İŞ AKDİNİN HAKLI NEDENLSE FESHİ



Yüksek Lisans Tezi/Bitirme Projesi Danışmalığı için

İletişim: 0555 036 46 25

Mail:sosyalbilimlertezyaz@gmail.com

Sitemizi ziyaret edin: tezprojeyaz.wix.com/tezproje
İnstagram: @tezprojedanısmanlıgı

İŞ AKDİNİN HAKLI NEDENLSE FESHİ


Av. Kaan Mahmut ERDEM[1]  

ÖZET 

İş sözleşmesini haklı nedenle feshi 4857 sayılı İş Kanunu'nun 24. maddesinde işçiler açısından ve 25. maddesinde ise işverenler açısından düzenlenmiştir. Bu noktada İş Kanununun bu maddelerinde yer alan gerekçelerin varlığı halinde taraflar derhal başka bir deyişle fesih bildirimine gerek kalmadan iş akdini sonlandırabilmektedirler. Bu noktada işçi açısından haklı nedenle fesih halinde işi kıdem tazminatına ve diğer haklarını talep etmeye hakkı korunmaktadır. Haklı neden kavramı ile  işçinin iş akdini devam ettirmesi mümkün gözükmemektedir. Yine aynı  şekilde işveren açısından da 25. madde de gösterilen hususlar ile iş iş ilişkisinin işveren açısından da devamı mümkün olmayacak nedenler olduğu kabul edilmektedir.

Anahtar Kelimeler:  Haklı neden, fesih, işçi, işveren, mücbir sebep


İÇİNDEKİLER







KISALTMALAR

Bkz:.               Bakınız
C.:                  Cilt
dn.                  Dip notu
E.:                   Esas
f.:                    Fıkra
HD:.               Hukuk Dairesi
HGK:             Hukuk Genel Kurulu
İş K.:              İş Kanunu
K. :                  Karar
m. :                 Madde
RG.:                Resmî Gazete
S. :                  Sayı No
s. :                   Sayfa No
T. :                  Tarih
vd. :                ve devamı
Y. :                  Yargıtay
YKD :             Yargıtay Kararları Dergisi


GİRİŞ


            İş sözleşmesinin haklı nedenle feshi müessesesi iş hukukuna dayanan uyuşmazlıklarda sıklıkla mahkemelerin önüne gelen hususlardan birini teşkil etmektedir. Haklı nedenle fesih hususu iş kanununun yanında 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 435. maddesi ile düzenleme altına alınmıştır. Gerek belirli süreli iş sözleşmelerinde gerekse belirsiz süreli iş sözleşmelerinde haklı nedenle fesih yoluna başvurulabilir.
            4857 sayılı İş Kanunu'nun 24. maddesi işçilerin hangi nedenlere dayanarak iş sözleşmesini feshedebileceklerini hüküm altına almaktadır. Temel olarak işçileri açısından iş sözleşmelerini derhal, başka bir deyişle fesih bildirimine gerek kalmaksızın feshedebilmesi için belirtilen nedenler şunlardır. Kanun ilk olarak sağlık sebeplerini saymıştır. Buna göre; a) İş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olursa. b) İşçinin sürekli olarak yakından ve doğrudan buluşup görüştüğü işveren yahut başka bir işçi bulaşıcı veya işçinin işi ile bağdaşmayan bir hastalığa tutulursa iş sözleşmesi işçi tarafından derhal feshedilebilir. Bu bağlamda fesih sürelerine uyulmasına gerek görülmemesinin temel gayesi çalışan açısından iş akdinin devamının mümkün olmamasından kaynaklanmaktadır. İkinci sebep; ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller ve benzerleridir. Buna göre; a) İşveren iş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri hakkında yanlış vasıflar veya şartlar göstermek yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler vermek veya sözler söylemek suretiyle işçiyi yanıltırsa. b) İşveren işçinin veya ailesi üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak şekilde sözler söyler, davranışlarda bulunursa veya işçiye cinsel tacizde bulunursa. c) İşveren işçiye veya ailesi üyelerinden birine karşı sataşmada bulunur veya gözdağı verirse, yahut işçiyi veya ailesi üyelerinden birini kanuna karşı davranışa özendirir, kışkırtır, sürükler, yahut işçiye ve ailesi üyelerinden birine karşı hapsi gerektiren bir suç işlerse yahut işçi hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ağır isnad veya ithamlarda bulunursa d) İşçinin diğer bir işçi veya üçüncü kişiler tarafından işyerinde cinsel tacize uğraması ve bu durumu işverene bildirmesine rağmen gerekli önlemler alınmazsa. e) İşveren tarafından işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse, f) Ücretin parça başına veya iş tutarı üzerinden ödenmesi kararlaştırılıp da işveren tarafından işçiye yapabileceği sayı ve tutardan az iş verildiği hallerde, aradaki ücret farkı zaman esasına göre ödenerek işçinin eksik aldığı ücret karşılanmazsa, yahut çalışma şartları uygulanmazsa  yine iş sözleşmesi işçi tarafından haklı nedenle feshedilebilir. Son olarak ise zorlayıcı nedenler iş sözleşmesinin sona erme nedeni olarak belirtilmiştir.
            İş sözleşmesinin işveren tarafından haklı nedenle feshi ise 4857 sayılı yasanın 25. maddesinde düzenlenmiştir. Bu noktada belirtilen temel başlıklar 24. madde de belirtildiği üzere sağlık sebepleri, Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri ve zorlayıcı nedenlerdir. Çalışmanın temeli İş Kanunun 24. ve 25. maddelerinde belirtilen haklı nedenle fesih kurumunun irdelenmesi üzerine kurulu olacaktır. Bu kapsamda konunun daha net anlaşılabilmesi için çalışmanın ilk bölümünde iş sözleşmesi kavramı, iş sözleşmesini şekli ve sözleşmenin sona erme nedenleri üzerinde durulduktan sonra çalışmaın ikinci bölümünde haklı neden kavramı iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanununun 24 ve 25. maddelerine dayanılarak sona erdirilmesi hususu buna ek olarak 26. madde de belirtilen ve feshin yapılabileceği süre belirtilecektir.

