynakları sadece demiryolu hizmetlerinden karşılanmıyor ayrıca diğer hizmetler ile birlikte British Rail ek kazanç da sağlıyordu.[24] Özelleştirmeye hazırlık aşamasında British Rail’in sahip olduğu ve ek gelir sağladığı taşınmazlar ve hizmetler özelleştirilmiştir. Bu ölçüde; Brıtısh Transport Hotels adındaki otel zinciri, Sealink -BR’ e bağlı feribot hizmeti, istasyon hizmetleri (station catering) ve British Rail’in mülkiyetine bırakılan limanlar özelleştirilmiştir. İkinci hamle ise, bütünleşik yapıya sahip olan British Rail’in bu yapısının parçalanması ve parçalanan yapıların özelleştirilmesi sürecidir.[25] Bu süreç doğru planlanmadığı zaman büyük problemlere neden olabilecek nitelikteydi. Nitekim British Rail’in özelleştirilmesi sonucu yaşanan sıkıntılar, İngiltere’de demiryolu ulaşımının serbestleşmesinin başarısız olma nedeninin temelini teşkil etmektedir.

 Demiryolunun özeleştirilmesi aşamasında Avrupa Birliği direktiflerinin yanında, İngiltere özelinde faaliyette bulunan Adam Smith Enstitüsü de önemli katkı vermiştir.[26] Demiryolu sektörü ve British Rail'in ilkin iki parçaya bölünerek tekel altyapısının kırılması hedeflenmiştir. "Omega" raporlarında da önerildiği gibi sermayedarların yararına olabilecek şekilde altyapı ve üst yapı şeklinde bir ayrıma gidilmiştir. British Rail’in bağlı ortaklığı olan ve demiryolu tekeli için taşıt ve donanım üreten ve bunların bakım ve onarımını yapan birimi BREL iki parçaya bölünmüştür. İlki sadece vagon üretirken, taşıtların rutin bakımlarını yapacak olan "British Rail Maintenance Limited" yani BRML adıyla ikinci bir birim oluşturulmuş ve bunlar daha sonra özel gruplara satılmıştır.[27] Bu birbirinde koparılmış birimler taşeronlaşmaya ve denetim zorluğuna neden olmuştur. Türkiye özelinde ise vagon üretimi ve bunların bakımı yenilenmesi işi TCDD Genel Müdürlüğünün bağlı ortaklıkları eliyle yürütülmektedir. Bu bağlı ortaklar ilerleyen dönemlerde özelleştirme kapsamına alınacağını öngörmek kimse için sürpriz olmayacaktır. Fakat sorun kimin vagon ürettiğinden veya bunların bakım ve onarımını yapmasından kaynaklanmayacaktır. Sorun bu parçalı yapıda özel şirketlere devredilen vagon üretim ve bakım işinin denetiminde yoğunlaşacaktır. İngiltere örneğinden alınması gereken en önemli ders, taşeronlaşmanın engellenmesi ve ticari kaygılarla yönetilen şirketler adına yapılan işin hala bir kamu hizmeti olduğunun unutturulmamasıdır. İngiltere’de özelleştirme sonrası yerel tren istasyonlarında şirketlere göre yüksek çalışan deneyimli işçiler, istihdam fazlası olmaları gerekçesiyle işten çıkarılmışlardı. Onların yerine işe alınanlar ise işte deneyimi olmayan ve düşük ücretle çalışan kişilerdi. Bu konunun önemi İngiltere’de art arda meydana gelen kazaların nedeni araştırılırken daha iyi anlaşılmıştır. Aynı problemin Türkiye’de yaşanmaması adına gerekli tedbirleri alabileceğimiz bir örnek hâlihazırda önümüzde durmaktadır.