BÖLÜM 1:  İŞ SÖZLEŞMESİ KAVRAMI VE İŞ SÖZLEŞMESİNİN SONA ERME NEDENLERİ

1.1. İş Sözleşmesinin Tanımı


            İş sözleşmesinin tanımına Türk Borçlar Kanunu madde 393/I hükmünde ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 8/I hükmünde yer verilmiştir.  Türk Borçlar Kanunu 393/I madde uyarınca hizmet sözleşmesi işçinin işverene bağımlı olarak, onun emir ve talimatlarına uyarak belirli veya belirli olmayan süre ile iş görmeyi üstlendiği, işverenin de yapılan işe göre ücret ödemeyi taahhüt ettiği sözleşmedir. 4857 sayılı İş Kanunu’nda ise iş sözleşmesi, taraflardan birinin bağımlı olarak iş görmesi buna karşılık işverenin de ücret ödemeyi üstlendiği bir hizmet sözleşmesidir.[1] Tanım kapsamında iş sözleşmesinin unsurlarına yer verilmiş olup bahsi geçen unsurlar; iş görme ediminin yerine getirilmesi, bağımlılık ve ücret unsurudur. Türk Borçlar Kanunu ve 5857 sayılı İş Kanunu’nda yer alan tanımlar karşılaştırıldığında büyük oranda paralellik içermesine rağmen önemli bazı farklılıklar göze çarpmaktadır. Türk Borçlar Kanunu’ndaki tanımda “ bağımlılık” unsuruna yer verilmemiştir. Buna karşın “zaman” unsuru ön plana çıkartılmıştır.  Doktrinde iki Kanun’da yer alan farklılığın çelişki içerdiği düşünülmemekte, aksine iki hükmün birbirini tamamladığı ifade edilmektedir.[2]
            İş sözleşmesi tarafları işçi ve işveren olmak üzere akdedilen bir hizmet sözleşmesidir. İşçi, iş sözleşmesi gereği bir iş görmeyi üstlenmektedir. İş sözleşmesinde yer alan bir diğer unsur ise ücrettir.İşçi iş görmesinde iş görme edimini ifa etmeyi üstlenmekte buna karşılık işveren ise ücret ödemeyi taahhüt etmektedir. İş sözleşmesi karşılıklı borç doğuran bir sözleşme olduğuna göre sözleşmenin gereği gibi ifa edilmesi için her iki tarafın da üstlendikleri edimi ifa etmeleri gerekmektedir. Bir diğer unsur ise bağımlılık unsurudur. AYM, 26-27.09.1967 tarihli, 1967/336 Esas ve 1967/29 sayılı Kararı’nda bağımlılık unsurunun iş görmeye ilişkin iş sözleşmesinin diğer sözleşmelerden ayıran bir unsur olduğu belirtilmektedir. Bun göre işçi, işverenin talimatları çerçevesinde ona bağlı olarak iş görme edimini yerine getirmektedir. Bağımlılık unsurunun tespitinde işi işverene ait işyerinde yapılmasının yeterli olmadığı, zira bağımlılık unsuru gereği işçinin işverenin talimatlarına uygun bir şekilde iş görmesi gerektiği ifade edilmektedir.[3]