              Özelleştirmeye hazırlık aşamasında British Rail gerek bağlı ortaklıklarının gerekse demiryolu ulaşımı ile ilgili olmayan hizmetlerinin özelleştirilmesi nedeniyle büyük istihdam kayıpları yaşanmıştır.[28] M. Thatcher dönemi özelleştirme sürecinde hazırlık aşaması olarak nitelendirilebilir. Major iktidarı döneminde ise demiryolu sektörünün tam anlamıyla özelleştirmesi yoluna gidilmiştir. Bunun en önemli kanıtı; British Rail’in tasarrufunda bulunan ulusal altyapı ağının Railtrack adıyla kurulan bir kamu şirketine devredilmesidir. Bütünleşik yapıdaki British Rail altyapı ve üstyapı olarak bölümlere ayrılmış ve Railtrack altyapı işletmecisi olarak belirlenmiştir. Türkiye özelinde TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğünün yaptığı iş tam da budur. Fakat farklı olarak İngiltere’de kamuya bağlı ayrı bir tren işletmecisi kurulmamıştır. Altyapı tekelinin sahibi Railtrack 1994 yılında kurulmuş ve 1996 yılında Londra Borsasında değerinin çok altında 1,9 milyar pounda satılmıştır.[29] Ayrıca British Rail’in envanterinde bulunan ve toplam değeri 2.93 milyar pounda olan 11.250 adet taşıt üç kamu girişimine eşit oranda dağıtılmıştır. Dolayısıyla Railtrack vagon üretmeyen, bakım veya onarım işi yapmayan hatta vagon sahibi bile olmayan içi boşaltılmış bir kamu kurumuna dönüştürülmüştür. Taşıt sahibi bu üç kamu şirketi de 1996 yılında yine vagonların toplam değerinin çok altında bir bedelle 1,8 milyar pounda ile satılmıştır.[30]

            3.2. Düzenleme ve Denetleme Otoritesi


Demiryolu yasasının getirdiği bir diğer yenilik sektörde regülatörün kurulmasını sağlamak olmuştur. Buna göre; Office Of Rail Regulator, Railtrack’ın düzenlenmesi ve denetiminden sorumlu olacaktır.[31] ORR, demiryolu trafik ücretlerini belirleyen, tren işletmecilerinin altyapıyı kullanabilmeleri için gereken lisansın veren ve Railtrack ile çıkan uyuşmazlıklarda karar verici bağımsız bir idari otorite olarak planlanmıştır. Türkiye’de de buna benzer bir düzenleyici ve denetleyici bir yapı 655 sayılı KHK ile öngörülmüştür. Fakat Demiryolu Düzenleme Genel Müdürlüğü (DDGM) İngiltere’de ki QRR’nin aksine bakanlık bünyesinde organize edilmiştir. İlerleyen dönemlerde bakanlık içinde planlanan DDGM’nin bağımsız idari otoriteye dönüştürülmesi alacağı kararların tarafsızlığının sağlanması açısından şarttır.

            3.3. Brıtısh Rail’in Özelleştirmesi Neden Başarısız Oldu

British Rail’in serbestleşmesinde ilk ve en önemli hamle altyapı işletmecisi olarak Railtrack kamu teşebbüsünün kurulması ile olmuştur. Bu planlama ile Railtrack kendi tasarrufunda altyapı hizmet sunucu olurken, üst yapıda herhangi bir kamu girişimi planlanmamıştı. Buna müteakip British Rail’in vagon üretimini sağlayan ve bunların onarımını ve bakımını yapan Britsh Rail’in bağlı ortaklığı BREL iki yapıya ayrılmış ve bunlarda özel sektöre devredilmiştir.[32]Sonuç olarak Railtrack bağlı ortaklıklarının özelleştirilmesi nedeniyle sadece altyapı sahibidir. Bu durum uygulamada önemli sıkıntılara neden olmuştur. Serbest piyasa ekonomisine göre işletilen özel şirketler; vagon üretim ve bunların bakım onarım işini taşeronlara bırakmaları İngiltere’de yaşanan bazı kazaların nedeni olarak görülmüştür.[33] Örneğin; Hatfield kazasında, kazadan 21 ay önce fark edilmesine rağmen onarılmayan hasarlı bir ray kazaya neden oluyor. Bu durumu daha vahim kılan ise kazadan 7 ay önce bu hasarı gidermek için yeni raylar alana getirilmesine rağmen  taşeron olarak çalışan tecrübesiz işçilerin onarım işini yapmamasıdır. Tabi ki bu kazada bir diğer sorumlu da QRR’dır. Denetimden sorumlu bağımsız idari otoritenin hizmet kusuru da kazaya neden olan ikinci etken olarak görülmüştür İngiltere’de[34]

British Rail çalışmalarını her hat üzerinde çalışan yerel işçiler üzerinden sürdürmekte idi. Serbestleşme sonrası özel şirketlerin tasarrufu altına giren hatlarda yapılan ilk iş yüksek ücretli olarak görülen bu işçilerin işten çıkarılması oldu. Dolayısıyla hattı tanıyan, bu hat ile ilgili sorunları bilen deneyimli işçiler işten çıkarılırken yerine genç ve mesleki deneyimi olmayan ve nispeten düşük ücretle çalışan yeni işçiler getirildi. Maalesef şirketlerin fazla istihdam nedeniyle uyguladıkları işten çıkarma stratejileri İngiltere’de önemli can kayıplarına neden oldu. Örneğin; Southall kazasının nedeni,makinistin yol üzerindeki sinyali kaçırması sonucu dolu olan hatta girmesi ve başka bir tren ile çarpışması. Sonradan kazadan sorumlu makinistin uygun bir eğitim almadan ve tecrübe kazanmadan (makinist 3 hafta önce işe başlamış) işe başlatıldığı anlaşılıyor. Ayrıca maliyetleri düşürme adına taşıtlara yatırım yapılmaması, makinistin sinyali kaçırsa bile lokomotifi durduran otomatik fren sistemine sahip olmaması kazanın gerçekleşme olasılığını yükselten bir diğer etken. Türkiye özeline gelince bu konuda önemli bir yasal düzenleme yapılmıştır. Buna göre emniyet sistemi kuramayan tren işletmeciler emniyet belgesi alamayacaktır. Dolayısıyla da tren işletmecisi olabilmek yani bir altyapı işletmecisi ile erişim sözleşmesi yapabilmek için zorunlu unsur olan emniyet belgesinin yokluğu halinde, altyapı işletmecisi erişim sözleşmesini imzalamamalıdır. Aksi halde bu sözleşme, zorunlu unsurun bulunmaması nedeniyle hükümsüz olacaktır.

            SONUÇ

              Türkiye’de yaşanan özelleştirme sürecinin son halkası demiryolu sektöründeki tekelin kırılarak özel sektörün piyasaya girişinin sağlanması olmuştur. Demiryolunun serbestleşmesi sürecinde hukuki alt yapı 6462 Sayılı Kanun, Ulaştırma Bakanlığı tarafından çıkarılan yönetmelikler ve TCDD Genel Müdürlüğünün ana statüsü ile büyük ölçüde tamamlanmıştır. Serbestleşme hem altyapı inşası, bakımı ve onarımı bazında altyapı işletmecileri için hem de kamu tüzel kişisi olan TCDD Genel Müdürlüğünün tasarrufunda bulunan veya özel şirketlerin tasarrufundaki altyapıyı kullanmak isteyen tren işletmecileri için getirilmiştir. Bu uygulamalar sırasında çıkabilecek ayrımcı fiyat uygulamaları veya rekabeti kısıtlayıcı eylemler Bakanlık bünyesinde regülatör olarak görev yapan Demiryolu Düzenleme Genel Müdürlüğünün görev alanındadır. Demiryolu sektöründe serbestleşme uygulamalarının temel gayesinin TCDD tekelinin kırılarak piyasanın özel sektöre açılması olduğunu belirtmiştik. Fakat bu amacın uygulama da ne kadar gerçekleştirilebileceği tartışmalıdır. Nitekim çalışmamızda eleştirdiğimiz önemli bir sorun hala