1.2. İş Sözleşmesinin Şekli

    Türk Borçlar Kanunu m.12/I gereği kanunda aksine bir hüküm öngörülmedikçe sözleşmelerin geçerliliği şekle bağlı değildir. Türk Hukuku madde hükmünden anlaşıldığı üzere şekil serbestisi ilkesini benimsemektedir.[4] İş sözleşmesi taraf iradelerinin üstün tutulduğu rızai bir sözleşmedir. 4857 sayılı İş Kanunu m.8/I gereğince iş sözleşmesinin kanunda aksi belirtilmedikçe özel bir şekle tabi kılınmadığı ifade edilmektedir[5]. Yine m.8/2 hükmü uyarınca süresi bir yıl ve daha fazla olan iş sözleşmeleri ile çağrı üzerine yapılan çalışma sözleşmesi ve takım sözleşmelerinin (İş K. m. 16/II) akdedilirken yazılılık şartı aranmaktadır. Deniz İş Kanunu m.5 ve Basın İş Kanunu m.4 sözleşmelerinin de yazılı şekilde yapılması gerektiği hükme bağlanmıştır.
            Kanun koyucu işçinin korunması ve işçi açısından iş koşullarının daha belirgin/bilinebilir hale gelmesi amacıyla iş akdinin yazılı yapılmadığı durumlarda işverenin işçiye “en geç iki ay içinde genel ve özel çalışma koşullarını, günlük ya da haftalık çalışma süresini, temel ücreti ve varsa ücret eklerini, ücret ödeme dönemini, süresi belli ise sözleşmenin süresini, fesih halinde tarafların uymak zorunda oldukları hükümleri gösteren yazılı bir belge” verilmesi gerektiği ifade edilmiştir (İş K. m. 8/3).Deniz İş Kanunu, Basın İş Kanunu ve 4857 sayılı Yasa’da tanımlanan iş sözleşmelerinde yazılılık şekil şartı geçerlilik değil ancak ispat şartı olarak kabul edilmelidir.
            İş sözleşmesinin haklı nedenle sona erme müessessinin ayrıntılı olarak incelemesine geçilmeden evvel iş sözleşmesinin sona erme nedenleri üzerinde durulmasında fayda bulunmaktadır. İş sözleşmesinin sona erme nedenleri iş hukuku alanın temel meselelerinde biri olup, somut uyuşmazlıklarda da en çok rastlanan hususların başında yer almaktadır. İş sözleşmesinin sona erme nedenleri; tarafların anlaşması, ölüm, Fesihle Sona Ermedir. Bu noktada iş akdinin süreli feshi ve süresiz feshi şeklinde ikiye ayırmakta fayda vardır. Süreli fesih sadece belirsiz süreli iş sözleşmeleri için uygulamam alanı bulan bir uygulamadır.[6]

1.3. Tarafların Anlaşması

            İş akdinin sona erme sebeplerinde ilki tarafların anlaşması ile iş akdinin son bulmasıdır. Bu sona erme sebebi gerek belirli süreli iş akdinde gerekse belirsiz süreli iş akdinde geçerlidir. Zira Anayasanın 48. maddesinde belirtilen "Herkes,dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir." Hükmü ile tarafları dilediği zaman anlaşmaları halinde iş sözleşmesinin sona erdirebilirler. Yazılı olarak yapılması zorunlu olan iş sözleşmesinde, bu akdin sona ermesi içinde yazılık esastır.[7] Zira bu husus 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 13. maddesinde açıkça belirtilmiştir. Buna göre; "Kanunda yazılı şekilde yapılması öngörülen bir sözleşmenin değiştirilmesinde de yazılı şekle uyulması zorunludur."

1.4. Ölüm

            Ölüm iş akdinin sona erdiren nedenlerden bir diğeridir. Buna karşın ölüm hususu işçinin ölümü ve işverenin ölümü şeklinde açıklamakta fayda bulunmaktadır. İşçinin ölümü halinde iş akdi kendiliğinde sona ermektedir. Bu husus Borçlar Kanunu'nun 440. maddesinde belirtilmesi nedeniyle işçinin ölümü halinde iş akdinin sona ermesi kanundan kaynaklanan bir sona erme halidir. TBK 440. maddesi de işçinin ölümü halinde iş akdinin sona ermesi açık bir şekilde belirtilmiştir. Buna göre; "Sözleşme, işçinin ölümüyle kendiliğinden sona erer. İşveren, işçinin sağ kalan eşine ve ergin olmayan çocuklarına, yoksa bakmakla yükümlü olduğu kişilere, ölüm gününden başlayarak bir aylık; hizmet ilişkisi beş yıldan uzun bir süre devam etmişse, iki aylık ücret tutarında bir ödeme yapmakla yükümlüdür."
            İşçinin ölümü kanunen iş akdinin sona erdiren nedenlerden bir olarak Borçlar Kanunu'nun 440. maddesinde düzenlenmiş iken işverenin ölümüne ilişkin işçinin ölümüne bağlanan bir kanuni bir sona erme nedeni mevzuatımızda düzenlenmemiştir. Bu bağlamda iş adi işverenin ölümü ile sona ermeyecek olup, iş akdi işverenin mirasçıları ile devem edecektir.İş akdini işverenin ölümü ile sona ermemsinin altında yatan temel hukuki neden iş akdinin işveren açısından bir mameleki teşkil etmesidir. Zira murisin ölümü ile tüm mameleki külli olarak mirasçılarına geçer dolayısıyla iş akdinin işveren tarafı sıfatı da mirasçılara ait olacağı için bu sözleşmenin devamı sağlanır.[8]

1.5. İş Sözleşmesinin Mücbir Sebeple Sona Ermesi

            Mücbir sebep bir görüşe göre iş akdinin sona erme sebeplerinden biridir. Buna karşın biz bu görüşe İş Kanunu'nun 24 ve 25. maddelerinin açık hükmü karşısında katılmıyoruz. Mücbir sebep iş akdini sona erdiren nedenlerden bir olmayıp iş akdini askıya alan nedenlerden biridir.[9]
            İş akdi zorlayıcı nedenleri ortay çıkması ile feshedilmeyip, sözleşmenin devamlılığı sağlanacak, buna karşın zorlayıcı nedenlerin ortadan kalkması ile iş akdi gereği ifa edilemeyen edimler tekrar ifa edilmeye başlanacaktır. Zorlayıcı haller 4857 sayılı kanun'un 25/ 3 ve 24/3 maddelerinde düzenlenmiştir. İş kanunu 25/3 ayrıca işverene haklı nedenle fesih imkanı da sağlamaktadır. Budan farklı olarak 24/3 ise işçiye haklı nedenle fesih imkanı da tanımaktadır. Zorlayıcı nedenlere örnek vermek gerekirse, işyerinde yaşanan doğal afetler, ekonomik krizler, iş yerine belediye tarafından el konulması örnek verilebilir.[10]

1.6. İş Sözleşmesinin Belirli Sürenin Bitimiyle Sona Ermesi

            İş akdinin süresin sona ermesi ile iş akdi kendiliğinde ortadan kalkar bu belirli süreli iş sözleşmelerinin doğal sonucudur. Belirli süreli iş akdinin tanımı eski iş kanununda bulunmadığı için eBK 338. madde kıyas edilerek açıklanmaya çalışılmakta idi. Buna karşın 4857 sayılı İş Kanunu'nun 11. maddesi açık bir şekilde belirli süreli iş akdini tanımlamaktadır. Buna göre;  "İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde sözleşme belirsiz süreli sayılır. Belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş sözleşmesidir." Bu maddeden görüldüğü üzere belirli süreli iş akdi işçi ve işveren arasında yazılı olarak yapılmak zorundadır. Buna ek olarak belirli süreli iş akdinin ortaya çıkması için hangi koşulların bulunması gerektiği de belirtilmiştir. Belirli süreli iş akdinin kendiliğinde sona erme hususu Borçlar Kanunu'nun 430. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre; "Belirli süreli hizmet sözleşmesi, aksi kararlaştırılmadıkça, fesih bildiriminde bulunulmasına gerek olmaksızın, sürenin bitiminde kendiliğinden sona erer."

1.7. İş Sözleşmesinin Fesihle Sona Ermesi

1.7.1. Fesih Kavramı

Fesih; sözleşmenin taraflarından birisinin karşı tarafa iletilmesi gereken tek taraflı irade beyanı ile sürekli bir borç ilişkisinin sona erdirilmesidir.[11] Fesih beyanı karşı tarafın kabulüne bağlı olmaksızın yenilik doğrucu bir irade beyanıdır. Bu anlamda fesih beyanı karşı tarafa ulaştığı anda hüküm ve sonuç doğurmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda sözleşmenin geçmişe etkili olarak sona erdirilmesini “sözleşmeden dönme”, sözleşmenin ileriye yönelik olarak sona erdirilmesini ise “fesih” kavramları ile açıklamaktadır.

Sözleşmeden dönme fesih kavramından farklı olarak taraflara geçmişe yönelik etkili sona erdirme hakkı sunmakta olup sözleşme tarafları geriye etkili hüküm ve sonuç doğurduğundan dönme anına kadar taraf edimleri gerçekleşmiş olur. Sürekli edimler içeren borç ilişkisinde taraflardan biri sözleşmeden dönme hakkını kullandığında geriye etkili sonuç doğurduğundan edimleri geri veren bir fonksiyonu bulunmamaktadır. Bu durum hak, adalet kavramına ters düştüğünden ileriye dönük etkili sonuç doğuran sözleşmenin feshi düzenlenmiştir (Tunçomağ, K. İstanbul, 1976)

1.7.2. Hukuki Niteliği


            Fesih beyanı yenilik doğrucu bir irade beyanı olarak karşı tarafa ulaştığı anda hüküm ve sonuç doğuracak ve sürekli borç ilişkisini sona erdirecektir. Ancak süreli fesih beyanının hukuksal sonuç doğurabilmesi için karşı tarafa varma anı esas alınmamakta bildirim olarak adlandırılan belirli bir üsre geçtikten sonra sonuç doğurmaktadır. Oysa süresiz fesih beyanı karşı tarafa ulaştığı/vardığı anda hüküm ve sonuçlarını doğurmaya başlayacaktır. Fesh beyanı tek olarak geri alınamaz. Ancak tarafları anlaşırlarsa fesihten geri dönülmesi imkânı söz konusudur.[12]
            Fesih sözleşme taraflarına tanınan yenilik doğurucu bir haktır. Fesih sözleşmeyi ileriye etkili olarak sona erdirdiği için bozucu yenilik doğuran bir hak niteliğindedir.[13]Muhatabın kabul beyanına ihtiyaç duyulmaksızın sonuç doğurmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu m. 109 uyarınca fesih beyanı kural olarak şekle tabi olmayıp sözlü veya yazılı olarak yapılabilmektedir. Ayrıca fesih beyanında bu beyanın ilgili kişiye imza karşılığında ve yazılı olarak yapılması gerekmektedir.