karşımızda durmaktadır. Demiryolu sektöründe belirli hatlarda tek işletmeciye işletme hakkının verilmesi o hat üzerinde özel tekelin oluşmasına ister istemez neden olacaktır. Nitekim İngiltere örneğinde British Rail’in özelleştirilmesi  sonrası belirli hatlarda kamu tekelinin yerini özel tekel almış ve bu tekelci fiyatlama sorununu beraberinde getirmiştir. British Rail tekel olarak hizmet vermesine rağmen kamu hizmetini anlayışı sayesinde tekelci fiyatlamaya rastlanmayan bir KİK’dir. Fakat İngiltere’de ortaya çıkan en önemli sorun özel tekel elinde işletilen demiryolu şebekeleri veya tren işletmecilerinin kar amacını üstün tutup, hizmetin kalitesini ikinci plana atmış olmasıdır. Tekelci uygulamanın Türkiye özelinde yaşanmaması için regülatör konumundaki DDGM’nin fiyatlandırmayı kontrol altında tutması gerekmektedir. TCDD’nin serbestleşmesinde getirilen önemli bir başka yenilik ise "kamu hizmeti yükümlülüğüdür. Şirket bilincine göre hareket edecek olan özel sektör doğal olarak kar ettirmeyen hatlara yatırım yapmak istemeyecektir. Bu durum ise devletin hizmet bilinci ile çelişmektedir. Dolayısıyla özel sektöre bırakılan bir kamu hizmetinde doğacak sorunlara devlet müdahale etmelidir. Kamu hizmeti yükümlülüğü bu müdahalenin bir örneğidir. Buna göre devlet ile getirisi az olan o hat üzerinde ve bir şirket arasında görev sözleşmesi imzalanarak hizmetin o bölgeye de ulaşması sağlanacaktır.

KAYNAKÇA

Cole Bart, Cooper Christine., "Deskilling In The 21st Century: The Case Of Rail Privatisation, Critical Perspectives On Accounting", 17: 2006, s.601-625.
Demirelli Levent, "Hizmet Sunumu Ve Örgütlenmesi Temelinde İngiltere’de Demiryolu Hizmetinin Özelleştirilmesi", Ankara Ünv. SBF Dergisi,Cilt 70 No:4, 2015, s.903-930
Gibb Richard, Lowndes, Theresa,  Charlton, Clive, "The privatization of British rail.", Applied Geography, 1996, s.35-51.
Jupe Robert,  Crompton. Gerald, "A deficient performance": The regulation of the train operating companies in Britain's privatised railway system.", Critical perspectives on accounting , 2006, s.1035-1065.
Brendan Martın, Thatcher Margaret., "British Rail Privatisation: what went wrong?.", London: Public World, 2002b, 2002.
Mccartney Sean, Stittle John, "Not our problem: UK Government's fiscal obligations towards the privatised railway network", Accounting Forum. Vol. 30. No. 2. Elsevier, 2006.
Shaoul Jean., "Leasing passenger trains: the British experience", Transport Reviews 27.2 2007, s.189-212.



[1] Avukat, İzmir Barosu, kaanmahmuterdem@gmail.com
[2] 1/52013 Resmi gazete: 6461 Sayılı Kanun (Türkiye’de Demiryolunun Serbestleşmesi Hakkında Kanun) ile Türkiye’de Demiryolu ulaşımının serbestleşmesi adına en önemli yasal dayanak yayımlandı.
[3] Altyapı işleri çekirdek olarak; altyapı yani demiryolu inşası, bakımı, onarımı, elektrifikasyon, sinyalizasyon işleridir. Nitekim; 6461 Sayılı Kanun uyarınca Demiryolu altyapısı: Demiryolunu oluşturan zemin, balast, travers ve ray ile elektrifikasyon, sinyalizasyon ve haberleşme tesisleriyle bunların tamamlayıcısı her türlü sanat yapısı, tesis, gar ve istasyonları, lojistik ve yük merkezleri ve bunların eklentileri ile iltisak hatlarını, şeklinde tanımlanmıştır.