BÖLÜM 2: SÖZLEŞMESİNİN HAKLI NEDENLE FESHEDİLMESİ


            İş kanununu ile feshin geçerli sebebe dayandırılması şartı konularak, iş güvencesine ilişkin hükümlerden yararlanabilmek için sağlanması gereken koşulların neler olduğu belirtilmiştir. İş K. m. 18 "‘Otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan  işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.Yer altı işlerinde çalışan işçilerde kıdem şartı aranmaz.’’ifadesi ile iş güvencesi işçi lehine sağlanmaya çalışılmıştır.
            İş Kanununda işçinin haklı nedenle fesih halleri sayılmıştır. Bunlar “sağlık sebepleri”, “ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri”, “zorlayıcı sebepler” ile işverenin haklı nedenle feshi halinde “işçinin gözaltına alınması ve tutuklanması halinde devamsızlık” başlıkları altında sıralanmıştır. Ancak İş Kanununda haklı nedenler tek tek sayılmış da olsa, “ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri” ifadesinden anlaşılacağı üzere Kanunda düzenlenmemiş bazı hallerin de haklı neden sayılabileceği anlaşılmaktadır. Burada belirtilmesi gereken bir husus, İş Kanununda sayılan olayların ve benzerleri dışındaki bir olayın İş Kanununa tabi sözleşmelerde Borçlar Kanununun ilgili maddesi uyarınca haklı neden olarak kabul edilemeyeceğidir.

2.1. Haklı Nedenle Feshin Kavramsal Açıklaması

            İş sözleşmesinin haklı bir nedenle feshinde taraflardan birinin iş sözleşmesini artık devam ettiremeyecek haklı bir sebebinin varlığı halinde ve fesih bildirimine gerek kalmadan sözleşmeyi sonlandırma imkanı bulunmaktadır. Bu husus İş Kanununda belirtildiği üzere haklı nedenle fesih kurumu ile mümkün olmaktadır.
            Derhal fesih gerek Borçlar Kanunu'nun 435. maddesinde gerekse İş Kanunu'nun 24 ve 25. maddesinde belirtilmiştir. Bu kapsamda haklı nedenle feshin temelinde yatan gerekçeler ahlak ve iyiniyet kurallarına dayanmaktadır.[14] Borçalr Kanunu'nun 435. maddesine göre haklı nedenler; " Taraflardan her biri, haklı sebeplerle sözleşmeyi derhâl feshedebilir. Sözleşmeyi fesheden taraf, fesih sebebini yazılı olarak bildirmek zorundadır. Sözleşmeyi fesheden taraftan, dürüstlük kurallarına göre hizmet ilişkisini sürdürmesi beklenemeyen bütün durum ve koşullar, haklı sebep sayılır." Şeklinde belirtilmiştir.
            Bu bağlamda önemli olan husus iş akdi belirli ve ya belirsiz olsun taraflardan biri kanunda haklı neden olarak gösteren sebeplere dayanarak iş akdini bildirim sürelerine bağlı kalmadan sonlandırabilme imkanına sahip olmasıdır. Bu açıdan İş Kanunu'nun 24[15] ve 25. maddesinde haklı nedenler belirtilmiştir. İş Kanunun 24. maddesinde işçi için haklı nedenle fesih belirtilmiş iken 25. madde de ise işveren için haklı nedenler belirtilmiştir.[16]

2.2.Haklı Nedenle Fesih Hakkının Kullanılması


            İş sözleşmesini feshi için haklı nedenin ortaya çıkması iş akdini kendiliğinden ortadan kaldırmaz. Haklı nedenin ortaya çıkması ve iş akdinin haklı nedene dayandırılarak feshedilmesi için bu hakkın işverence kullanılması gerekmektedir.[17] Haklı nedenle feshi gerek 4857 sayılı İş Kanunu'nun  24 ile 26. maddeleri uyarınca iş güvencesi kapsamında olan hem de iş güvencesi kapsamında olmayan işçiler hakkında uygulama alanı bulur. Bu noktada iş güvencesi kapsamında bulunan işçiler açısından İş Kanunu'nun 25. maddesinin son fıkrası gereği 18, 20 ve 21 inci madde hükümleri uygulama alanı bulur.[18]

2.2.1. Sürekli Bir İşe ilişkin Yürürlükte Olan Bir İş Sözleşmesinin Olması


            İş akdi ister belirli süreli bir sözleşme olsun isterse belirsiz süreli bir akit olsun her iş akdi haklı sebep ile feshedilebilir. Buna karşın süresiz iş sözleşmelerinde iş akdinin haklı nedenle feshi için borçlar kanunu hükümleri uyarınca haklı nedenle feshin şartlarının oluşup oluşmadığı da dikkate alınacaktır.[19]
            Bu noktada sürekli iş sözleşmesin halen devem ediyor olması esas teşkil eder. İş akdinin başka bir nedenle sona ermesi halinde ise bu akdin geri döndürülerek haklı nedenle feshedilmesi mümkün değildir. Buna karşın fesih bildirimin yapılmasının hemen akabinde bir de haklı nedenle fesih durumu ortaya çıkarsa, bu iş sözleşmesi haklı nedenle feshedilebilir.
           

2.2.2. Fesih Beyanında Bulunulması

            İş sözleşmesi haklı nedenin ortaya çıkması ile kendiliğinde ortadan kalkmaz bu sözleşmenin ortadan kalkması için işveren tarafından sözleşmenin feshedildiğinin karşı tarafa iletilmesi gerekmektedir. İş sözleşmesini haklı bir nedene dayandırdığı iddiası ile fesih beyanının açık bir ifade ile karşı tarafa iletilmesi gerekmektedir.[20]  818 sayılı Borçlar Kanunu döneminde bu fesih bildirimi için zorunlu bir şekil şartı öngörülmemekte idi. İş Kanunu 109 ile belirtilen yazılılık ise geçerlilik şartı olmayıp ispat şartı niteliği taşımakta idi. Buna karşın  6098 sayılı yasa ile sözleşmeyi fesheden işverenin fesih bildirimi karşı tarafa yazılı şekilde göndermesi hususu kabul edilmiştir. Bu geçerlilik şartı niteliğinde olan yazlılık husus Borçlar Kanunu'nun 435. maddesinin birinci fıkrasında belirtilmiştir. Buna göre; "Taraflardan her biri, haklı sebeplerle sözleşmeyi derhâl feshedebilir. Sözleşmeyi fesheden taraf, fesih sebebini yazılı olarak bildirmek zorundadır".

2.3. Fesih Beyanının Yapılabileceği Süre

            İş akdinin haklı nedenle feshi için gerekli olan feshin hangi süre içerinde yapılabileceği  bir diğer önemli hususlardan biridir. 818 sayılı Borçlar Kanunu döneminde haklı nedenle feshin hangi süre içerisinde yapılacağı belirtilmemiş iken; 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 435. maddesinde haklı nedenle feshin "derhal" yapılabileceği belirtilmiştir. Buna karşın bu hükümde de ne zamana kadar bu fesih beyanın yapılabileceğine ilişkin bir düzenleme getirilmemiştir. Buna karşın bu süre her somut olayın özelliklerine göre değişkenlik gösterebilir. Zira somut olayın araştırılıp soruşturmaya tabi tutulma süresinin hemen akabinde haklı nedenin varlığında karar verilmesi halinde fesih beyanı yoluna gidilmesi makuldür. Soruşturmanın üzerinden uzun bir süre geçmesinden sonra haklı nedenle fesih yoluna gidilmesi hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilebilir.[21]
            Borçlar Kanunu uyarınca haklı nedenle fesih halinde bu feshin kullanılacağı süre belirtilmemiş iken 4857 sayılı İş Kanunu uyarınca ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri başlığı altında 26. madde de fesih süresini belirlemiştir. Buna göre; "24 ve 25 inci maddelerde gösterilen ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan hallere dayanarak işçi veya işveren için tanınmış olan sözleşmeyi fesih yetkisi, iki taraftan birinin bu çeşit davranışlarda bulunduğunu diğer tarafın öğrendiği günden başlayarak altı iş günü geçtikten ve her halde fiilin gerçekleşmesinden itibaren bir yıl sonra kullanılamaz. Ancak işçinin olayda maddi çıkar sağlaması halinde bir yıllık süre uygulanmaz."

SONUÇ


            İş sözleşmesinin tanımına Türk Borçlar Kanunu madde 393/I hükmünde ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 8/I hükmünde yer verilmiştir.  Türk Borçlar Kanunu 393/I madde uyarınca hizmet sözleşmesi işçinin işverene bağımlı olarak, onun emir ve talimatlarına uyarak belirli veya belirli olmayan süre ile iş görmeyi üstlendiği, işverenin de yapılan işe göre ücret ödemeyi taahhüt ettiği sözleşmedir. 4857 sayılı İş Kanunu’nda ise iş sözleşmesi, taraflardan birinin bağımlı olarak iş görmesi buna karşılık işverenin de ücret ödemeyi üstlendiği bir hizmet sözleşmesidir.
            Türk Borçlar Kanunu m.12/I gereği kanunda aksine bir hüküm öngörülmedikçe sözleşmelerin geçerliliği şekle bağlı değildir.Türk Hukuku madde hükmünden anlaşıldığı üzere şekil serbestisi ilkesini benimsemektedir. İş sözleşmesi taraf iradelerinin üstün tutulduğu rizai bir sözleşmedir. 4857 sayılı İş Kanunu m.8/I gereğince iş sözleşmesinin kanunda aksi belirtilmedikçe özel bir şekle tabi kılınmadığı ifade edilmektedir. İş sözleşmesinin sona erme nedenleri; tarafların anlaşması, ölüm, Fesihle Sona Ermedir. Bu noktada iş akdinin süreli feshi ve süresiz feshi şeklinde ikiye ayırmakta fayda vardır. Süreli fesih sadece belirsiz süreli iş sözleşmeleri için uygulamam alanı bulan bir uygulamadır
            İş sözleşmesinin haklı bir nedenle feshinde taraflardan birinin iş sözleşmesini artık devam ettiremeyecek haklı bir sebebinin varlığı halinde ve fesih bildirimine gerek kalmadan sözleşmeyi sonlandırma imkanı bulunmaktadır. Bu husus İş Kanununda belirtildiği üzere haklı nedenle fesih kurumu ile mümkün olmaktadır. İş sözleşmesini feshi için haklı nedenin ortaya çıkması iş akdini kendiliğinden ortadan kaldırmaz. Haklı nedenin ortaya çıkması ve iş akdinin haklı nedene dayandırılarak feshedilmesi için bu hakkın işverence kullanılması gerekmektedir. Haklı nedenle feshi gerek 4857 sayılı İş Kanunu'nun  24 ile 26. maddeleri uyarınca iş güvencesi kapsamında olan hem de iş güvencesi kapsamında olmayan işçiler hakkında uygulama alanı bulur. İş sözleşmesi haklı nedenin ortaya çıkması ile kendiliğinde ortadan kalkmaz bu sözleşmenin ortadan kalkması için işveren tarafından sözleşmenin feshedildiğinin karşı tarafa iletilmesi gerekmektedir. İş sözleşmesini haklı bir nedene dayandırdığı iddiası ile fesih beyanının açık bir ifade ile karşı tarafa iletilmesi gerekmektedir. 