[4] Şebeke: Bir demiryolu altyapı işletmecisinin sahip olduğu ve/veya onun tarafından yönetilen ve ulusal demiryolu altyapı ağı içinde yer alan tüm demiryolu altyapı ağını,
[5] 4046 Sayılı Kanun- Madde 18 A) Özelleştirme yöntemleri
Özelleştirme programına alınan kuruluşlar aşağıda belirtilen yöntemlerden birinin veya birkaçının birlikte uygulanması suretiyle özelleştirilir.
            a) Satış; Kuruluşların aktiflerindeki mal ve hizmet üretim birimleriyle varlıklarının mülkiyetinin kısmen veya tamamen bedel karşılığı devredilmesi ya da bu kuruluşların hisselerinin tamamının veya bir kısmının kuruluşların içinde bulundukları şartlar da dikkate alınarak yurt içi ve yurt dışında, halka arz, gerçek ve/veya tüzelkişilere blok satış, gecikmeli halka arzı içeren blok satış, çalışanlara satış, borsada normal ve/veya özel emir ile satış, menkul kıymetler yatırım fonları ve/veya menkul kıymetler yatırım ortaklarına satış veya bunların birlikte uygulanması yoluyla bedel karşılığı devredilmesidir.
             b) Kiralama; kuruluşların aktiflerindeki varlıklarının kısmen veya tamamen bedel karşılığında ve belli bir süre ile kullanma hakkının verilmesidir.
             c) İşletme hakkının verilmesi; Kuruluşların bir bütün olarak veya aktiflerindeki mal ve hizmet üretim birimlerinin - mülkiyet hakkı saklı kalmak kaydıyla bedel karşılığında belli süre ve şartlarla işletilmesi hakkının verilmesidir.
             d) Mülkiyetin gayrı ayni hakların tesisi; Kuruluşların aktiflerindeki mal ve hizmet üretim birimleri ile varlıklarının, mülkiyeti ilgili kuruluşa ait olmak kaydıyla, Türk Medeni Kanununda öngörülen şekil ve şartlar dahilinde, malike ait kullanma hakkına ilişkin bazı tasarruflara rıza gösterilmesine veya malikin mülkiyete bağlı haklarını kullanmasından vazgeçmesi sonucunu doğurmasına ilişkin hakların tesisidir.
             e) Gelir Ortaklığı modeli ve işin gereğine uygun sair hukuki tasarruflar; Kuruluşların özellikleri ve yapıları da dikkate alınarak yukarıda belirtilen özelleştirme yöntemleri dışında kalan ve genel hükümler ile özel kanunlarda belirtilen diğer yöntemlerdir
[6]Ulaştırma modlarında meydana gelen ciddi kazaların tek elden incelenmesi ile seyir ve can emniyetinin sağlanması amacıyla 01 Kasım 2011 tarihli, 28102 sayılı Mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 655 sayılı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile, sürekli mahiyette, Kaza Araştırma ve İnceleme Kurulunun oluşturulması hükme bağlanmıştır. 06 Mayıs 2013 tarihli 28639 sayılı Resmi Gazete’de ise Kaza Araştırma ve İnceleme Kurulu Yönetmeliği yayımlanmış olup, buna istinaden Kurul teşekkül ettirilerek görevine başlamış bulunmaktadır.
[7] Söz konu bakanlık, ulaştırma, denizcilik ve haberleşme bakanlığıdır.
[8] Kurulun kendi internet sitesinde ise görevler şu şekilde belirlenmiştir:
-Ulaştırma modlarında meydana gelen ciddi kazaları incelemek,
-Ulaştırma modları emniyet düzenlemeleri ve emniyet yönetimi bakımından belirgin bir etkiye sahip kaza ve
olayları incelemek,
-Hazırlanan raporları gerektiğinde taraflara ve ilgili ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlara göndermek,
-Araştırma ve incelemesi yapılan kaza ve olaylar hakkında yıllık istatistikleri yayımlamak,
[9]Kaza Araştırma ve İnceleme Kurulu Yönetmeliği madde3-i: Rapor: Kaza araştırma ve incelemesi sonrasında düzenlenen raporu,
[10]TCDD ve TCDD Taşımacılık A.Ş.’nin hukuki statüsü
MADDE 4 – (1) TCDD, bu Kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla 8/6/1984 tarihli ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabidir.