KAYNAKÇA 

Alpagut, Gülsevil Bankacılar Dergisi, Sayı 65, 2008 ,89 Yargıtay Kararları Işığında İş Güvencesi ve Çalışma Koşullarında Esaslı Değişiklik
Çelik, N./Caniklioğlu, N./Canbolat, T., İş Hukuku Dersleri, İstanbul 2014.
Demir Fevzi,. İş Hukuku ve Uygulaması, Birleşik Yayınevi Matbaacılık. ,İzmir, 2013.
Demircioğlu, A.M. 2008. Yargıtay Kararları Işığında Sorularla 4857 Sayılı İş Yasası. İstanbul.
Dönmez, K. Y. 2008. İş Hukukunda Tazminatlar. Ankara.
Ertürk, Ş., “ 4857 Sayılı Yasadan Sonra Süreli Fesih, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Türk Milli Komitesi 30. Yıl Armağanı, Ankara, 2006.
Eren, F.  “Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 13, İstanbul, 2011.
Mollamahmutoğlu Hamdi ve Muhittin Astarlı, , İş Hukuku, Turhan Kitabevi, Ankara, 2013,.
Oğuzman, M. Kemal/Öz, M. Turgut, “Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C.1, B.9, İstanbul, 2011.
Narmanlıoğlu, Ü., İş Hukuku, Ferdi İş İlişkileri I, İstanbul 2014
Şakar, Müjdat , İş Hukuku Uygulaması, Beta Yayınları, İstanbul, 2011



[1] Narmanlıoğlu, Ü., İş Hukuku, Ferdi İş İlişkileri I, İstanbul 2014, s.195.
[2] Şakar, Müjdat , İş Hukuku Uygulaması, Beta Yayınları, İstanbul, 2011, s.72.
[3] Mollamahmutoğlu Hamdi ve Muhittin Astarlı, , İş Hukuku, Turhan Kitabevi, Ankara, 2013,.s.301.
[4] Eren, F.  “Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 13, İstanbul, 2011, s.83.
[5] Oğuzman, M. Kemal/Öz, M. Turgut, “Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C.1, B.9, İstanbul, 2011, s.509.
[6] Demircioğlu, A.M. 2008. Yargıtay Kararları Işığında Sorularla 4857 Sayılı İş Yasası. İstanbul.
[7] Alpagut, Gülsevil Bankacılar Dergisi, Sayı 65, 2008 ,89 Yargıtay Kararları Işığında İş Güvencesi ve Çalışma Koşullarında Esaslı Değişiklik
[8] Mollamahmutoğlu Hamdi ve Muhittin Astarlı, , İş Hukuku, Turhan Kitabevi, Ankara, 2013,s.291.
[9] Çelik, N./Caniklioğlu, N./Canbolat, T., İş Hukuku Dersleri, İstanbul 2014, s.59.
[10] Şakar, Müjdat , İş Hukuku Uygulaması, Beta Yayınları, İstanbul, 2011, s.339
[11] Oğuzman, M. Kemal/Öz, M. Turgut, “Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C.1, B.9, İstanbul, 2011, s.509
[12] Eren, F.  “Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 13, İstanbul, 2011, s.63.
[13] Çelik, N./Caniklioğlu, N./Canbolat, T., İş Hukuku Dersleri, İstanbul 2014, s.201
[14] Mollamahmutoğlu Hamdi ve Muhittin Astarlı, , İş Hukuku, Turhan Kitabevi, Ankara, 2013,; Ertürk, Ş., “ 4857 Sayılı Yasadan Sonra Süreli Fesih, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Türk Milli Komitesi 30. Yıl Armağanı, Ankara, 2006.
[15] İş Kanunu'nun 24. maddesinin başlığı işçinin haklı nedenle derhal feshidir. Buna göre işçinin haklı nedenleri; Süresi belirli olsun veya olmasın işçi, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir:
I. Sağlık sebepleri:
a) İş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olursa.
b) İşçinin sürekli olarak yakından ve doğrudan buluşup görüştüğü işveren yahut başka bir işçi bulaşıcı veya işçinin işi ile bağdaşmayan bir hastalığa tutulursa.
II. Ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri:
a) İşveren iş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri hakkında yanlış vasıflar veya şartlar göstermek yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler vermek veya sözler söylemek suretiyle işçiyi yanıltırsa.
b) İşveren işçinin veya ailesi üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak şekilde sözler söyler, davranışlarda bulunursa veya işçiye cinsel tacizde bulunursa.
c) İşveren işçiye veya ailesi üyelerinden birine karşı sataşmada bulunur veya gözdağı verirse, yahut işçiyi veya ailesi üyelerinden birini kanuna karşı davranışa özendirir, kışkırtır, sürükler, yahut işçiye ve ailesi üyelerinden birine karşı hapsi gerektiren bir suç işlerse yahut işçi hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ağır isnad veya ithamlarda bulunursa
d) İşçinin diğer bir işçi veya üçüncü kişiler tarafından işyerinde cinsel tacize uğraması ve bu durumu işverene
bildirmesine rağmen gerekli önlemler alınmazsa.
e) İşveren tarafından işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse,
f) Ücretin parça başına veya iş tutarı üzerinden ödenmesi kararlaştırılıp da işveren tarafından işçiye yapabileceği sayı ve tutardan az iş verildiği hallerde, aradaki ücret farkı zaman esasına göre ödenerek işçinin eksik aldığı ücret karşılanmazsa, yahut çalışma şartları uygulanmazsa.
III. Zorlayıcı sebepler:
İşçinin çalıştığı işyerinde bir haftadan fazla süre ile işin durmasını gerektirecek zorlayıcı sebepler ortaya çıkarsa.
[16] İşverenin haklı nedenle feshi ise İş Kanunu'nun 25. maddesi uyarınca; " Süresi belirli olsun veya olmasın işveren, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir:
I- Sağlık sebepleri:
a) İşçinin kendi kastından veya derli toplu olmayan yaşayışından yahut içkiye düşkünlüğünden doğacak bir hastalığa yakalanması veya engelli hâle gelmesi durumunda, bu sebeple doğacak devamsızlığın ardı ardına üç iş günü veya bir ayda beş iş gününden fazla sürmesi. (1)
b) İşçinin tutulduğu hastalığın tedavi edilemeyecek nitelikte olduğu ve işyerinde çalışmasında sakınca bulunduğunun Sağlık Kurulunca saptanması durumunda.
(a) alt bendinde sayılan sebepler dışında işçinin hastalık, kaza, doğum ve gebelik gibi hallerde işveren için iş sözleşmesini bildirimsiz fesih hakkı; belirtilen hallerin işçinin işyerindeki çalışma süresine göre 17 nci maddedeki bildirim sürelerini altı hafta aşmasından sonra doğar. Doğum ve gebelik hallerinde bu süre 74 üncü maddedeki sürenin bitiminde başlar. Ancak işçinin iş sözleşmesinin askıda kalması nedeniyle işine gidemediği süreler için ücret işlemez.
II- Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri:
a) İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek, yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni yanıltması.
b) İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnadlarda bulunması.
c) İşçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması.
d) İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması, işyerine sarhoş yahut uyuşturucu madde almış olarak gelmesi ya da işyerinde bu maddeleri kullanması.(2)
e) İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması.
f) İşçinin, işyerinde, yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi.
g) İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi.
h) İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi.
ı) İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması.
III- Zorlayıcı sebepler:
İşçiyi işyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı bir sebebin ortaya çıkması.
IV- İşçinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde devamsızlığın 17 nci maddedeki bildirim süresini aşması.
İşçi feshin yukarıdaki bentlerde öngörülen sebeplere uygun olmadığı iddiası ile 18, 20 ve 21 inci madde hükümleri çerçevesinde yargı yoluna başvurabilir.
[17] Şakar, Müjdat , İş Hukuku Uygulaması, Beta Yayınları, İstanbul, 2011
[18] 4857 sayılı iş Kanunu'nun 25. maddesinin son fıkrası; " İşçi feshin yukarıdaki bentlerde öngörülen sebeplere uygun olmadığı iddiası ile 18, 20 ve 21 inci madde hükümleri çerçevesinde yargı yoluna başvurabilir".
[19] Dönmez, K. Y.. İş Hukukunda Tazminatlar. Ankara, 2008, s.40
[20] Narmanlıoğlu, Ü., İş Hukuku, Ferdi İş İlişkileri I, İstanbul 2014,s103.; Şakar, Müjdat , İş Hukuku Uygulaması, Beta Yayınları, İstanbul, 2011, s.291
[21] Demircioğlu, A.M. 2008. Yargıtay Kararları Işığında Sorularla 4857 Sayılı İş Yasası. İstanbul.; Dönmez, K. Y. 2008. İş Hukukunda Tazminatlar. Ankara., s.79.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KARAR İNCELEMESİ ÖDEV ÖRNEĞİ

ÖRNEK YÜKSEK LİSANS TEZ ÇALIŞMASI

TÜRKİYE'DE ELEKTRİK DAĞITIMININ ÖZELLEŞTİRİLMESİNİN NEDENLERİ VE AMAÇLAR ÖZELLEŞTİRMEDE TEDAŞ ÖRNEĞİ