(2) TCDD Taşımacılık A.Ş., 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabidir.
[11]Kamu tüzel kişileri ve şirketlerin yetkilendirilmesi
MADDE 6 – (1) Kamu tüzel kişileri ve şirketler;
a) Kendilerine ait demiryolu altyapısı inşa etmek,
b) Kendilerine ve/veya başka şirketlere ait demiryolu altyapısı üzerinde demiryolu altyapı işletmecisi olmak,
c) Ulusal demiryolu altyapı ağı üzerinde demiryolu tren işletmecisi olmak,üzere Bakanlıkça yetkilendirilebilirler.
[12] Ulusal demiryolu altyapı ağı: Türkiye sınırları içerisinde bulunan il ve ilçe merkezleri ve diğer yerleşim yerleri ile limanlar, hava meydanları, organize sanayi bölgeleri, lojistik ve yük merkezlerini birbirine bağlayan, kamuya veya şirketlere ait bütünleşik demiryolu altyapısı ağını,
[13]Kamu hizmeti yükümlülüğü
MADDE 8 – (1) Kamu hizmeti yükümlülükleri, Bakanlık ile demiryolu tren işletmecileri arasında yapılan bir sözleşmeye dayanılarak yerine getirilir. Bu sözleşmelerde; sözleşmenin süresi, taşımacılık yapılacak hat boyu, yapılacak tren sefer sayıları, uygulanacak yolcu taşımacılığı bilet ücretleri ve ödeme usulleri açıkça belirtilir. Sözleşmelere ilişkin diğer usul ve esaslar Bakanlıkça belirlenir.
[14]b) Tasarrufunda olan demiryolu altyapısı üzerinde verdiği trafik yönetimi ücretlerini, bütün tren işletmecileri için eşit şartlar içeren ve ayrımcılık oluşturmayan bir şekilde belirlemek, ilgili demiryolu tren işletmecilerine tahakkuk ettirmek ve tahsil etmek
c) Tasarrufunda olmayan ulusal demiryolu altyapı ağı üzerinde verdiği trafik yönetimi ücretlerini, bütün demiryolu altyapı işletmecileri için eşit şartlar içeren ve ayrımcılık oluşturmayan bir şekilde belirlemek, ilgili demiryolu altyapı işletmecisine tahakkuk ettirmek ve tahsil etmek
[15] yönetmeliğin 27. Maddesi hangi hallerde şikayetin sonuca bağlanacağını tahdidi olarak belirlemiştir. Buna göre ;demiryolu altyapı işletmecisinin kararlarına karşı veya ilişkili demiryolu tren işletmecisiyle ilgili olarak aşağıdaki hususlar çerçevesinde itiraz etme hakkına sahiptir: c) Kapasite tahsis süreci ve sonucu,
[16] a) TCDD’nin ilgili hizmet birimlerinden TCDD Taşımacılık A.Ş.’ye devredilecek personel ile cer, yük ve yolcu taşımalarıyla ilgili hizmetlerinde kullanılan çeken ve çekilen araçlar ve bunlarla ilgili her türlü diğer araç, gereç ve cihazlar TCDD Yönetim Kurulu tarafından belirlenir. Personel kadro ve pozisyonlarıyla, araç, gereç ve cihazlar ise hak, alacak, borç ve yükümlülükleriyle birlikte başka bir işleme gerek kalmaksızın TCDD Taşımacılık A.Ş.’ye devredilmiş sayılır.
[17]k) Emniyet yönetim sistemi: Demiryolu altyapı ve tren işletmecilerinin emniyetli çalışmasını sağlayacak, tehlikelerin ve kazaların azaltılmasına, risklerin düşürülmesine yönelik önlemlerin sistematik olarak belirlenmesi ve buna göre kuralların, talimatların, süreçlerin oluşturulmasını ve bunların devamlı takip edilerek gerektiğinde revize edilebilmesini sağlayan ve ilgili ulusal mevzuata uyan organizasyonel yapıyı,
[18] İtiraz ve şikayet sistemi 6461 sayılı kanunda düzenlenmiş ve itirazın ulaştırılacağı merci Bakanlık olarak gösterilmiştir. Fakat aslı merci bakanlık bünyesinde görev yapan regülatör DDGM olacaktır.
[19] Şebeke bildirimi: Demiryolu altyapı işletmecileri tarafından hazırlanan, altyapı kapasite tahsis başvurularını mümkün kılmak için ücretlendirme ve kapasite tahsis planlarına yönelik genel kurallar, süreler, prosedürler ve kriterler de dahil olmak üzere gerekli diğer tüm bilgileri ayrıntılarıyla belirleyen ve Bakanlık tarafından onaylanarak yayımlanan bildirimi,
[20]  Altyapı erişim ücret tarifesi: Demiryolu altyapı işletmecilerinin demiryolu taşımacılık hizmetinin sunulması karşılığında demiryolu tren işletmecilerinden alacağı altyapı erişim ücretlerini içeren cetveli,
[21] Altyapıya erişim, üst pazarda hizmet verecek olan tren işletmecisi ile tasarrufu altında demiryolu şebekesi bulunan yani alt pazarda hizmet veren hizmet sunucusu arasında imzalanan sözleşme ile sağlanır. Bu noktada sözleşme yapma zorunluluğu tartışılmalıdır. Şebeke sisteminin olduğu piyasalarda alt pazarda hakim durumun oluşması halinde, belirli bir hat üzerinde hakim durumda olan şirketin veya kamu tüzel kişisinin alt pazardaki hakim durumunu kötüye kullanması suretiyle üst pazarda da hakim duruma geçmeye çalışması  bir rekabet ihlali olacaktır. Regülatör konumunda olan DDGM tahsis yönetmeliği uyarınca bu rekabet ihlalini de çözecek olan merciidir.
[22] Buradaki onamanın konusunun tartışılmasında fayda vardır. Tren işletmecisinin başvuru konusu, altyapı hizmet sunucusu tarafından sözleşme yapmanın haklı bir gerekçeye dayanılmadan reddi olacaktır. DDGM’nin doğrulama yani onama kararının konusu ise tren işletmecisinin iddiasının tersine, altyapı hizmet sunucusunun sözleşmeyi yapmamakta haklı bir gerekçesinin olduğunun gösterilmiş olmasıdır. Tabi ki Anayasa 125 uyarınca her idari karar hukuk denetimi tabidir. Dolaylısıyla DDGM’nin bu doğrulama kararına karşıda idari yargı yolu açıktır.
[23]Demiryolu hizmeti bakımından  ‘çekirdek hizmet’ , taşımacılık ve altyapı (yol yapım,bakım-onarım vb.) hizmetleri kapsamaktadır. Çekirdek hizmet kapsamı dışında kalan hizmetler ve varlıklar ingiliz literetüründe  “non-operational property of railways” biçiminde ifade edilmektedir. Richard Gibb, Theresa Lowndes, Clive Charlton, “The Privatization Of British Rail”, Applied Geography, 16 (1), 1996, s.36
[24]Nitekim 90’ların başında İngiltere demiryolu tekelinin sahibi British Rail en çok kazaç sağlayan kamu iktisadi kuruluşu idi.
[25] Levent Demirelli,., “Hizmet Sunumu Ve Örgütlenmesi Temelinde İngiltere’de Demiryolu Hizmetinin Özelleştirilmesi” Ankara Ünv. SBF Dergisi,Cilt 70 No:4, 2015, s.913.
[26]1983 yılında Adam Smith Enstitüsü tarafından yayımlanan Omega Raporu ile ulaştırma hizmetlerinin özel sektör tarafından serbest piyasada sağlanması gerektiği ifade edilmiştir (Gibb / Lowndes/ Charlton ,a.g.e. s. 38). Omega Raporları ise; 1982-1985 yılları arasında İngiltere’de her bakanlığın hizmet alanını yeniden yapılandırmasına yönelik olarak oluşturulmuş toplam 19 raporu içermektedir. Bu raporlarda, sermayedar kişilerin kamu hizmeti olarak nitelendirilen işlere girmesi gerektiği ve bunun için hukuki altyapının hükümet tarafından hazırlanması gerektiğine yönelik öneri niteliğinde raporlardan oluşmaktadır.
[27]BREL 1988 yılanda, BRML ise 1995 yılında özelleştirilmiştir.
[28]BR’nin toplam çalışanlarında 80’li yıllarda %30, 90’larda ise %12 düşüş yaşanmıştır. 15Thatcher dönemindeki işçi çıkarmaları nedeniyle 1992 yılına gelindiğinde BR’nin maliyetlerinin % 60’ını temsil eden personel masrafları ortadan kalkmıştır. Ek olarak 1992 yılında BR, GSMH’nın % 0.16’sı oranında bir sübvansiyon almaktadır. BR, % 0.52 olan Avrupa ortalamasıyla karşılaştırıldığında Avrupa’nın verimlilik düzeyi en yüksek demiryolu örgütlenmesini temsil etmektedir. Dolayısıyla nicel veriler, BR’nin özelleştirme öncesi dönemde verimli bir kamu örgütlenmesi olduğunu ortaya koymaktadır Robert Jupe, Gerald Crompton, "A Deficient Performance: The Regulation of the Train Operating Companies in Britain‟s Privatised Railway System, Critical Perspectives on Accounting, (17), 2006, s.1037.
[29]1993 yılı rakamlarına göre BR’nin altyapıya ilişkin varlıklarının toplam değeri 6.5 milyar ₤’dur. Aynı zamanda 1998 yılında Railtrack’ın değerinin 7.8 milyar ₤’a yükseldiği ifade edilmektedir (Sean Mccartney, John. Stittle. "‘Not our problem’: UK Government's fiscal obligations towards the privatised railway network." Accounting Forum. Vol. 30. No. 2. Elsevier, 2006, s.142) .  Dolayısıyla Railtrack’ın değerinin oldukça altında bir fiyatla satıldığını ileri sürmek mümkündür. 
[30]Railtrack gibi BR envanterinde bulunan taşıtlar da değerinin altında bir bedelle özelleştirilmiştir. Çünkü özelleştirmenin üzerinden bir yıl dahi geçmeden (Aralık 1997’de) söz konusu üç ROSCOs, 2.6 milyar ₤’a yeniden üç farklı girişime satılmıştır. 2000’li yılların sonuna kadar bu girişimlerin (Porterbrook Leasing, Angel Train Contracts, Eversholt Leasing) sahipleri, Royal Bank of Scotland, HSBC ve Abbey National adındaki üç büyük banka olmuş, sonradan çeşitli konsorsiyumlar tarafından satın alınmıştır (Jean Shaoul,. "Leasing passenger trains: the British experience." Transport Reviews 27.2. 2007, s.190-192).
[31] Jupe , Crompton, a.g.e. s.1045.
[32] BREL adını taşıyan kamu teşebbüsü 1989 yılında özelleştirilirken sadece vagon üretiyordu. Bunların bakım ve onarım işi BREL’den koparılan BRML adlı kamu teşebbüsü tarafından yapılması planlanmıştır. Bu teşebbüste 1995 yılında özelleştirildi.
[33] Martın Brendan, Margaret Thatcher,. British Rail Privatisation: what went wrong?. London: Public World, 2002b, 2002, s.6.
[34] Bart Cole, Christine Cooper , “Deskilling In The 21st Century: The Case Of Rail Privatisation”, Critical Perspectives On Accounting, 17: 2006, s.604.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KARAR İNCELEMESİ ÖDEV ÖRNEĞİ

ÖRNEK YÜKSEK LİSANS TEZ ÇALIŞMASI

TÜRKİYE'DE ELEKTRİK DAĞITIMININ ÖZELLEŞTİRİLMESİNİN NEDENLERİ VE AMAÇLAR ÖZELLEŞTİRMEDE TEDAŞ ÖRNEĞİ